Haber 16

Türkiye’de erkeklerin %70’i iktidarsız!

İktidarsızlık, dünyada olduğu kadar Türkiye’de de erkeklerin en önemli sorunlarından biri. Evliliklerin bitmesine bile neden olabiliyor. İktidarsızlığın Türkiye’de hangi boyutlarda olduğunu uzmanlar bu sözlerle özetledi:

Türkiye’de erkeklerin %70’i iktidarsız!
  • Sağlık / Son Dakika
  • 02 Ocak 2011
  • Türkiye’de erkeklerin %70’i iktidarsız! için yorumlar kapalı
  • 96 KEZ OKUNDU

Sonat Bahar’ın haberi

Geçtiğimiz haftalarda cinsel ilişkiye giremedikleri için eşinden boşanan ve tazminat talep eden kadın haberi de bir tartışmaya neden oldu.


Ankara’da bir kadın, yedi aylık birliktelikleri sırasında eşiyle cinsel ilişki kuramadıklarını öne sürerek boşanma davası açtı. Yargıtay, cinsel ilişki sağlama görevinin erkeğe ait olduğuna karar verdi, kocayı ‘ağır kusurlu’ buldu. Davaya konu olan olayda, davacı kadın, çocuklarının olmadığını, eşi bilmediği için cinsel ilişki kuramadıklarını, evliliklerinin ilk gününden itibaren eşiyle aralarında geçimsizlik yaşandığını ve iletişim kuramadıklarını ileri sürdü. Ayrıca nafaka ile maddi ve manevi tazminat talebinde de bulundu. Boşanma davasını karara bağlayan Ankara 10. Aile Mahkemesi, raporlarda davacıyla davalının cinsel ilişki kuramadıklarının belirlendiğini ifade etti. Yerel mahkeme kararının temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, fiziki ve psikolojik herhangi bir sorun bulunmadığı halde, cinsel birleşmeyi gerçekleştiremeyen davalı kocanın boşanmaya neden olan olaylarda tamamen kusurlu olduğunun anlaşıldığını belirtti.


Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, boşanma kararını onarken, kocanın eşine tazminat ödemesi gerektiği yönünde görüş de bildirdi. Araştırmalara göre; bu vakada olduğu gibi herhangi bir nedenden ötürü iktidarsızlık yaşayan erkeklerin sayısı çok fazla. Öyle olmasa, neredeyse her köşe başında bir klinik, merkez, muayenehane açılmazdı. Biz de Türkiye’deki erkeklerin iktidarsızlık sorununu ürologlara sorduk. Sonuç bir hayli şaşırtıcı.


İktidarsızlık değil, sertleşme bozukluğu


Kadıköy Şifa Hastanesi’nden Prof. Dr. Yusuf Ziya Akçetin ve Op. Dr. Levent Gürkan, sorunun 1992’den beri ‘iktidarsızlık’ olarak tabir edilmediğini anlatıyor. Her iki doktora göre de ‘sertleşme bozukluğu’ daha doğru bir tanım. Erkeğin cinsel ‘iktidarını’ kaybetmesi, sadece cinsel organının sertleşmemesi durumunu değil, erken boşalma sonucu eşini tatmin edememesi veya stresli yaşamı yüzünden isteğini kaybetmesini de kapsıyor. Bu da ilişki sorununa işaret ediyor. Bu yüzden tanım, ‘memnun edici seksüel performansa izin verecek yeterli ereksiyonu sağlamak ve devam ettirmedeki kalıcı yetersizlik’ olarak tanımlanıyor. Yani kadın, partnerinin performansından şikâyetçi değil, erkek de kendi performansından memnunsa ortada sorun yok.


Hangi sıklıkta görülüyor?


* 40 yaşında yüzde 10 ila 40


* 70’li yaşlarda yüzde 50 ila 80


* Türkiye’de yüzde 69.2


Yargıtay’ın kadının lehine verdiği karar, olumsuz etki yapacak


CEM KEÇE (Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği Genel Başkanı)


“Ülkemizde cinsellik, hâlâ ciddi bir tabu ve cinsel eğitim hâlâ verilmiyor. Bu nedenle gençlerimiz doğruyu ve yanlışı bilemiyor, kulaktan dolma yanlış ve yetersiz bilgiler alarak, ilk cinsel ilişkiyi ürkütücü bir deneyim gibi algılıyor. Bu abartılı ve yanlış bilgiler, cinsel sorunlara neden olduğu gibi, çözüme giden yolda da en büyük engellerden birini oluşturuyor. Kocanın tamamen kusurlu olduğuna hükmeden Yargıtay, bu kararıyla, cinsel işlev sorunu yaşayan birçok çifte olumsuz örnek oldu.


Erkeğin cinselliğin yöneticisi olması gerektiği düşüncesi doğru değil. Verilen bu kararla, erkeğin de etten kemikten yapıldığı, sadece kadında değil erkekte de cinsellik konusunda kaygı ve korkular olabileceği göz ardı edilmiş. Erkeklerin her zaman ve her ortamda cinselliğe hazır olduğu cinsel mitine, yani hurafesine dayanılarak, erkek cinselliğine ağır bir yasal yük daha getirilmiş oldu. Yani Yargıtay kararında, her iki tarafın da cinsel ilişki kurmalarına fiziki ve anatomik engellerinin bulunmaması halinde, cinsel ilişkiyi sağlama görevini, cinsel ilişkide aktif olması gerektiğini iddia ettiği erkeğe ait olduğunu belirtmiştir. Erkeğin koşulsuz şartsız eşini cinsel açıdan doyurmak zorunda olduğu, yoksa kadının boşanabileceğini gösteren bu karar, cinsel mitlerin mahkeme salonlarında resmi olarak kabul edildiğinin göstergesidir.”


Kadın tedavi istiyor, koca geliyor


PROF. DR. YUSUF ZİYA AKÇETİN ve OP. DR. LEVENT GÜRKAN Kadıköy Şifa Hastanesi


– Son dönemde iktidarsızlık hakkında neden bu kadar çok konuşulmaya ve şaşırtıcı olaylar duymaya başlandı?


– Daha fazla sertleşme sorunu olan erkek ile karşılaştığımız doğru fakat bu birden fazla nedenle oluyor bizce. En başta sertleşme bozukluğu yaş ile artan bir sorun. 1950’lerde 46 olan yaşam beklentisi, 2000’li yıllarda 66’ya ulaştı ve 2050’lerde 76’ya ulaşması öngörülüyor. Yaşlanan bu nüfus ile beraber sertleşme sorunlarının daha sık karşımıza çıkması doğal. Bunun yanı sıra cerrahi veya penis enjeksiyonlarının dışında, acısız tedavi seçeneklerinin de kullanıma girmesi, buna paralel olarak da bu ürünlere yönelik bilinçlendirme kampanyalarının artması, insanları sorunlarını dile getirmeleri konusuna cesaretlendiriyor. Böylece eskiden ‘Kol kırılır yen içinde kalır,’ yaklaşımıyla saklanan sorunlar dile getirilmeye ve tedavi aranmaya başlıyor.


– Doktorun kapısını ilk kim çalıyor? ‘Kocam sertleşemiyor,’ diyen kadın mı, yoksa sorunu yaşayan erkek mi?


– Kadın bir sorun olduğunu kocasına anlatıyor, zaten sorun varsa bunu erkek de biliyor. Ama kadınlar, tedavi konusunda destekleyici olmazlarsa, erkekler soruna çekingen yaklaşıyor. Bu nedenle kadın istiyor, koca geliyor, diyebiliriz.


– Sertleşme bozukluğunun nedenleri ne?


– Sertleşme, sinir ve damar öğelerinin ortak çalışmasıyla gelişir. Beyin omurilik hattından gelen sinyalin penise ulaşmasıyla penis içindeki süngersi yapının gevşeyerek kan ile dolmasını sağlayan kimyasal bir dizi olay tetiklenir. Bu sayede penis, kan ile dolar ve sertleşir. Burada iletimini engelleyecek sinirsel (cerrahi sonucu sinirlerde yaralanma ve benzeri durumlar) veya süngersi yapının gevşeyerek kan ile dolmasını engelleyecek damarsal bozukluklar (damar sertliği, şeker hastalığı, yüksek tansiyon gibi) sertleşme bozukluğuna yol açacaktır.


– Kimler daha çok risk altında?


– En başta yüksek kolesterol, yüksek tansiyon, şişmanlık, sigara tüketimi, hareketsizlik gibi kardiyovasküler risk faktörü taşıyan kişiler gelir. Bunu şeker hastalığı olanlar takip eder. Bunun dışında nörolojik hastalığı olanlar, hormonsal bozukluğu olan ve sinirlerin zarar görebileceği ameliyatlar geçirenler de daha yüksek risk altındadır. Sayısal söylemek gerekirse, hastalığı olmayan yaşıtlarıyla karşılaştırıldığında diyabetik hastalar 4.1, periferik damar hastalığı olanlar 2,,6, kardiyak problemi olanlar 1.8, hiperlipidemisi olanlar 1 ve yüksek tansiyonu olanlar 1.6 kat daha fazla sertleşme bozukluğu geliştirme riski altındadır.


– Sertleşme sorunu olan hasta, doktora başvurduğunda ne gibi testlerden geçiyor?


– Sertleşme sorunu olan hastayı değerlendirirken ilk önce hastayı dinlemek gerekir. Birçok hastada sorunun organik değil, psikolojik veya ikili ilişki kaynaklı olduğu görülür. Bunu takiben yapılacak kapsamlı bir muayene, ikincil olarak sertleşme bozukluğuna neden olabilecek hastalıkların ipucunu verir. Bunun yanı sıra son 12 ay içinde ölçülmediyse açlık kan şekeri, kolesterol ve erkeklik hormonu testosteronun seviyelerinin ölçülmesi gerekir. Bu temel değerlendirmeden sonra eğer gerek görülüyorsa ileri testlere geçilebilir. Bunların arasında en çok kullanılan penise yapılan ve yapay sertleşme sağlayan bir iğneden sonra penis ana damarlarındaki kan akımını ölçen Doppler ultrasonografidir. Bu test bize, penis fonksiyonlarıyla ilgili çok değerli bilgiler verir.


2025’te 222 milyon erkekte görülecek


1İREM HATTAT (Avrupa Cinsel Sağlık Birliği Başkanı)


– Cinsel fonksiyon bozukluğu olan kişi kendisini nasıl hissediyor?


– Bunu hastalara sorduğumuzda en sık aldığımız yanıtlar arasında, kendine güvende azalma, endişeli, öfkeli, üzgün, depresif, cazibesiz ve mutsuz hissetme yer alıyor. Aynı şekilde hastaların partnerleri de kendilerini kızgın, utanç içinde, endişeli, şaşkın hissediyor; çoğunun kendisine olan güveni azalıyor, kendilerini çekici hissetmiyor. Kısacası erkeğin sorunu kadını, kadının sorunu erkeği etkiliyor. Bu nedenle günümüzde cinsel sorunları bireysel değil, çiftin sorunu olarak ele alıyoruz. Çiftin mutlu olacağı bir cinsel beraberlik hedefliyoruz.


– Türkiye’de iktidarsızlık sorununun yüksek oranda olduğu söyleniyor, nedir oran?


– 1970’lerde ABD’de yapılan araştırmalarda 40-70 yaş arasındaki erkeklerin yüzde 52’sinde cinsel problem olduğu ortaya çıktı. Araştırmalara göre dünyada 1995’te sertleşme problemi yaşayan erkek sayısı 152 milyon ve bu rakamın 2025’te 222 milyonu bulması bekleniyor. Buna neden olarak da beslenme ve yaşam tarzındaki değişikliklerden, strese kadar birçok faktörün etkili olduğu düşünülüyor. Bu hastaların sadece yüzde 2’lik kısmında sorunlar doğru teşhis edilerek tedavi doğru yapılabiliyor. Yüzde 98’inde ise maalesef ya doğru teşhis ya da doğru tedavi eksikliği doğuyor.Türkiye’deki çalışmalarımızda tespit ettiğimize göre 40 yaş üzerindeki erkeklerde cinsel fonksiyon bozukluğu oranı yüzde 70’e kadar çıkıyor. Bunu hafif, orta, ağır olarak üçe ayırdık. Ağır derecede cinsel fonksiyon bozukluğundan yakınanlar, doktora mutlaka başvuruyor. Çünkü bunların cinsel hayatını sürdürmesi için bir yardım almaları gerekiyor. Ama ikinci grup, hafif ve orta derecede olan gruptakilerin halen doktor yardımı alması söz konusu değil. Bu grupta sıkıntı şu; bu kişiler cinsel sorunları olduğunun farkında değil. Farkında olsalar bile belki de tedavi edilebileceğini bilmiyorlar. Ülkemizde her 10 hastadan ancak birinin hekime başvurduğu ortaya çıktı. Bu nedenle telefonla yardım, hattı büyük önem taşıyor. Aile Sağlığı Araştırma Derneği’nin (0212) 282 01 01 nolu telefon yardım hattı ile ww.cinselliksor.com adlı internet sitesinden binlerce kişiye yardım ediyoruz.


– Bu rahatsızlığı yaşayanlar genelde kendi istekleriyle mi, yoksa eşlerinin baskısıyla mı geliyor?


– Sertleşme sorunu konusunda çiftlerin birbirleriyle konuşmaları çok önemli. En son yapılan uluslararası bir araştırmada, eşlerinin sorunlarına anlayış göstermeleriyle eşlerin daha kolay tedaviye yöneldiklerini, sorunların konuşulmaması durumunda ise hem erkek hem de kadının içlerine kapandıklarını ve tüm evlilik hayatının etkilendiğini görüyoruz. Tabii ki erkekte cinsel fonksiyon bozukluğu olduğunda, eşi de depresif, özgüvenini yitirmiş hissediyor. Bazen erkeğin kendisini aldattığına dair düşüncelere kapılıyor, artık cazibeli olmadığına inanıyor. Özellikle konu çiftler arasında konuşulmadığında aralarındaki duvar gittikçe büyüyor ve tüm aile birliği derinden sarsılıyor. Dolayısıyla konuşmak ve bu sorunu paylaşmak, tedavide en önemli unsur. Cinsel işlev bozukluğu için erkekleri hekime başvurmaya teşvik eden en önemli faktör eşleri. Dünyada 150 milyon erkeğin karşı karşıya bulunduğu bu sorunun dile getirilmesi tabu olmaktan çıkmalı.


SABAH – PAZAR

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ