Kırgızistan’la da vize kaldırılıyor!
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Türk-Kırgız İş Forumu’nda ekonomi için istikrar ve güvenin çok önemli olduğunu ve demokrasinin ekonomiyle sıkı ilişkisi olduğunu söyledi ve Kırgızistan’a rüşvet uyarısı yaptı..
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kırgızistan’a ziyaretinin, iki ülke ilişkilerinde yeni bir dönemin başlangıcı olmasını yürekten temenni ettiğini belirterek, ”Bu yeni süreçte özel sektörün önünü açacak, yolları temizleyecek, engelleri kaldıracak ve farklı bir işbirliği sürecini de başlatmış olacağız” dedi.
Başbakan Erdoğan, Türkiye-Kırgızistan İş Forumu’nda yaptığı konuşmada, Kırgızistan’da kendisine ve heyetine gösterilen sıcak misafirperverlikten dolayı şükranlarını sunduğunu dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Roza Otunbayeva, Başbakan Almazbek Atambayev ile bugün bire bir ve heyetler arası görüşmeler yaptıklarını ifade eden Erdoğan, ”Şahsıma tevdi edilen Kırgız Devlet Nişanı’nı, ülkem ve milletim adına büyük bir gururla teslim aldım” ifadesini kullandı.
Meclis Başkanı Ahmatbek Keldibekov ile de görüştüğünü ve Kırgız Parlamentosu Jogorku Keneş’te Kırgız milletvekillerine hitap ettiğini anımsatan Erdoğan, son derece verimli görüşmelerde ve temaslarda bulunduklarını kaydetti.
”Açıkçası ben, bu ziyaretimizin, Türkiye-Kırgızistan ilişkilerinde yeni bir dönemin başlangıcı olmasını yürekten temenni ediyorum” diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
”Bugün her vesileyle ifade ettim; Türkiye, Kırgızistan’ın bağımsızlığına, en az Kırgız kardeşleri kadar sevinmiş, en az onlar kadar bağımsızlığın heyecanını yüreğinde hissetmiştir.
Aynı şekilde, yaşanan sıkıntıları, zorlukları, en az Kırgız kardeşleri kadar Türkiye de kendi sıkıntısı, kendi üzüntüsü olarak görmüştür. Bildiğiniz gibi, Kırgızistan’ın bağımsızlığını ilk kabul eden ülkeler arasında Türkiye olarak yer alıyoruz.
Bağımsızlığın ardından da Kırgızistan’ın kalkınma seferberliğine omuz veren, samimi şekilde çaba harcayan ülkeler arasında yer aldık, hatta zaman zaman ilk sırada yer aldık. Kırgızistan, parlamenter sisteme geçen, bu boyutuyla bölgeye örnek teşkil eden bir ülke.
Türkiye tecrübesine dayanarak, şunu katiyetle ifade edebilirim; parlamenter sistem, ekonomik kalkınmaya çok büyük katkı sağlayacak, demokrasi geliştikçe, ekonomik kalkınma da istikrarlı şekilde büyüyecektir. Demokrasi ile ekonomik gelişme atbaşıdır. Bunlar beraber gelişir.
Eğer demokratikleşmeyi geliştirirseniz bilesiniz ki ekonomi de o şekilde gelişir. Biz bunun tecrübesini ülkemizde yaşadık. Demokratik reformları geliştirdikçe ekonomi de bununla birlikte gelişti.
Onun için son yaptığımız anayasa reformunda özellikle şunu söyledik, dedik ki ‘ileri demokrasi’, dedik ki ‘temel hak ve özgürlükler.’ Biliyorduk ki ileri demokrasiye geçtiğimiz anda ekonomideki sıçramamız çok daha farklı olacak.
Her alanda Kırgızistan ile tecrübelerimizi paylaşacağımızı, dost olmaktan öte kardeş bir ülke olarak Kırgızistan’a gereken desteği vermeye devam edeceğimizi ifade etmek isterim.”
Geçen yıl 10 milyon dolarlık nakit yardımı yaptıklarını, bu yıl ise bugün itibarıyla yine 10 milyon dolarlık bir hibe yardımında bulunduklarını söyleyen Erdoğan, ”Geçen yılkı da hibeydi, bu da hibedir.
Ayrıca bu yıl içerisinde TİKA vasıtasıyla 15 milyon dolarlık, ağırlıklı olarak Oş, Celalabad gibi bölgelerde hastane ve okulların restorasyonuna yönelik yatırımlar yapacağız.
Bunlar da yine hibe olarak… Bunun yanında mart ayında Türkiye’de yapacağımız Yüksek Stratejik İşbirliği Konsey toplantısında da o güne kadar arkadaşlarımız değerlendirmeleri yapacak, bu arada daha ne kadar veya ne gibi yardımlar yapabiliriz, bunun da değerlendirmesini yapıp nihai kararımızı vereceğiz” dedi.
Kırgızistan’ın içinde bulunduğu çeşitli sıkıntılar nedeniyle ikili ekonomik ve ticari ilişkilerin bugüne kadar arzu edilen seviyeye ulaşmadığını vurgulayan Erdoğan, artık tablonun son derece umut verici olduğunu ifade etti.
2002’de 42 milyon dolar olan dış ticaret hacminin 2010 yılında, kriz sürecine rağmen, yaklaşık dört kat artışla 160 milyon dolara ulaştığını belirten Başbakan Erdoğan, Türkiye’nin Kırgızistan’da halen faaliyette bulunan 300 civarındaki Türk firmasıyla, Kırgızistan’a bugüne kadar 450 milyon dolarlık doğrudan yatırım yaptığını anlattı.
Kırgızistan’da Türk müteahhitlik firmalarınca üstlenilen ve çeşitli altyapı çalışmalarını da içeren kapsamlı projelerin toplam değerinin 350 milyon dolara ulaştığını ifade eden Erdoğan, Türkiye olarak işadamlarını Kırgızistan’da daha fazla yatırım yapmaya teşvik etmeyi sürdüreceklerini belirtti.
”GÜVEN İÇİN TEDBİR ALMAK LAZIM”
8 yıl önce Başbakanlığa gelmeden kullandığı bir ifade olduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:
”Ekonomideki sıçramanın iki sır kelimesi vardır; biri güvendir, ikincisi istikrardır. Türkiye güveni sağlarsa, ardından istikrarı sağlarsa ekonomik sıçramayı da yapacaktır demiştim.
Bunun için mafya ile çetelerle çok ciddi mücadelemiz oldu. Yolsuzluklarla çok ciddi mücadelemiz oldu. Bunun neticesinde Türkiye dünyanın 26. büyük ekonomisiyken şimdi 17. büyük ekonomi haline geldi. Eğer bunları başaramasaydık, olduğumuz yerde sayar veya daha da geri giderdik.
Diyorum ki senede bir milyar dolar, 1953’ten göreve geldiğimiz ana kadar ortalama küresel sermaye çeken bir ülkeydik. Fakat 2008 yılında 22 milyar dolara çıktı bizim çektiğimiz küresel sermaye.
Ben Atambayev kardeşime de özellikle bugün söyledim; bakın burada Türk işadamları var ancak güvende sıkıntı var. Şu anda tahmini olarak 7 milyon dolar kadar bu yağmalamalarda Türk işadamlarının işyerlerinden götürülenler var.
Buna karşı yeni bir hükümet olarak güvende önemli tedbirler almak lazım. Mafyaya, çeteye karşı çok ciddi mücadeleler vermek lazım. Yolsuzluğa karşı mücadeleler vermek lazım.
Yolsuzluğa karşı mücadeleler vermek lazım. Rüşvet gibi bu tür yolsuzlukları ortadan kaldıracak ağır tedbirler almak lazım. Çünkü küresel sermaye buraya geldiği zaman herkese rüşvet dağıtmaya yönelirse burada niye dursun?
Zaten vereceği rüşvet onun kazancıdır. O zaman burada durmasına gerek yok. O zaman memleketinde işine devam eder. Hem çile, hem de burada işkence… Böyle bir durum olmaz.
Burada istikrar da olmaz. Ama biz bunu başarırsak, güveni sağlarsak sadece buraya Türk işadamı gelmez, onun yanında Batılı da gelir, Orta Doğulu işadamları da gelir.
Kırgızistan’ın altyapısı buna müsait. Onlar geldiği andan itibaren inanıyorum ki Kırgızistan da o sıçramasını yapacaktır. İşsizlikte büyük adımlar atacaktır, büyümede bir anda hemen kendisini hissettirmeye başlayacaktır.”
Türkiye’nin şu anda büyümede dünyada üçüncü, Avrupa’da birinci olduğunun altını çizen Başbakan Erdoğan, Türkiye’nin küresel finans krizine rağmen böyle bir noktaya geldiğini vurguladı.
”Kırgızistan niye olmasın? O da olacak” diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
”Ama yapacağımız şu, diyeceğiz ki ‘Biz bu işi başaracağız.’ Ama, ‘Benim mafyam iyidir’ demeyeceğiz. ‘Benim hırsızım iyidir’ demeyeceğiz. Tepesine tepesine bineceğiz çünkü bu zulümdür, bunlara fırsat vermeyeceğiz. Zulüm ile abad olunmaz.
Asla bunlara fırsat vermeyeceğiz. Bizim önceliğimiz ne olacak? ‘İnsanı yücelt ki devlet yücelsin.’ Esasen, bugün bana eşlik eden işadamlarımız, bu niyetimizin, bu arzumuzun somut bir ifadesidir.
İşte onlar bu arayışla buraya geldiler. İşte bu kardeşlerim, işadamı arkadaşlarım istiyorlar ki ‘Kırgızistan’da aradığımız havayı bulduğumuz anda biz buraya gireriz, biz buraya yatırım yaparız.’
Sektörlerinde icabında burada Kırgız işadamlarıyla ortaklıklar kurabilirler, hatta üçüncü ülkelerle yatırımlara girebilirler. Bunlar Türk-Kırgız girişiminin de örneğini oluşturur.
Bütün bu attığımız adımlarla birlikte Türkiye-Rusya-Kırgızistan olarak üçlü olarak da bir adım atabiliriz. Aramızda da bunu konuştuk ve bu Kırgızistan’a yönelik yatırımların artmasına dönük bir adım olabilir. Bunu başarırız.”
Türkiye’nin uluslararası yatırımları çekmek için çok büyük çaba harcadığını söyleyen Başbakan Erdoğan, önce ilgili yasanın değiştirildiğini, yatırımlarda ”yerli-yabancı” ayrımını kaldırdıklarını ve ”yabancı” ifadesini kullanmaya son verdiklerini, yerine ”uluslararası sermaye, küresel sermaye” ifadelerini kullandıklarını anlattı.
”Yabancı” kelimesinin kendisine itici geldiğini ifade eden Erdoğan, ”Kucaklayıcı olacağız. ‘Yatırım ortamını iyileştirmek için, ilgili tüm tarafların katılımıyla bunu başarabilmek için bu ifadeyi kullanmamız lazım’ dedim.
İstişare içinde, diyalog içinde yoğun çalışmalar yaptık. Her yıl dünyanın en büyük uluslararası şirketlerinin yöneticilerini yaklaşık 40 kişi kadar İstanbul’da topladık, topluyoruz.
Bir gün, karşılıklı olarak düşünce cimnastiği yapıyoruz, fikir alışverişinde bulunuyoruz. Bizzat benim de katıldığım toplantılarda Türkiye’nin yatırım ortamını konuştuk, aksaklıkları dinledik. Neler olursa, neler değişirse yatırımcı Türkiye’ye gelir bunları değerlendirdik.” diye konuştu.
Bu çerçevede Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı’nı kurduklarını ifade eden Erdoğan, bizzat kendisine bağlı olarak çalışan bu ajansla genç, dinamik bir kadroyla dünyanın her köşesinde yatırımcılara ulaştıklarını, Türkiye’yi, Türkiye’nin cazibesini, Türkiye’nin bir çekim alanı olduğunu anlattıklarını kaydetti.
”YABANCI GÖRMEYİN”
Küresel kriz öncesinde uluslararası yatırımların Türkiye’de 22 milyar dolar seviyesine ulaşarak rekor kırıldığını anlatan Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
”Bunu şunun için söylüyorum, bir ülkenin kalkınmasında, üretiminde, özellikle de istihdamında, uluslararası yatırımlar çok önemli rol oynuyor. Zira, uluslararası yatırım gelirken pazarı da beraberinde getiriyor. Bunun için çok önemli.
Ülkeyi uluslararası yatırımlara kapattığınızda, bundan yatırımcı değil, o ülkede yaşayanlar, vatandaşlar zarar görüyor. Uluslararası yatırımcı rahatsız olduğunda, ürktüğünde, çekindiğinde, bundan en büyük zararı vatandaş görüyor.
Zaman zaman Türkiye’de de tartışmalar olduğuna şahit olduk. Uluslararası yatırımcılara karşı hasmane tutumlar sergileyen, az da olsa bir kesimin olduğunu biliyoruz.
Aynı şekilde, bürokrasinin, yargının, uluslararası yatırımlar konusunda çekinceli, yavaş, gönülsüz davrandığına şahit olduğumuz dönemler yaşadık ve yaşıyoruz.
Biz 8 yıl boyunca bu anlayışla da mücadele ettik. 8 yıl boyunca uluslararası yatırımın, ülkenin bağımsızlığına, birliğine, bütünlüğüne kastetmediğini, tam tersine ekonomiye güç katarak, bağımsızlığı perçinlediğini ifade ettik.
Sermayenin dini yoktur, sermayenin ülkesi yoktur, sermayenin bu noktada özellikle kavimi yoktur. Öyleyse uluslararası yatırımın ekonomi üzerindeki olumlu etkisini göstererek, uluslararası yatırıma karşı direnci çok büyük ölçüde kırdık.
İşte, Kırgızistan’a da en büyük kardeş tavsiyemiz, uluslararası yatırımları çekme noktasında her türlü kolaylığı sağlaması olacaktır. Tabii önce şunu söylemek durumundayım, Türk yatırımcıların, burada, Kırgızistan’da, yabancı yatırımcı gibi görülmeleri, inanıyorum ki büyük yanılgı olacaktır. Biz birbirimize yabancı değiliz, aynı atanın evlatlarıyız.
İşadamlarımız, vatandaşlarımız zaman zaman sıkıntılarla karşılaşıyorlar. İnanıyorum ki Kırgız makamlarının da çabalarıyla, tüm bu sıkıntıları aşacağız.
Kırgızistan’da uluslararası yatırımcılar konusunda yeni bir yaklaşım benimsenmesi, iş ve yatırım ikliminin cazip hale getirilmesi, yatırımcılara gerekli hukuki güvencelerin ve idari kolaylıkların sağlanması, hiç kuşkusuz ekonomiye önemli katkılar sağlayacaktır.
Tüm bu konularda Türkiye’nin kendi deneyimlerini Kırgızistan ile paylaşmaya hazır olduğunu altını çizerek ifade ediyorum. Örneğin bankacılık sisteminde tüm birimlerimizi Kırgızistan’a göndermeye hazır olduğumuzu söyledik.
Bunun yanında Ekonomik Konseyimizin tüm birimlerini buraya göndermeye hazır olduğumuzu söyledik, burada muhataplarıyla çalışmalar yapsınlar ve deneylerini, tecrübelerini aktarsınlar. Daha sonra buradaki kurumları da Türkiye’ye davet etmek suretiyle Türkiye’de kurumlarımızı gezsinler, görsünler istedik.”
”BU İRADEYİ GÖRDÜM”
Geçmişte üzerinde çalıştıkları, mutabakata vardıkları projeleri yürürlüğe koymak için elbirliği yapılması gerektiğini vurgulayan Erdoğan, mevcut işbirliği alanlarına ilaveten, Kırgızistan’ın kalkınmasına ve refahına katkıda bulunacak enerji, ulaştırma, haberleşme, iletişim, bankacılık, hafif sanayi, madencilik, turizm, finans, insan kaynakları gelişimi ile tarım sektörlerinde ortak projelerin hayata geçirilmesi konusunda işbirliği yapılabileceğine inandığını dile getirdi.
Kırgızistan’ın ekonomik kalkınmasına önemli katkı sağlayacak özel sanayi bölgelerinin oluşturulması konusunda da yardımcı olmaya hazır olduklarını ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:
”Şundan lütfen hiç şüpheniz olmasın, Türkiye ile Kırgızistan arasındaki ekonomik ve ticari ilişkilerin geliştirilmesi, Kırgızistan’ın kalkınma ve refahına da katkıda bulunacaktır.
Türk işadamları, buraya gelirken, gönül rahatlığı içinde geliyorlar. Sadece yatırım yapmak, sadece kar elde etmek, maddi kazanç sağlamak için değil, inanın Kırgız kardeşleriyle kucaklaşmak için geliyorlar. Aynı atanın evlatları olarak, burada yatırım yapmanın daha kolay olacağını düşünerek bunun özellikle ön zihni hazırlığını yaparak geliyorlar.
Zaman zaman hatalar yapılmış olabilir, zaman zaman tatsızlıklar yaşanmış olabilir. Bunları aşacağız. Geçmişe değil, geleceğe bakacağız.
Ben, gelecek adına son derece umutluyum. Özellikle Kırgızistan’ın yaşadığı olumlu sürecin, Kırgızistan ekonomisine, karşılıklı ticaretimize çok olumlu katkılar sağlayacağına inanıyorum.”
Bu ziyaretinin Kırgızistan’a ilk gelişi olmadığını söyleyen Erdoğan, ilk ge