İSTİHBARAT ÖRGÜTLERİ ERDOĞAN VE ABDULLAH GÜL’Ü MAKAM ARAÇLARINDAN NASIL DİNLEYEBİLİR?
Arabalara olan merakımı bilen bilir. 2009 model 7.60 Lİ BMW gördüğümde şöyle bir süzer, 6 bin motor ile İstanbul – Ankara otobanında sürat yaparken kadranın 280 km’yi zorladığını hayal ederim.
İSTİHBARAT ÖRGÜTLERİ ERDOĞAN VE ABDULLAH GÜL’Ü MAKAM ARAÇLARINDAN NASIL DİNLEYEBİLİR?
Arabalara olan merakımı bilen bilir. 2009 model 7.60 Lİ BMW gördüğümde şöyle bir süzer, 6 bin motor ile İstanbul – Ankara otobanında sürat yaparken kadranın 280 km’yi zorladığını hayal ederim.
Teknolojinin zerafete dönüşmüş şeklidir çünkü bu arabalar. Mercedes’in S serisi, AUDI’nin A8
Hyundai Sonata, Toyota Camry, ya da Lexus’un üst modelleri.
Renault Lauguna ve Peageout’un 6 serisi de öyle…
AUDI Q 7’nin jipleri ise başka bir dünya…
Niye anlatıyorum bunu…
Makamı ve makam arabasını seven bir milletiz. Makamın forsunu, asaletini, vakarını yansıtsın diye bürokratlarımıza özene – bezene alırız devlet – millet olarak arabalarını.
Şöyle bir düşünün. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan için son model zırhlı, en gelişmiş ve lüksündün bir makam arabası alacaksınız.
Ya da Genelkurmay Bakanı için. Ya da MİT için.
Alman İstihbaratı BND Bundesnachrichten Dienst olsaydınız bu arabalara çok özenle böcek ve hatta kamera yerleştirmez miydiniz?
MİT eski müsteşarı Şenkal Atasagun döneminde alınan ve Mehmet Eymür’ün sitesi aracılığı ile basına yansıyan 2 adet BMW’yi düşünün.
Cep telefonunun bataryasını dinlemeye karşı çıkaranlar… makam araçlarına da dikkat etmeleri gerekmez mi?
Ne BND’yi, ne CIA’yi suçlamak isterim.
Ama aklıma gelince de sormadan edemiyorum.