Kasaba dizisi
Kasaba dizisi Yağmur varlıklı bir ailenin kızıdır. İtalya’da yaşamaktadır. Anne babası öldükten sonra ablasının kocasının bütün serveti batırması ve kanser olan ablasının ölümüyle, Türkiye’ye döner. Döndüğünde beş parasız kaldıklarını öğrenir. Üstelik eniştesi hapse girmiş ve ablasının küçük kızı Eylül ortada kalmıştır. Aile avukatları bu hengamede gözden kaçan bir arsanın tapusunu Yağmur’a uzatır ve arsanın olduğu kasabaya giderek satış işlemlerini yapmasını ve alacaklılardan kaçmak için bir süre ortalarda görünmemesini söyler. Yağmur yeğeni Eylül’ü de yanına alarak yollara düşer. Kasaba’ya varmak üzereyken mevsimlik işçileri taşıyan bir kamyonla yolları kesişir. Kamyon az sonra kaza yapacak, mevsimlik işçilerin bir kısmı hastaneye kaldırılırken bir kısmı da kasaba da zorunlu olarak konaklayacaktır. Fakat Kasabada Güneydoğulu işçilere karşı tepki oluşur.
Yağmur bu karmaşada arsasını satmaya çalışmaktatır, ancak Kasaba’nın üçkağıtçı tüccarı arsayı ucuza kapatmaya çalışınca Yağmur arsasını satmaktan vazgeçer. İnadına orada yaşayacaktır, üstelik kasabalının bir an evvel gitmeleri için taciz ettikleri Güneydoğulu işçilere de sahip çıkarak. Yeni bir başlangıç için hep birlikte çalışmaya başlarlar. Ancak Davutoğlu kasabalıyı Yağmur’a ve işçilere karşı kışkırtırtacaktır. Bu süreçte Yağmur’un, Davutoğlu’nun akrabası Mümtaz ile kavgalı bir tanışması olur. Mümtaz, Davutoğlu’nun aksine sağduyulu, kasabada sözü geçen, modernliği ve muhafazakarlığı dengeli bir biçimde içselleştirmeyi başarmış dul bir adamdır. Mümtaz’la kavgalı başlayan ilişkisi kısa zamanda dostluğa ve ardından aşka dönüşecektir. Ancak Yağmur’dan hoşlanan biri daha vardır. Güneydoğulu işçilerin lideri olan Haydar! Yağmur’un ayakta kalma mücadelesi, genç kadının iki aşk arasında kalmasıyla karmaşık bir hal alacaktır.
Kasaba dizisi Yağmur varlıklı bir ailenin kızıdır. İtalya’da yaşamaktadır. Anne babası öldükten sonra ablasının kocasının bütün serveti batırması ve kanser olan ablasının ölümüyle, Türkiye’ye döner. Döndüğünde beş parasız kaldıklarını öğrenir. Üstelik eniştesi hapse girmiş ve ablasının küçük kızı Eylül ortada kalmıştır. Aile avukatları bu hengamede gözden kaçan bir arsanın tapusunu Yağmur’a uzatır ve arsanın olduğu kasabaya giderek satış işlemlerini yapmasını ve alacaklılardan kaçmak için bir süre ortalarda görünmemesini söyler. Yağmur yeğeni Eylül’ü de yanına alarak yollara düşer. Kasaba’ya varmak üzereyken mevsimlik işçileri taşıyan bir kamyonla yolları kesişir. Kamyon az sonra kaza yapacak, mevsimlik işçilerin bir kısmı hastaneye kaldırılırken bir kısmı da kasaba da zorunlu olarak konaklayacaktır. Fakat Kasabada Güneydoğulu işçilere karşı tepki oluşur.
Yağmur bu karmaşada arsasını satmaya çalışmaktatır, ancak Kasaba’nın üçkağıtçı tüccarı arsayı ucuza kapatmaya çalışınca Yağmur arsasını satmaktan vazgeçer. İnadına orada yaşayacaktır, üstelik kasabalının bir an evvel gitmeleri için taciz ettikleri Güneydoğulu işçilere de sahip çıkarak. Yeni bir başlangıç için hep birlikte çalışmaya başlarlar. Ancak Davutoğlu kasabalıyı Yağmur’a ve işçilere karşı kışkırtırtacaktır. Bu süreçte Yağmur’un, Davutoğlu’nun akrabası Mümtaz ile kavgalı bir tanışması olur. Mümtaz, Davutoğlu’nun aksine sağduyulu, kasabada sözü geçen, modernliği ve muhafazakarlığı dengeli bir biçimde içselleştirmeyi başarmış dul bir adamdır. Mümtaz’la kavgalı başlayan ilişkisi kısa zamanda dostluğa ve ardından aşka dönüşecektir. Ancak Yağmur’dan hoşlanan biri daha vardır. Güneydoğulu işçilerin lideri olan Haydar! Yağmur’un ayakta kalma mücadelesi, genç kadının iki aşk arasında kalmasıyla karmaşık bir hal alacaktır.