Haber 16

Yüksek Tansiyon Nedenleri?

Ülkemizde en sık görülen rahatsızlıkların başında yüksek tansiyon geliyor. Normalde ileri yaştaki bireylerde meydana gelen bu rahatsızlık, son yıllarda gençlerde de hızla yaygınlaşıyor. Erken teşhis ve tedavi edilmediğinde ise tüm organları etkileyerek ciddi sağlık problemlerine yol açabiliyor.

Yüksek Tansiyon Nedenleri?
  • Sağlık / Son Dakika
  • 20 Ocak 2016
  • Yüksek Tansiyon Nedenleri? için yorumlar kapalı
  • 419 KEZ OKUNDU

Ülkemizde en sık görülen rahatsızlıkların başında yüksek tansiyon geliyor. Normalde ileri yaştaki bireylerde meydana gelen bu rahatsızlık, son yıllarda gençlerde de hızla yaygınlaşıyor. Erken teşhis ve tedavi edilmediğinde ise tüm organları etkileyerek ciddi sağlık problemlerine yol açabiliyor. Kardiyoloji Uzmanı Uzm. Dr. Sinan Coşkun Turan, “Yüksek tansiyon; görme yeteneği problemlerine, böbrek yetersizliğine, felç ve beyin kanamalarına, erken bunamaya, kalp yetersizliği ve krizine, aort damarı genişlemesi ve yırtılmasına kadar pek çok soruna neden olabilir.” diyor.
Yüksek tansiyon nedir?

Hipertansiyon yani bilinen diğer adıyla yüksek tansiyon, kan basıncının normalden fazla olma durumuna denir. Erişkinlerde doktor veya hastane ortamında ölçülen büyük tansiyonun 140, küçük tansiyonun ise 90 mmHg veya üzerinde bulunması yüksek kan basıncı olarak tanımlanır. Ancak çoğu kişide ev içinde veya dışarı ortamda bulunduğu sırada gözetilen eşik değerler daha düşük olabilir. Böyle durumlarda ölçülen büyük tansiyon 135, küçük tansiyon da 85 mmHg olarak tanımlanabilir.

Gençlerde de yaygınlaşıyor

Yüksek tansiyon bazı durumlarda gizli ilerleyebilir. Ancak bu durum her zaman görülmeyebilir. Çeşitli mekanizmalara bağlı olarak, yüksek tansiyona rağmen kişinin pek rahatsızlık hissetmemesi ve bu sayede hipertansiyonun gizli kalması durumuna çok sık rastlanmaktadır. Yapılan araştırmalarda 2012 verilerine göre hipertansiyonun ülkemizdeki kadınlarda yüzde 32, erkeklerde ise yüzde 28 gibi bir oranda görüldüğü tespit edilmiştir. Yüksek tansiyon gençlerde erişkinler kadar yaygın değildir. Ancak eski verilerle karşılaştırıldığında gençlerde hipertansiyon görülme sıklığında belirgin bir artış olduğu da bir gerçektir.
Kulakta uğultu, göğüste çarpıntı olabilir

Yüksek tansiyonun belirtileri hastaya ve hipertansiyonun o kişideki varlık süresine göre değişkenlik gösterebilir. En sık görülen semptomlar; kafa bölgesinde dolgunluk-gerginlik hissi, ensede zonklama, sıcak basması hissi, kulaklarda uğultu, boyunda ve göğüste çarpıntı ve denge bozukluğudur. Bazı durumlarda hipertansif krizlerin beyin, kalp, aort atardamarı ve böbrek gibi organlarda yol açtığı acil sorunların belirtileri de eşlik edebilir.

Uyku bozuklukları, beslenme hataları ve grip ilaçları risk faktörü

Yüksek tansiyon ileri yaşta genellikle damar esnekliğini düzenleyen mekanizmalardaki aksaklık sonucunda ortaya çıkar. Ancak gençler de dâhil olmak üzere; böbrek yapısı ve damarlarındaki sorunlar, aort atardamarıyla ilgili doğumsal bazı anomaliler, böbreküstü bezleri ve insülinle ilgili bazı hormonal veya metabolik sorunlar da yüksek kan basıncına sebep olabilir. Ayrıca yüksek tansiyona sebep olan en önemli etkenin stres ve kaygı bozuklukları olduğu da gözlemlenmektedir. Bunların haricinde uyku apnesi başta olmak üzere uyku bozuklukları, insülin mekanizmasını harekete geçiren karbonhidrat ağırlıklı beslenme hataları, sportif ve cinsel performansı artırmak için kullanılan uyarıcılar, burun akıntısını gidermek için alınan grip ilaçları, sık ağrı kesici kullanımı, enerji içecekleri, aşırı çay-kahve tüketimi, fazla sigara ve alkol içmek de yüksek tansiyona neden olan diğer faktörlerdir. Özellikle bitkisel olarak tanımlanan, piyasada çok fazla bulunan ve rağbet gören zayıflama ilaçları da yüksek tansiyon için bir diğer risk etkenidir. Çünkü bu tarz ilaçların içerisinde sibutramin (iştah frenleyici) isimli tehlikeli bir kimyasal bulunur.
Yüksek tansiyon tüm organları etkiliyor

Yüksek tansiyon erken teşhis ve tedavi edilmezse ciddi sağlık problemlerine sebep olabilir. Yüksek tansiyon kanserin daha yavaş bir şekli olarak düşünülebilir. Nasıl ki kanser müdahale edilmediğinde birçok organa yayılarak organik iflaslarla kişiyi önce tükenişe ve ardından ölüme götürüyorsa, kendi haline bırakılan veya alışılan yüksek tansiyon da daha sessiz ve yavaş olarak hastaya aynısını yapabilir. Bu nedenle yaşanan her belirti dikkate alınmalı ve en kısa sürede uzman bir doktora başvurulmalıdır. Hipertansiyon vücuttaki bütün organlarda olumsuz etki edebilir. Öncelikle göz ve böbrekler, ardından beyin ve kalp, daha sonra da tüm organlar ve büyük damarlar bu durumdan etkilenir. Kısaca yüksek tansiyon; görme yeteneği problemlerine, böbrek yetersizliğine, felç ve beyin kanamalarına, erken bunamaya, kalp yetersizliği ve krizine, aort damarı genişlemesi ve yırtılmasına kadar pek çok soruna neden olabilir.

Tansiyon her zaman sabit olmayabilir

Normal tansiyon ve hipertansiyonunun sınırı her kişide aynı olmayabilir. Erişkinlerde ideal kan basıncı 120/80 mmHg seviyesindedir. Ancak bu değer her zaman sabit kalmayarak biraz daha yukarıya çıkabilir. Büyük tansiyonun 140, küçük tansiyonunsa 90 mmHg ve üzerinde olması hipertansiyon olarak kabul edilse de, bu oran kişiden kişiye göre değişebilir. Özellikle ileri yaştaki kişilerde 150-160 mmHg gibi hafif yüksek değerler normal kabul edilebilir. Tabi hasta ciddi hipertansiyon için tedavi altında ise, ilaçları büyük tansiyon 130 mmHg, küçük tansiyon ise 80 mmHg’nın daha da altına düşmeyecek şekilde ayarlanır. Çünkü bu yaştaki kişilerde daha aşağı tansiyon değerleri durumunda halsizlik, göz kararması, bayılmayla düşme, kafa travması ve kalça kırığı gibi durumlar çok sık görülmektedir. Yüksek tansiyon tanısı için öncelikle hastadaki belirtiler dikkate alınır. Bunun yanı sıra hastada hiçbir şikâyet olmadan tesadüfen yapılan bir ölçüm sırasında kan basıncının yüksek bulunması ve farklı zamanlarda tekrarlanan ölçümlerde bu yüksekliğin teyit edilmesi ile de tanı konulabilir.
Hipertansiyon tedavisinde stres kontrolünün önemi

Yüksek tansiyon tedavisinin her aşamasında stres kontrolü büyük önem taşır. Çünkü hipertansiyona sebep olan en önemli etkenlerden biri strestir. Bu nedenle hastanın ruhsal durumu toparlanmadıkça hipertansiyon, kalp sorunları, kalpte ritm bozuklukları ve hatta başka sistem hastalıkları düzgün bir şekilde tedavi edilemez. Ruhsal sorunlarla yüklü bir kalp veya hipertansiyon hastasına sadece tansiyon ilacı vermek veya daralmış kalp damarına stent takmak sorunu bitirmek için yeterli olmayabilir. Hastada var olan ve yüksek tansiyona yol açan bazı durumlar ve duygular (migren, bitmeyen anlamsız göğüs ya da karın ağrıları, bağımlılık, bağışıklık sistemi hastalıkları, romatizma veya kanser gibi) vücudun bambaşka yerlerinde farklı şekillerde tekrar ortaya çıkabilir. Tüm bu durumlar görünüşte organik ama birçok zaman geri planda halledilmemiş zihinsel süreçlerin etkin rol oynadığı sorunlardır. Hastanın imkânları ve sosyal çevresi değiştirilemez ama sorunuyla alakalı köken duygu bozukluğu tespit edilerek düzeltilmesi, değiştirilmesi yani kişiye yeni bir algı ve yorum kazandırılması mümkün olabilir. Bu nedenle yüksek tansiyon tedavisinde psikoterapi metotları ve yerine göre psikiyatri desteği oldukça önem taşımaktadır. Tabi bu yöntemlerin haricinde çeşitli ilaç seçeneklerinin ve alınması gereken önlemlerin de tedaviye eklenmesi gerekir.

Yüksek tansiyondan korunma yolları

Yüksek tansiyondan korunabilmek için bazı önlemler alınabilir. Ancak her insanın vücut, kemik ve kas yapıları farklı olduğundan alınacak tedbirler de farklılıklar gösterebilir. Özellikle ideal kilo değeri belirlenirken hastanın sadece boyu ölçü olarak alınmamalıdır. Bunun haricinde günlük hayat ve beslenme düzenine uygun olarak davranılmalıdır. Her kişi vücut yapısına göre ideal kilosunda olmalıdır. Eğer fazla kilo var ise doktor kontrolünde bu kilolar verilmelidir. Pankreas ve insülin metabolizmasını bozabileceğinden her türlü unlu gıdanın, şeker içeren pirinç ve meyve gibi besinlerin tüketimi kısıtlanmalıdır. Ayrıca tuz tüketimi de mutlaka azaltılmalıdır. Fiziksel aktivitelerin hem genel vücut sağlığına hem de kalp sağlığına oldukça faydası vardır. Ancak egzersiz ve fiziksel aktiviteler günün sadece belli bir kısmında yapılmamalıdır. Spor salonu gibi kapalı mekânlara, belli gün ve saatlere yoğun olarak sıkıştırılan sportif faaliyetler vücuda faydadan çok zarar getirebilir. Bu nedenle yürüyüş, yüzme, bisiklet gibi hafif aktiviteler kapalı mekânlarda değil, bir yaşam şekline dönüştürülerek gündelik hayatın içine yayılmış rutinler haline getirilmelidir. Hareketsiz bir yaşam tarzının kan basıncının yükselmesine sebep olduğu unutulmamalıdır.

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ