Gülen Cemaati’nden Başbakan Erdoğan’a Cevap Geldi
Başbakan Erdoğan’ın mitinglerde seslendiği beddua iddialarına Fethullah Gülen’in en yakınındaki isim cevap verdi.
ABD’de Gülen ile birlikte kalan Herkul.org editörü Osman Şimşek, iddiaların doğru olmadığını, o isimlerin kendilerine verilmesini istedi. İşte Şimşek’in kesin bir dille kabul etmediği o beddua iddialarına verdiği cevap;
Twitter hesabından açıklama yapan Osman Şimşek, adını vermeden “bir bakan” diyerek, Enerji Bakanı Taner Yıldız’ın dile getirdiği “Üç yıldır Başbakan Erdoğan’ın ölmesi için beddua ediliyor” sözünün ‘dedikodu’ olduğunu yazdı. Bu ifadenin daha sonra medyada yer bulduğunu belirten Şimşek, benzer bedduaların Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu için de yapıldığına dair iddiaların yayıldığını belirtti.
Şimşek, Başbakan Erdoğan’ın Sivas’taki konuşmasında bazı öğrencilere beddua ettirildiğine dair sözleri için de “Öfke patlamalarına şahit olunan miting meydanlarında varlığı şüpheli bazı öğrencilerin iftiraları dile getirildi. Yozgat’ta bazı kız öğrencilerin gece zorla kaldırılıp Başbakan’a beddua ettirildiği üst perdeden seslendirildi. Camia içerisinde biraz bulunmuş insanlar bu iddiaların hiçbirinin gerçeği yansıtmadığını ve birer iftiradan ibaret olduğunu bilirler” ifadelerini kullandı.
VARLIĞI ŞÜPHELİ O ÖĞRENCİLER KİM?
Herkul.org editörü, AK Parti’den bu tür bedduaları edenlerin isimlerini de isterken, “İddia sahipleri fâillerin adlarını versinler, onları hep beraber kınayalım, hatta tel’in edelim; idareciler de gerekenleri yapsınlar” dedi.
Cemaat’in Erdoğan’ın ölmesi için dua ettiği yönündeki iddia ilk kez Enerji Bakanı Taner Yıldız tarafından dile getirilmişti. Yıldız, NTV’deki bir programda yaptığı açıklamada “Uzun adamın ölmesini üç yıldan beri bekliyoruz’ diyorlar” derken ‘uzun adam’ ifadesiyle Başbakan Erdoğan’ın kastedildiğini belirtmişti.
İşte Şimşek’in twitter hesabından Erdoğan’ın iddialarına verdiği o cevap;
Önce tekye adabıyla müeddep zannettiğimiz bir bakan “Üç yıldır Erdoğan’ın ölmesi için beddua ediliyor” dedikodusunu seslendirdi. Sonra havuz medyası (!) hep bir ağızdan kahriye haberleri yapmaya ve bunu sahte ihbarlarla şişirmeye başladı. Akabinde “sayın” ile “muhterem” berzahında yaşayan bir gazeteci on kişiye kahhariye okunduğunu yazdı. Nihayet, öfke patlamalarına şahit olunan miting meydanlarında varlığı şüpheli bazı öğrencilerin iftiraları dile getirildi.
Yozgat’ta bazı kız öğrencilerin gece zorla kaldırılıp Başbakan’a beddua ettirildiği üst perdeden seslendirildi. Camia içerisinde biraz bulunmuş insanlar bu iddiaların hiçbirinin gerçeği yansıtmadığını ve birer iftiradan ibaret olduğunu bilirler. Belli ki bu iftiraları seslendirenler ve yayanlar ya kasden hilaf-ı vaki beyanda bulunuyor ya da güftugûlarla aldatılıyorlar. Belki de sinsice araya sızmış/sızdırılmış kullanışlı kimselere önce o çirkin şeyleri yaptırıp sonra da camiayı karalıyorlar.İddia sahipleri fâillerin adlarını versinler, onları hep beraber kınayalım, hatta tel’in edelim; idareciler de gerekenleri yapsınlar.Aksi halde bu iftiraları seslendirmek Allah’tan korkmazlığın ifadesidir.
Bizim meşrebimizde kahriye okumak yoktur, hiç olmamıştır. Çaresiz kaldığımız zamanlarda bile zalimleri Allah’a havale etmekle yetiniriz.Onu da “şartlı havale” şeklinde yapar, önce ıslah ve hidayet diler, “Murad-ı ilahî bu değilse, Rabbimiz, Sen bilirsin!” deriz. Ayrıca adanmış ruhlar hiçbir zaman şahısları hedef almazlar, onların problemi kötü “sıfatlar”ladır. Asla beddua ve kahriye olmayan şartlı havalelerimizin konusu zulümdür; sadece kendimize değil kim olursa olsun müminlere yapılan zulüm.
Haramiliğini müminlere gadrederek gizlemeye çalışanlar ve sâir zalimler dışında kimsenin teheccüd dualarından rahatsız olmaması gerekir. Yolsuz, yalancı ve zalim değilseniz korkmayın, hiçbir “havale” de size dokunmaz; aksi halde bir de iftiralara dil oluyorsanız, titreyin!