MUTLULUK NASIL ELDE EDİLİR

MUTLULUK NASIL ELDE EDİLİR

Değerli okuyucular mutluluk dediğimiz soyut kavram ne para kazanmakla ne zengin olmakla nede diğer dünyalıkları elde etmekle kazanılmaz. Her insan elindeki sahip olduklarıyla da mutlu olabilir. Unutmayın ki bizim Yaratıcımız ve sahibimiz var başıboş bırakılmadık bu alemde bakın ayette ne buyuruyor;

75/KIYAME-36: E yahsebul’insânu en yutreke sudâ(sudân).
İnsan, başıboş bırakılacak mı zannediyor?

            Bu aleme yiyip içip yatmaya gelmedik bizim yapmakla mükellef olduğumuz sorumluluklarımız var bakın Yüce rabbimiz bizi niye yaratmış;

            51/ZARİYAT-56: Ve mâ halaktul cinne vel inse illâ li ya’budûn(ya’budûni).
Biz, insanları ve cinleri başka bir şey için değil; Bize, kul olsunlar diye yarattık.

Allah’a kul olmak işte gaye bu olmalı. Bizi yokken var eden ve kainattaki yarattığım her şeyi sizin için yarattım buyuran Yüce rabbimizin bizden sadece Ona kul olmamızı beklemesi sizce çok büyük bir beklentimidir.? Ve bunu başardığımızda ve sadece Allah’a kul olmaya niyet ettiğimizde bunun karşılığında birde mükafatı ne olacak biliyor musunuz mutluluk hemde kesintisiz devamlı mutluluk bize bedavaya verilecek.

            Değerli okuyucular başlangıçta her insan yaratılış itibariyle şeytanın kuludur. Peygamberlerde doğar doğmaz hidayette doğmuyor. Kimsenin bir ayrıcalığı yoktur. Herkes eşit şartlarda hayata başlıyor. Tabiî ki peygamberler bizim için yaratılmış bizi Allah’a yaklaştırmak ve teslim olmamızı mutlu olmamızı sağlamak için görevli olan üstün insanlardır. Onlar mutlaka peygamberlik makamına Allaha tarafından ulaştırılır. Hiç bir insan hidayette doğmaz doğduktan sonra Allah’a teslim olmayı diler. Yarabbi Sana teslim olmayı Ölmeden önce ruhumu sana ulaştırmayı bana nasip et şeklinde kalben Allah’tan talep eder. Ancak o zaman hidayete erebilir. Hidayete ermek için Hidayeti kalben istemek gerekir. Kişinin kalbinde böyle bir talebi yoksa diliyle istediği kadar söylesin Yarabbi bana hidayet nasip et diye dua etsin Allah’a göre kalpten istenmeyen dua makbul değildir.

33/AHZAB-51: Turcî men teşâu minhunne ve tu’vî ileyke men teşâu, ve menibtegayte mimmen azelte fe lâ cunâha aleyk(aleyke), zâlike ednâ en tekarre a’yunuhunne ve lâ yahzenne ve yerdayne bimâ âteytehunne kulluhunn(kulluhunne), vallâhu ya’lemu mâ fî kulûbikum ve kânallâhu alîmen halîmâ.
Onlardan dilediğini ertelersin, dilediğini yanına alırsın. Ve azlettiklerinden (bıraktıklarından) istediğini (tekrar) yanına almanda bundan sonra sana günah yoktur. Bu, onların gözlerinin aydın olması (sevinmeleri), onların hüzünlenmemesi ve onların hepsinin senin verdiğin şeylerden razı olmaları için daha uygundur. Ve Allah, kalplerinizde olanları bilir. Allah, Alîm’dir (en iyi bilen), Halîm’dir.

2/BAKARA-225: Lâ yuâhızukumullâhu bil lagvi fî eymânikum ve lâkin yuâhızukum bi mâ kesebet kulûbukum vallâhu gafûrun halîm(halîmun).
Allah sizi, yeminlerinizdeki boş sözlerden dolayı muaheze etmez (sorumlu tutmaz). Fakat, kalplerinizin kazandığı şeylerden (negatif derecelerden, şerrlerden, günahlardan) sizi muaheze eder (sorumlu tutar). Ve Allah, Gafur’dur, Halîm’dir.

          Mutlu olabilmek insanın Allah ile olan ilişkilerinde Allahın emirlerini yerine getirdiği ölçüde mutluluk, Diğer insanlarla olan ilişkilerinde onlara ulaştırdığı kadar mutluluk şeklinde yaşanır. Mutlu olabilmenin temel şartı sadece bir dilektir. Buda ‘’Yarabbi Sana teslim olmayı ölmeden önce ruhumu Sana ulaştırmayı bana nasip et ’’  şeklinde kalpten Allah’a teslim olmayı istemek ve dilemekle gerçekleşir.