Kilo Almak İsteyenlere Öneriler
Kilo almak isteyip de bir türlü istediği sonuca ulaşamayanlara beslenme önerilerinde bulunan Eskişehir Acıbadem Hastanesi Diyetisyeni Yeşim Özcan, sıvıların yemek sırasında değil, yemekten sonra tüketilmesi gerektiğini aktardı.
Dünya üzerinde birçok insan kilo vermek istese de, bir o kadar kişi de ne yapsa kilo alamıyor. Kilo almanın, kilo vermekten kolay olduğu düşünülse de aslında düşünülenin aksine kilo almak isteyenlerin işi, kilo vermek isteyenlere göre genellikle daha zor oluyor. Mesleklerinin bir parçasının da kilo aldırmak olduğunu belirten Acıbadem Eskişehir Hastanesi Diyetisyeni Yeşim Özcan, ciddi anlamda kilo almak isteyen ve birçok yöntem denemesine rağmen istediği sonuca ulaşamayan insanların olduğunu söyledi.
“FINDIK, FISTIK, CEVİZ KENDİSİ KÜÇÜK AMA KALORİSİ BÜYÜKTÜR VE KİLO ALIMINI DESTEKLER”
Kilo almak isteyenlerde öncelikle kişinin beslenme öyküsünü dinlediklerini aktaran Özcan, kişinin durumuna göre beslenmede önerilerde bulunduklarını bildirdi. Beslenme düzeninin iyi analiz edildikten sonra kişinin porsiyonlarını artırmakla işe başladıklarını ifade eden Özcan, “Öğünde karbonhidrat, yağ ve proteinin ölçülü derecede olmalıdır. Tek tip beslenme değil de öğünde besin çeşitliliğinin artırılması gerekir. Örneğin sadece bir öğünde yüksek porsiyonda makarna yemek yerine, makarna yanında mutlaka protein grubundan et, tavuk , yoğurt ve lif açısından zengin salata veya sebze yemekleri de eklenmelidir. Bunun yanı sıra, kilo alımını destekleyici ara öğünler de verilmelidir. Kendisi küçük ama kalorisi büyük fındık, fıstık, ceviz, badem gibi kuru yemişler tercih edilebilir. Bu besinlerin kendisi küçük ama kalorisi fazla olduğu için kilo kazanımını destekler. Kilo alma deyince ilk akla gelenin fast food, hamur işi,abur cubur besinler olmaması gerekir. Sağlıklı kilo alımı önemlidir dedi.
“AYRAN VE MEYVE SUYU YEMEKTEN SONRA TÜKETİLMELİDİR”
Kilo alımının bir anda olmayacağına dikkat çeken Acıbadem Eskişehir Hastanesi Diyetisyeni Yeşim Özcan, genelde kilo vermenin zorluğundan bahsedildiğini, ama kilo almanın da bir o kadar zor olduğunu vurguladı. Özcan, “Haftada 300 gram kilo artışını gördüğümüzde sevindiğimiz danışanlarımız var. Kilo alamayan birçok insan iştahsızlık veya çabuk doyma problemi yaşar. Bu durumda besinlerin içeriği zenginleştirilerek kalori miktarı artırılmalıdır. Örneğin öğünde salata varsa, sade bir salata yemek yerine salatanın içine zeytin yağı, haşlanmış mısır, zeytin, peynir, ceviz, salata sosu gibi bir çok besin daha eklenerek kalori miktarı artırılabilir. Kilo alma problemi yaşayanlar için bir kaç tüyo da verebilirim. Su tüketimini mutlaka öğünden sonra yapılmalıdır. Ayran, soda ya da meyve suyu yemek sırasında değil sonrasında tüketilmelidir. Çünkü sıvı mide hacmini doldurur ve artık yemeyi engelleyebilir. Bu yüzden sıvılar sonra tüketilmelidir. Aynı şekilde salatalar öğün başında değil sonunda tercih edilmelidir, çünkü doygunluk hissini çabuk oluşturur. Beslenme hayatımızın her anında çok önemlidir, bu sebeple mutlaka diyetisyen desteği alınmalıdır ifadelerini kullandı.
“ZAYIF ÇOCUK SAĞLIKSIZ ÇOCUK DEMEK DEĞİLDİR”
Halk arasında yaygın olan çocukların zayıfsa sağlıksız olduğu söylemlerinin doğruluk payı olmadığına dikkat çeken Özcan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Halk arasında sıkça söylenen ‘Çocuklar zayıfsa sağlıksızdır’ söylemleri de yanlıştır. Biz diyetisyenler, çocuklarda boy ve kilo oranına bakarız . Eğer bir çocuk yaşına göre doğru kiloda ve doğru boyda ve büyümesi devam ediyorsa zayıf ya da iştahsız olabilir. Bu durum korkulacak bir şey değildir, uzman desteği ile çözülebilir. Ama çocuğun boyu kilosuna göre daha fazlaysa ya da tam tersiyse ve gelişimi düzgün takip edilmiyorsa evet burada bir sorun vardır. Bu sorunun üzerine gidilmelidir. Bazen sebep psikolojik de olabiliyor. Böyle bir durumda mutlaka diyetisyen ve psikolog beraber hareket etmelidir. Çocuk yaşta kazanılacak sağlıklı yeme davranışı, ilerleyen dönemde beslenme düzenine olumlu yönde etkili olacaktır.