Sarıgül’ün Baykal’ı ziyaret sebebi!
Kılıçdaroğlu’nun CHP’de estirdiği rüzgar nereye esecek? Solun birleşmesi yine bir başka baharı mı kaldı?
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’de estirdiği rüzgar ne yöne savruluyor? Gandi rüzgarı daha mı kuvvetli esecek yoksa başladığı gibi bitecek mi? Bu rüzgarlar solda birleşmeyi harmanlayacak mı yoksa üfürecek mi? Milliyet Gazetesi yazarlarından Aslı Aydıntaşbaş’ın bugünkü yazısı yukarıdaki soruların şifrelerini de veriyor. Aydıntaşbaş, Mustafa Sarıgül’ün neden bir anda Kılıçdaroğlu’ndan desteğini çektiğini ve neden eski düşmanı Baykal’ın safında
Aydıntaşbaş yazısına Sarıgül rüzgarıyla başlıyor:
– Hatırladınız mı, Kemal Kılıçdaroğlu rüzgârından once Mustafa Sarıgül rüzgârı diye bir şey vardı? Tam kar
Sonra ne oldu? Deniz Baykal gitti, Kemal Kılıçdaroğlu
NE ARAYAN VAR NE SORAN
Milliyet yazarı Aydıntaşbaş gelişmeleri özetlediği yazısının bu bölümde Sarıgül ve birkaç ünlü ismin aranılıp sorulmadığına ilişkin şunları yazdı:
– Sonra? Sonrası tısss… Sarıgül ve ekibi CHP’ye katılmaya hazır ama henüz arayan soran yok.
O
Peki ne oldu da lider değişikliğinin ardından solda birleştirici
KILIÇDAROĞLU PARTİ’Yİ SAV’A TESLİM ETTİ
Aydıntaşbaş, Kılıçdaroğlu’nun referandum için tozlu Anadolu yollarına çıkarken partiyi Önder Sav’a teslim ettiğini söyledi ve yazısını şöyle sürdürdü:
–
CHP BU HALİYLE AK PARTİ’YLE AŞIK ATAMAZ
Milliyet yazarına göre CHP mevcut örgüt görüntüsüyle AK Parti’yle henüz aşık atacak düzeyde değil. Aydıntaşbaş’ın gerekçeleri şöyle:
– Tabi Önder Sav engelinin aşamadığı tek isim Sarıgül ve kurmayları değil. CHP’nin değişimci İstanbul eski İl Başkanı Gürsel Tekin ve son dönemde listelere alınan bazı
Ancak CHP’nin bu hazırlıksız yakalandığı seçim atmosferinde eski hantal yapıda ısrarcı olmasının şöyle bir sakıncası var: Kemal Kılıçdaroğlu ve karizmasını bir kenara bırakın, CHP’de parti teşkilatları, genel merkez,
Bir diğer mesele de CHP’nin hala dış dünyadan kopuk oluşu. Baykal döneminde yapılan en büyük eleştirilerden biri, dünyayla entegre, AB’ye aday, Güvenlik Konseyi ve G20 üyesi bir Türkiye’nin, adeta izolasyonist bir muhalefet partisi olmasıydı. (Hiç yoksa bile AK Parti’de dışarda tanınan, konferanslara giden, Brüksel-Washington hattında aktif olan en az 30 bakan ve vekil sayabilirsiniz.)
CHP’NİN BÖYLE BİR DERDİ VARSA…
CHP ise, Brüksel’de kurulan bir ofis dışında maalesef bu alanda da henüz bir pırıltı göstermiş değil. Neredeyse Sosyalist Enternasyonal’deki yerini bile kaybetmek üzere. İşte Hikmet Çetin, Bülent Tanla, Faruk Loğoğlu veya Uğur Ziyal gibi isimler, seçime giden süreçte bu anlamda faydalı olabilir. Uluslararası saygınlığı olan yüzler, partiye Türkiye dışından da destek gelmesini sağlayabilir. Tabi CHP’nin böyle bir derdi varsa…