Yeni bakan tartışılıyor
Almanya’nın muhafazakâr yeni İçişleri Bakanı Friedrich, görevinin ilk gününde yaptığı açıklamalarla tartışma başlattı. Bakan, Cumhurbaşkanı Wulff’un, “İslamiyet’in Almanya’ya ait olduğu” sözlerini eleştirdi.
Karl Theodor zu Guttenberg’in doktora tezinde intihal yaptığının ortaya çıkması üzerine savunma bakanlığından istifa etmesi, Alman bakanlar kurulunda mini revizyonu gerektirdi.
Başbakan Angela Merkel Alman Silahlı Kuvvetleri’ni bekleyen köklü reformların üstesinden gelebileceğine kanaat getirdiği tecrübeli ve ağırbaşlı İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere’yi savunma bakanlığına atarken, ondan boşalan içişleri bakanlığına da sadece Bavyera eyaletinde teşkilatı bulunan Hrıstiyan Sosyal Birlik Partisi’nin meclis eyalet grubu başkanı Hans-Peter Friedrich’i getirdi. Friedrich’in İçişleri Bakanı sıfatıyla yaptığı ilk açıklamada İslam hakkında söylediği sözler, öncelikle Almanya’daki Müslümanlar üzerinde soğuk duş etkisi yaptı.
Önemli bakanlık
Almanya Başbakanı Angela Merkel yeni içişleri bakanını basına tanıtırken yaptığı konuşmada Hans-Peter Friedrich ile yıllardır bütün siyasi konularda sıkı ve karşılıklı güvene dayalı işbirliği içinde olduklarını söylüyordu.
Cumhurbaşkanı Christian Wulff da muhafazakâr içişleri bakanına tezkeresini sunarken, ‘ülkenin iç güvenliği, toplumsal dayanışma, spor, entegrasyon, göç ve doğu eyaletlerinin imarı gibi son derece önemli ödevleri kapsayan içişleri bakanlığı görevinde’ kendisine başarılar dilemişti.
Alman kamuoyunun henüz yabancısı olduğu Hans-Peter Friedrich seve seve kabul ettiği içişlerinin Almanya’nın en önemli bakanlıklarından biri olduğunu vurguladı.
‘Müslümanlar buralı, ama İslam değil’
Almanya’nın yeni içişleri bakanının ayağının tozuyla söyledikleri ise bu ülkede yaşayan Müslümanlarla, ona bakanlık belgesini veren Cumhurbaşkanı üzerinde olumlu etki yapmadı. İçişleri Bakanı Friedrich, Cumhurbaşkanı Christian Wulff’un, ‘İslam artık Almanya’nın da bir parçasıdır’, şeklindeki sözlerine katılmadığını belirtirken, tarihin bu ifadeyi doğrulamadığını savundu. Federal İçişleri Bakanı, Hrıstiyan Sosyal Birlik Genel Başkanı Horst Seehofer ile birlikte katıldığı basın toplantısında şöyle konuştu:
“Burada yaşayan Müslümanların, bu ülkeye ait hemşehrilerimiz olduklarına inanıyorum. Ancak İslam’ın Almanya’ya ait olduğu, tarihî belgelerle kanıtlanamayacak bir olgudur.”
Muhalefet tepki gösterdi
Yeni içişleri bakanının sözlerine derhal tepkiler yağmaya başladı. Almanya Müslümanlar merkez Konseyi Başkanı Aiman Mazyek, Friedrich’i eleştirdiği demecinde, içişleri bakanının gerçekleri inkar ettiğini belirtti. Berlin eyaletinin Sosyal Demokrat Partili hükümet eden belediye başkanı Klaus Wowereit, yeni Almanya İçişleri Bakanı’nın İslam’ı dışladığını belirtirken, küçük koalisyon ortağı Hür Demokrat Parti meclis grubunun entegrasyon politikası sözcüsü Serkan Tören, içişleri bakanına, Avrupa’nın kökleriyle ilgili araştırmaları tarihçilere bırakıp günümüzün sorunlarına çare aramasını tavsiye etti. Serkan Tören yazılı açıklamasında, “Almanya Anayasası, kimsenin aslına ya da dinine atıf yapmaz, sadece anayasanın benimsenmesine ve devlet ile özgürlükçü demokratik düzene bağlılığa bakar” dedi.
İçişleri Bakanı Friedrich, Cumhurbaşkanı Wulff’un 3 Ekim Alman Milli Birlik Günü dolayısıyla söylediği, “İslam da artık Almanya’nın bir parçasıdır”, şeklindeki sözlerine o tarihte de ‘Almanya’nın öncü kültürü, Hrıstiyan-Musevi geleneğinden kaynaklanan Batı kültürüdür, İslam kültürü değildir ve gelecekte de olmayacaktır’, şeklinde karşılık vermişti.
Tarih ne diyor?
Almanya’nın yeni içişleri bakanının, göç ve entegrasyon politikalarında daha katı bir tutum izlemesi bekleniyor. Bu görüşe katıldığını belirten Alman Sosyal Demokrat Partisi Avrupa Parlamentosu Milletvekili İsmail Ertuğ, yeni bakanın Alman İslam Konferansı’nda daha muhafazakâr davranmasını ve Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki vize anlaşmazlığında tavize yanaşmayan bir tutum sergilemesini beklediğini dile getirdi. Friedrich’in ‘Almanya göç ülkesi değildir’ dediğini hatırlatan İsmail Ertuğ, içişleri bakanının İslam dininin Avrupa ve Almanya’ya aidetiyle ilgili görüşlerinin tarihi gerçeklerle bağdaşmadığını, sözlerine ekledi.