Haber 16

Topbaş olası İstanbul depremini değerlendirdi

Başkan Kadir Topbaş, olası İstanbul depremine dair alınan önlemleri, yapılan planları ve deprem sonrası yaşanacakları anlattı. Hangi yıldan önceki binalar riskli?

Topbaş olası İstanbul depremini değerlendirdi
  • Kadın Dünyası / Son Dakika
  • 13 Kasım 2011
  • Topbaş olası İstanbul depremini değerlendirdi için yorumlar kapalı
  • 449 KEZ OKUNDU

Sonat Bahar’ın röportajı


İstanbul’a dair deprem senaryoları 1999 yılında Gölcük’te yaşanan 7.4’lük felaket sonrası çoğalmıştı. Onbinlerce kişinin hayatını kaybettiği deprem sonrası uzun süre İstanbul’un başına gelecekler konuşuldu. Zamanla, İstanbul depremini daha az konuşur olduk. Oysa İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş tam bir yıl önce SABAH Pazar’a verdiği röportajda, İstanbul’un en önemli sorunun deprem olduğunu, bunun her gün konuşulması gerektiğini söylüyordu. Bu röportajın üzerinden bir yıl, Gölcük depreminin üstünden 12 yıl geçti ki, Van 7.2’lik ve 5.6’lık depremlerle sarsıldı. Ve gözler yeniden İstanbul’a döndü. Kadir Topbaş ile olası İstanbul depremini, yıllar içinde İstanbul’da depreme dair neler yapıldığını konuştuk


– Olası bir İstanbul depremi sonrası Türkiye’nin tam bir felakete sürükleneceği senaryoları ne derece doğru?


– İstanbul, Türkiye için önemli bir kent. Türkiye’nin iktisadi başkenti. Böyle bir depremden sadece Türkiye etkilenmez, dünya etkilenir. Türkiye’nin nüfusunun yüzde 20’si, ekonomisinin yüzde 43’ü burada. Olası bir deprem Türkiye’nin geleceğini karartır, ülkemiz onlarca yıl geri gider. Türkiye’de bir güvenlik sorunu ortaya çıkar. Bunun ötesini konuşmak, tartışmak bile istemiyorum. Sayın Başbakanımız bu konuda kararlılığını ortaya koyuyor ve diyor ki; ‘Bizim insanları göre göre ölüme terk etmemiz mümkün değil. Ben daha çok kat alacağım, ben müteahhit bulacağım gibi zaman kayıplarına tahammülümüz yok. Beklemeden kesinlikle kamulaştırmaya gireriz, kimse kusura bakmasın.’ Başbakanımız doğru söylüyor.


– Nedir bunun çözümü?


– Bugünün teknolojisi de bize bilgiler veriyor. Şimdi biz neyi konuşuyoruz; geçmişten bugüne kadar yapılmış binalardaki eksiklik, ihmal ve yanlışları. Bu yanlışlar, eksikler yapılmış, bunu herkes kabul ediyor. Bunun çözümü ne? Yanlıştan vazgeçmek. Bu öyle bir yanlış ki hayatlara mal olabilecek kadar vahim. Böyle bir boyutta baktığınız zaman, İstanbul depremi trafikten de, başka sorunlardan da daha önemli.


– İnsanlar ‘Yıkılacak,’ denen binalarından bile vazgeçemiyorlar… Bu sorun nasıl aşılacak?


– Bu tarzda engel teşkil edenlerle ilgili Başbakan’ın söylediği yasa devreye girecek. Eğer ‘Müteahhit seçiyorum, kat fazlası istiyorum,’ diyenler varsa, onlar için de bu sez geçerli. Göreve geldiğimden beri bir teknik adam olarak, depremle ilgili çalışmalar yaptık ve devam ediyoruz. Basit bir örnek, Baltalimanı-TEM bağlantı yolundan, 256 bina kaldırdık. O binaların hepsi depremde yıkılma riski taşıyordu. Bu da bir dönüşüm. O bölgeyi kurtardık. Küçük de olsa, bugüne kadar kentsel dönüşümler yaptık. Göreve geldiğimizden bu yana 14 bin civarında bina yıktık. Bu yıkılanlar yanlış alanlarda, havzalarda olan binalar. Bunların her biri riskli yapılardı. Biz artık bu sürece vatandaşın katılımını bekliyoruz. Demokratik, hukuk devletinde olması gereken bu.


VATANDAŞ KATILIMI ŞART!


– İdareci inisiyatifi çözümde nasıl devreye girecek?


– Bu konuda bizimle hareket edenlere kentsel dönüşüm sağlıyoruz, kat artışı veriyoruz. Birçoğu 1998’den önce yapılmış birçok kooperatif var. Onların yönetimleri var. O yöneticiler bir araya gelerek, karar alıp, ilçe belediyesine gelebilirler. Hangi ilçe belediyesi olursa olsun hiç önemli değil, burada siyaset yok, biz değerlendirme yapıp, ilk meclisimize sokup, karar alacağız. İmkan ve fırsat vereceğiz. İmarla ilgili düzenleme gerekiyorsa yapacağız, daha farklı bir şeyse yardımcı olacağız. İlk adımı buradan atabiliriz.


– Bu destek binayı yıkıp yeniden yapma yönünde mi? Güçlendirmeye de yardımcı olacak mısınız?


– 1998 öncesi yapılarla ilgili güçlendirme ne kadar başarılı olur, bilemiyorum.


– ’98’den önce yapılan tüm binaların yeniden yapılması gerekir,’ mi diyorsunuz?


– Gözden geçirilmesi gerekenler öncelikle onlar. 100 yıl önce yapılan binalardan söz etmiyorum, onlar daha sağlam. Üzerine ilk çalışılacak olanlar, 98 öncesi yapılan binalar olmalı. 1998 sonrası yapılan binalar iki kat daha güçlü şartnamelerle yapıldılar. Yani 98’den öncekiler doğru yapılmış olsalar bile, iki kat daha güçlü yapılmaları gerekiyordu. 1975 yönetmeliğindeki uygulamalar 1997’ye kadar devam etti. 1997’de dendi ki, ‘İstanbul ikinci deprem kuşağında değil, birinci derece deprem kuşağında.’ Yani tüm sistem, iki katından daha daha güçlü binaları yapmak üzerineydi.


– Tarihi mekanlar ve güvenlik olası bir deprem sonrası için ne durumda?


– Osmanlıdan kalan hazinelerimizden, müzelerimizden bahsediyorsak, en sağlam yapılar onlar. Topkapı Sarayı ve çevresi… Çünkü işin erbapları çalışmış. Ayasofya yüzlerce yıldır ayakta.


– Peki köprüler?


– Köprüler ve viyadükler üzerinde bizim sorumluluk alanızda olan güçlendirmeleri yaptık. İtfaiye araçlarımızı barındırdığımız yerleri, belediye hizmet binalarımızı güçlendirdik.


– İstanbul için yeterince hızlı hareket ettiğinizi söyleyebilir misiniz?


– Bilimsel çalışmalar oldukça iyi gidiyor. Bilim dünyası depremi çok konuşuyor. En çok etkileneceğini bildiğimiz yaşam alanları konusunda ise, her türlü imkanları da üretmemize rağmen istediğimiz hızda gitmiyor. Vatandaş ağır. Başbakan o yüzden ‘Gerekirse müdahale edeceğiz,’ şeklinde bir açıklama yaptı. Bunu açık ve net söyledi. Bunda siyaset yok. Deprem siyasi kimliğe bakmıyor çünkü.


ÇADIRKENT PROBLEMİ YOK


– Kentsel dönüşümde sıkıntı yaşıyor musunuz?


– Mesela, Fikirtepe plansız bölgeydi, oraya yeni bir imar planı yaptık. ‘Birleşerek bunun altından kalkarsınız,’ dedik. Buradaki binalar tapulu üstelik. O bölgeye dair müteahhitlerden aldığımız bilgilere göre, tapu sahipleri yüzde 58’i gibi oranları talep ediyor. Böyle bir orana bu işi bilen büyük firmalar girmez, çantacılar girer. Bir daireyi 10 kişiye satanlar girer. Yüzde 60 verecek müteahhit, malzemeden çalacaktır, en ucuz işçiliği kullanacaktır, bu ortada.


– Kaç kişi öleceğine dair rakamlar telaffuz etmiştiniz. Bu rakamlar nasıl belirlendi?


– Simülasyon yapıldı. Japonların yaptığı daha geniş aralıklarla, büyük alanlara sondaj mesafeleri uzaktı. Bu taramalar, 50-60 bin ağır hasarlı bina, 70-90 bin can kaybı öngörüyordu. Biz onlara göre daha sık aralıklarla sondaj yaptık, 2 bine yakın sondajdan söz ediyorum. Zemini daha iyi gördük. Bizim yaptığımıza göre, 13-34 bin ağır hasarlı bina. 10-30 bin ölü tahmini var. Japonların çalışmasına nazaran bizimki daha sağlıklı sonuçlar içeriyor. Onlar uzun mesafede baktığı için, zemin birinde kötü çıktıyla onu geniş alana yayıyor. Biz daha dar aralıkla yaptık.


– Çözümü bireye kadar indirgersek. Bir aileye ne görev düşüyor?


– Yapıların yaşını durumunu içinde yaşayanlar biliyor. Bunların bir kısmı, imara aykırıdır, kaçaktır. Bir kısmı da ‘Ben kendim yaptırdım, başında durdum, çok iyi beton döktüm,’ diyebilirler. Yapının yaşı da önemli. Yapının taşıyıcı sistemleri üzerinde tahribat olup olmadığı da önemli. İnsanlar yapısını inceletecek. Mesela dört katlı bin metrekarelik bir yapıyı beş bin liraya inceletebilirler. BİMTAŞ yapıyor bunu, başka firmalar var, üniversiteler var. Yapının röntgeni çekilmeli.


– Deprem sonrası için hazır mıyız?


– İstanbul’da çadırkent problemi yok. Bunu net olarak söylüyorum. Çıkan haritalar neticesinde, olası bir depremde, zeminin nasıl bir davranış vereceğini, hangi bölgenin daha rahatsız olacağını biliyoruz. Buna göre insanların toplanma alanları, sağlık hizmetlerinden tutun da su ihtiyacına kadar her şey değerlendiriliyor. 99 sonrası İstanbul Valiliği tarafından bir toplantı yapılmış ve mevcut tüm boş alanlar çadırkent olarak düşünülmüş. Mesela Beşiktaş’taki toplanma alanı olarak İnönü Stadı çadırkent olacak,’ gibi ibareler kullanılmış. Daha sonra daha hassas bir çalışma yapıldı. Bu çalışma daha ince içerikli ve daha doğru sonuçlar içeriyor. Buna göre, ‘Ana arterlerin hangisi açık kalmalı, deniz ulaşımına ne alternatif olabilir, Marmara kenarındaki hangi kentlere sağlıkla ilgili taşıma sağlanabilir?’ belirlendi. Çadırlarla ilgili düzenlemeye gelince, doğru çadır alanları mümkün mertebe kamusal alanlardan tercih edilmiş. Çadırkent alanları yeterli bu kent için.


İstanbul için bugüne kadar


2004 yılından bugüne kadar toplam 1 milyar 612 milyon lira harcama yapıldı.


Riskli 10 ilçede yapılan bina taramalarında 146 bin 987 binanın, 42 bin 500’ünün riskli olduğu görüldü.


2009 yılı mikrobölgeleme kayıp tahmin sonuçlarına göre; 13 bin ila 30-35 bin civarında ağır hasarlı bina ve 80-100 milyar liralık mali kayıp tahmin ediliyor.


Fikirtepe, Okmeydanı, Bayrampaşa, Küçükçekmece- Ayazma, Zeytinburnu, Kayabaşı, ve Tepecik’te deprem odaklı kentsel dönüşüm çalışmaları yapılıyor.


Avrupa ve Anadolu yakası mikrobölgeleme rapor ve haritaları tamamlandı. Deprem tehlike ve tsunami tehlike haritaları hazırlandı.


İstanbul kıyılarını etkileyebilecek tsunamiler için benzetim ve hasar görebilirlik analizi yapıldı.


İBB araştırmasına göre 7.5 büyüklüğündeki bir depremin olası sonuçları


2 bin 500-10 bin adet çok ağır hasarlı bina


13 bin- 34 bin adet ağır hasarlı bina


85 bin-150 bin adet orta hasarlı bina


250 bin-350 bin adet hafif hasarlı bina


528 bin 136 adet acil barınma ihtiyacı olan hane


400 adet yanıcı patlayıcı ihtiva eden binada hasar


10 bin-30 bin kişi can kaybı


10 bin -30 bin kişi ağı yaralı


20 bin- 60 bin kişi hastanede tedavi


50 bin-140 bin hafif yaralı


456 noktada içme suyu hattı hasarı


644 noktada doğalgaz altyapı şebekesi hasarı


80-100 milyar lira toplam mali kayıp.


SABAH – PAZAR

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ