Haber 16

Davutoğlu Almaya’ya rest çekti!

Ahmet Davutoğlu, Türklerin öldürülmesiyle ilgili Almanya’ya çok sert çıktı. Davutoğlu, “Almanya’ya bundan sonra bir Türk’ün burnu kanarsa” dedi ve ne yapılacaığını açıkladı.

Davutoğlu Almaya’ya rest çekti!
  • Gündem / Son Dakika
  • 03 Aralık 2011
  • Davutoğlu Almaya’ya rest çekti! için yorumlar kapalı
  • 242 KEZ OKUNDU

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Almanya’da 2000 yılından beri öldürülen Türkler ile ilgili olarak ırkçı tehlikeye vurgu yaptı ve cinayetlerin Almanya gibi disiplinli bir toplumsal ve siyasi yapıya sahip bir ülkede 10 yıl boyunca aydınlatılamamış olmasının vahim bir durum olduğunu söyledi.

Bakan Davutoğlu, bugün Berlin’deki Türkevi’nde vatandaşlara ve sivil toplum kuruluşu temsilcilerine hitaben bir konuşma yaptı.

Konuşmasının başında vatandaşların Muharrem ayını kutlayan Bakan Davutoğlu, daha sonra Almanya’da işlenen ırkçı cinayetler hakkında görüşlerini dile getirdi.

Cinayetlerin muhasebesinin herkesin açısından yapılması gerektiğini düşündüğünü belirten Davutoğlu, şöyle konuştu:

“Konuştuğum bütün yetkililere ben bunu anlattım ve ben kendilerine şunu sordum. İki tane ürkütücü nokta var burada. Gerçekten de Almanya’nın da, hepimizin de düşünmesi gereken iki nokta. Birincisi, eğer bu ırkçı terör örgütü bir tesadüf neticesi yakalanmış olmasaydı ya da ele geçirilen evraklar tümüyle yok olmuş olsaydı, hiçbir zaman biz bu cinayetlerin mahiyetini bilemeyecektik.

O kadar ürkütücü bir şey ki, daha ne kadar cinayet bu sebeple işlendi, bunu sorgulamak durumundayız. Araştırmalısınız, çünkü benim dinlediğim hikayeler, benim dinlediğim olaylar, sizin ciddi bir sorgulama yapmanızı gerekli kılıyor. Bugün Sayın Wulff ve Sayın Westerwelle ile de aynı hususları paylaşacağım. Eğer bu olayların arka planı ortaya çıkmaz ve aydınlatılmazsa verilen, yapılan güzel açıklamaların bir önemi kalmaz.

Solingen faciasından sonra çok güzel açıklamalar yapıldı. Solingen faciasından sonra gösterilen dayanışma ve açıklamalar güçlü ve kararlı bir irade ile ortaya çıkartılamadığı için 2000’li yıllarda bu insanların bu acıları yaşamasına sebep olundu. Şimdi benzer olayların 10 yıl sonra yaşanmaması için, 50 yıl sonra yaşanmaması için, bunun sonuna kadar aydınlatılması lazım.”

Hiç kimsenin, Türklerin 1960’lı yıllarda olduğu gibi kalkıp, valizleri alıp gideceğini düşünmemesi gerektiğini ifade eden Davutoğlu, “Onlar burada kalacaklar, bu topraklar Türklere alışacak. Eğer yabancılar atılacak bir ur gibi görülürse, burada önce Almanya huzursuz olur. Buradaki toplumsal barış kaybolur. Eğer bir kişi diğer bir kişiyi öldürürse bu kişisel bir cinayettir. Eğer bir örgütlü yapı, bir ideoloji etrafında, hele hele ırkçılık gibi bir idelojik yapıyla insanlar öldürülmeye başlarsa bu çok büyük bir tehlikedir. Ama daha vahimi, bu yapının 10 yıl gizli kalabilmiş olmasıdır. Bu çok daha vahimdir. Bu herhangi başka bir ülkede olmuş olsaydı, bu 10, hatta belki 20, 30 yıl mazur gösterilebilirdi, ama Almanya gibi sistemi güçlü, güvenlik yapıları güçlü, işleyen son derece disiplinli bir toplumsal ve siyasi bir yapı içinde bir mesele 10 yıl gizli kalıyorsa, önce Alman yetkilerinin, bu nasıl gizli kaldı diye sorması lazım. Bu yapı içeriden destek almadan bu şekilde gizli kalabilirmiydi? Onun için soruşturma sadece cinayetleri aydınlatma noktasında kalmamalı. Hem Almanya’nın iç huzuru, hem de buradaki vatandaşlarımızın güven duygularının uyanabilmesi için mutlaka bunun arka planına gidilmesi lazım” diye konuştu.

Esas çarpıcı olanın, kurban ailelerinin yıllarca bir zanlı gibi muamele görmüş olması ve birçok DNA testine tabi tutulmuş olması olduğunu kaydeden Davutoğlu, “Bunu dün görüştüğüm değerli dostum İçişleri Bakanı Friedrich’e açıkça ifade ettim. Bu şu demek, verilen intiba şu: Bunlar düşünülürken bunun bir ırkçı cinayet olması ihtimalinin akla gelmemesi öyle bir ırkçı zihniyeti yansıtıyor ki, bu cinayetlerden çok daha büyük bir felaket. Verilen intiba şu, Türkler öylesine bir barbar millet ki, baba oğulu öldürebilir, kocasını öldürebilir, dostuyla işbirliği yapabilir, bunların hepsi olabilir, ama bu ülkede ırkçı cinayet olmaz gibi bir yaklaşım. Ta ki, bu ırkçı çete yakalanana kadar, bir tesadüf neticesinde” şeklinde konuştu.

Bu cinayetlerle ilgili soruşturmaların takipçisi olacaklarını ve Almanya’daki birinci gündem maddelerinin bu olduğunu ifade eden Davutoğlu, Alman yetkililere de gösterdikleri dayanışma ve yaptıkları güzel açıklamalardan dolayı teşekkür etti, özellikle Almanya Cumhurbaşkanı Christian Wulff’un kurbanların ailelerini kabul etmesinin takdire şayan ve çok güzel bir sinyal olduğunu söyledi.

Sözkonusu ailelerin gösterdiği metaneti de takdir eden Davutoğlu, “Gerçekten tebrik ediyorum. Ben her birini burada sizlerin huzurunuzda kahraman ilan ediyorum, kahraman. Sadece vefat edenler değil, geride kalanlar, vakur bir şekilde bu kimliği savunmaya devam ediyor. Hiç birisi de burayı terk etmeden. Bir şeyi ispat etmek için: Biz burada kalacağız. Kim ne derse desin, burada yaşamaya devam edeceğiz” dedi.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Almanya’da yabancılara yönelik işlenen ırkçı cinayetlerle ilgili olarak kendilerinin hiç bir zaman “Hristiyan teröründen” söz etmediklerine dikkat çekerek, “İslamcı terör” ya da “İslami terör” ifadesini kullananlarla konuşmak istemediklerini söyledi.

Bakan Davutoğlu, Berlin’deki Türkevi’nde vatandaşlara hitaben yaptığı konuşmasında, bir Alman yetkiliyle konuşması sırasında sözkonusu kişinin aşırı sağcı teröre de İslamcı teröre karşı olduğu gibi mücadele edileceğini söylediğini belirterek, “Dedim ki, bir dakika durun, problem burada başlıyor. 1 saatten beri biz sizinle konuşuyoruz. Size bu teröristler için Hristiyan terörü dedim mi, Alman terörü dedim mi, Alman ırkçısı dedim mi? Bütün bu ailelerin acısını yaşayan ben gelip Almanya’ya da Hristiyanlık için olumsuz bir intiba olmasın diye ırkçılar diye ayırdım, büyük bir çoğunlukla. Her aşamada İslamcı terör dediğinizde her Müslümanın kalbine bir ok saplıyorsunuz. Bu 11 Eylül’ün bir hastalığıdır” diye konuştu.

Norveç’te aşırı sağcı tarafından öldürülenler arasında bulunan Gizem adlı Türk kızın cenaze törenine Norveç Dışişleri Bakanıyla birlikte katıldığını, burada Gizem ile bir Norveç’li arasında fark gözetmediklerini, Almanya’da öldürülen Yunan asıllı kişinin ailesiyle de görüştüğünü, bu nedenle “İslamcı terör” gibi ifadelerin ortadan kaldırılması gerektiğini ifade eden Davutoğlu, “Bundan sonra İslamcı, İslami terör diyen hiç kimseyle oturup konuşmayız. Almanları tenzih ederiz, Alman dostlarımızı tenzih ederiz. Suçu kim işlediyse, suç ona aittir. Hele İslam gibi, İslam’ın anlamı barış demek. Dedim, siz kendinizi benim yerime koyun şimdi, ‘Hristiyan terörü deseydim. Açıklamalarımda bu Hristiyan terörüne karşı tedbir alın deseydim ne derdiniz? Siz ne hissedecekteyseniz, biz de onu hissediyoruz’. Terör ifadesinin yanına İslam koyanla konuşmayız. AGİT’de de bunu gündeme getireceğim, başka zeminlerde de. Bu kadar yaşanan olaylardan sonra, hiç bir Müslüman çıkıp bunu Hristiyanlıkla özdeşleştirmemişse ki, bu bizim kültürümüze, ilkelerimize aykırı. Artık yeter” dedi.

Bundan sonra yapılması gerekenler konusunda Alman yetkililer ile özellikle 3 konu üzerinde durduğunu ve bu konularda Türkiye ve Almanya’nın birlikte çalışması gerektiğini kaydeden Davutoğlu, birinci konunun, cinayetlerin araştırılarak her şeyin sonuna kadar ortaya çıkartılması gerektiği olduğunu, Alman disiplinin bunu yapabilecek kadar iyi olduğuna inandıklarını söyledi.

Davutoğlu, “Bu kararlılığı görmek istiyoruz, göreceğiz. Özelde kurban ailelerinin, genelde Türk toplumunun yaşadığı travmanın aşılabilmesi için tedbir alınması lazım. Alman yetkililerin bu ailelere sahip çıkıldığını göstermesi lazım. Biz göstereceğiz, Alman yetkililerinin de göstereceğine inanıyorum, bize bu sözler verildi” şeklinde konuştu.

Kurban ailelerinin kimseye muhtaç olmasına izin vermeyeceklerini, bu ailelerin çocuklarının eğitimini sağlayacaklarını ve desteklerini sürdüreceklerini belirten Davutoğlu, “Yalnız değilsiniz, yalnız olmayacaksınız. Değil 50 yıl, 50 bin yıl geçse de sizi yalnız bırakmayız. Kimsenin bir an bile tereddütü olmasın” dedi.

İkinci konu olarak kurban ailelerin yaşadığı travmaların aşılabilmesi için gerekli önlemlerin alınması gerektiğini ifade eden Davutoğlu,Türkiye’nin artık her şeye muktedir bir ülke olduğunu, Libya’dan 1 hafta içinde 25 bin Türk’ü evine getirdiğini, bu yapılırken de kendisinin ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın gece gündüz çalışarak yaklaşık 400 diplomatla birlikte uykusuz kaldığını söyledi.

“Üçüncü yapılması gereken uzun vadeli strateji. Bu travmalar yaşandığı zaman acılar hissedilir, 3 sene sonra unutulursa, stratejik bir bakış açısının parçası olmazsa başarıya ulaşılamaz” diyen Davutoğlu, “Bir Türk her türlü suçu işleyebilir, ama bir Alman ırkçı cinayet işlemez” şeklindeki zihniyetin değiştirilmesi gerektiğini belirtti.

Kurbanların yakınlarının çok iyi bir şekilde topluma uyum sağlamış insanlar olmasına rağmen, bir suçlu gibi muamele gördüğünü görüşmeleri sırasında tespit ettiğini, bu durumun çok üzücü olduğunu, entegrasyonun tek taraflı olamayacağını, çoğunluk toplumunun da entegrasyonu istemesi gerektiğini kaydeden Davutoğlu, “Biz her şeyi kabul ederiz. Ama Türklere bir virüs bulaşmaz. Bunu kimse düşünmesin. Türklere aşağılık kompleksi virüsü bulaşmaz. Bizler en zor şartlarda oluruz, ama vakur bir şekilde ayakta durmasını biliriz. Yani biz entegre olacağız diye kendimizi her gün ispat etmeye çalışacağız, ama en entegre olmuş kesimlerimize bir cinayet işlendiğinde o kesimler yabancı muamelesi görecek. Bu olmaz” diye konuştu.

Karşılıklı entegrasyonun nasıl sağlanabileceğini Alman muhataplarıyla da görüşmek istediklerini ifade eden Davutoğlu, daha da zor bir dönemin kendilerini beklediğini, ekonomik krizlerin yaşandığı ve işsizliğin arttığı dönemlerde her ülkede ırkçılığın artışa geçme tehlikesinin bulunduğunu kaydeden Davutoğlu, krizlerin yabancılardan kaynaklandığının düşünülmesinin yanlış olduğunu, günümüzde Avrupa’daki krizlerin, ya yanlış yönetimlerden ya da iç ihtilaflardan kaynaklandığını söyledi.

Alman yetkililerle de ırkçı ortamların yaratılmaması için neler yapılabileceğini görüştüklerini belirten Davutoğlu, “Bu krizden yabancılar sorumlu tutulmaya başlarsa çok daha büyük bir dalgayla karşı karşıya kalırız” dedi.

Davutoğlu, cinayetler karşısında aktif tutum alınması gerektiğini belirterek, “Yani sadece ben insanlara hoşgörülüyüm demek yetmez. Bu cinayetler karşısında aktif olarak tavır koymak lazım. Bu bir insanlık suçudur”

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ