Katliam’ı duyuran kare
”3 gece ameliyathanede tüm gücümle çalıştım. Bodrum katı ölüm tarlasına dönmüştü.” diyen Dr. Yazıcıoğlu 30 yıl önce Maraş’tan kendisini sürdüren bu karenin hikayesini anlattı
Maraş katliamının hastanedeki tanığı anlatıyor
“YAZINIZI okudum. O günleri okumak yüreğimdeki dikeni yerinden oynattı. Rahmetli Esma Suna’yı ameliyat eden cerrah benim” diye söze girmiş Dr. Alaittin Gültekin Yazıcıoğlu. Gönderdiği not, cumartesi günü yayımlanan “Maraş Katliamı Başka Bir Kıtada Yapılmadı” başlıklı yazımda, bir doktoru ameliyat masasında bir kadının rahminden çıkarttığı bebek ölüsünü tutarken gösteren fotoğrafla ilgiliydi.
ECEVİT MECLİS KÜRSÜSÜNDE GÖSTERDİ
Fotoğraf, 1978 Aralık ayındaki kanlı Maraş olayları sırasında kentin devlet hastanesinin ameliyathanesinde çekilmişti. Deklanşöre basan, o tarihte Günaydın gazetesinin Adana Büro Temsilcisi olan Kurtar Çakın adlı gazeteciydi. Günaydın’da manşet olan bu fotoğraf, Kahramanmaraş’taki katliamın Türk kamuoyu tarafından daha çarpıcı bir şekilde anlaşılmasını sağlamış, bu arada dönemin Başbakanı Bülent Ecevit de Meclis kürsüsünden yaşanan vahşeti anlatmak için bu fotoğrafı göstermişti milletvekillerine.
Bir döneme damgasını vuran bu fotoğrafın, geçen cuma günü Radikal’de yeniden yayımlanması beni bu konuda bir yazı yazmaya yöneltti. Bu arada yazımda kullandığım, doktorun bebek ölüsüyle “poz verdiği” ifadesinin maksadını aşan bir Türkçe kullanımı olduğunu Yazıcıoğlu’nun elektronik postasını karşımda bulunca anladım. Alınmıştı.
Dün telefonda yaptığımız sohbette “Ben böyle bir şeyi istismar edecek bir insan değilim” dedi.
BÜTÜN İNSANLARA GÖSTERMEK İSTEDİM
Sohbetimiz sırasında Yazıcıoğlu, 33 yıl önceki katliamın bir hastane ortamında nasıl yaşandığını bir cerrahın gözünden çarpıcı bir şekilde anlattı:
“Tam üç gün üç gece ameliyathanede bütün gücümle çalıştım. Hastanenin bodrum katı ölüm tarlasına dönmüştü. Kurtarabildiğim yaralılar da oldu, kurtaramadıklarım da. Bir hastamı kanımı vererek kurtardım. Bu olayların acısı yıllarca bir zift gibi beynimden çıkmadı, çıkmıyor. Bazıları kurşun yarasıyla gelmişti, bazıları ise keserle, baltayla yaralanmış halde. Gördüğüm vahşet bugün de içimi acıtıyor.”
O gün ne olmuştu? Şöyle konuşuyor Yazıcıoğlu: “Esma Suna hastaneye geldiğinde yaralıydı. Hamileydi… Ailesini tanıyordum. Elbistan’dan gelip Maraş’a yerleşmiş Alevi bir çiftçi ailesindendi. Vücudunda üç kurşun vardı. Gelişigüzel ateş etmişlerdi. Bir kurşun arkadan girip karnından çıkmıştı. Bir kurşun yandan girip çıkmıştı. İlk tetkikte bebeğin ölmüş olduğunu anladım. Biz anneyi kurtarmaya çalıştık. Çocuğu aldık. Bir kurşun bebeğin omuriliğinden vurup çıkmıştı. Çok uğraştım ama anneyi kurtaramadım.”
Peki fotoğraf nasıl çekilmişti? Burada ilginç bir detay var. Yazıcıoğlu, kapıda bekleyen gazetecilerin içeriden görüntü almak istediğini ve bir gazetecinin ameliyat gömleği giyerek içeri girmesine izin verdiklerini anlatıyor ve şöyle devam ediyor:
“Çocuğu alınca gazeteciye gösterdim. Gözyaşlarımı içime akıtarak bu vahşeti bütün dünyaya, bütün insanlara göstermek istedim. Bunu insafsızlığı göstermek, insanları etkilemek için yaptım.”
FOTOĞRAF SÜRGÜNE YOL AÇIYOR
Bu fotoğraf, 1967 İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu operatör doktor Gültekin Yazıcıoğlu’nun bütün kariyerini de altüst eder. Yaklaşık 9 ay sonra kurulan Demirel azınlık hükümeti döneminde hastane personelinin neredeyse tümüne takdirname verilirken, bu fotoğraf nedeniyle Yazıcıoğlu takdirname listesinin dışında bırakılır, ardından tayini Uşak’a çıkar.
Bu atamayı sürgün olarak gören Yazıcıoğlu ise Kahramanmaraş’ta kalır, sonrasında bir sağlık merkezi açar. Geçen yıl hastaneyi satıp emeklilik hayatına başlamıştır.
Yazıcıoğlu, o gün vurulan Esma Suna’nın ölü bebeğini gazeteciye göstererek Kahramanmaraş’taki vahşeti tüm dünyanın görmesini sağlamıştır. O fotoğraf, aradan 33 yıl geçse de, katliam bugün yanı başımızda olmuş gibi bizi yine sarsmaya devam ediyor.