Bülent Arınç Bursa’da gündem’i değerlendirdi
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, PKK’nın güçlü görünmek için yüksek yoğunluklu şiddet eylemleriyle…
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, PKK’nın güçlü görünmek için yüksek yoğunluklu şiddet eylemleriyle, vahşet örneği sergileyerek sivil vatandaşları hedef aldığını söyledi. Terör eylemleri gerçekleşmeden gereken önlemlerin alınması için gayret edildiğini ifade eden Arınç, bu olmuyorsa ikinci aşamada faillerine gereken cezanın verilmesi gerektiğinini söyleyerek, “bunu yapmamız gerekiyor, yapıyoruz bundan sonrada yapacağız” diye konuştu.
İki günlük çalışma programı için Bursa’ya giden Başbakan Yardımcısı Arınç, Olay TV’de yayımlanan ”Gündem” adlı canlı yayın programında ülke gündemine ilişkin soruları yanıtladı.
Arınç, son günlerin en üzüntü verici haberlerinin herkesin yüreğini dağladığını, kendisinin de her sorulduğunda üzüntüsünü ifade ettiğini belirterek, ”Ama sadece üzüntüyle kalmamalıyız, kalmıyoruz. Çünkü hükümetiz, hükümetin görevi güvenliği sağlamaktır, terörle mücadele etmek ve başarılı olmaktır” diye konuştu.
”HEPİMİZİ ÜZMEKTE, KAHRETMEKTE”
Büyük bir istihbarat gücü ve vatanperverlikle emniyet güçleri ve askerlerin bu eylemlerin sorumlularını anında yakalayabilecek, bir şekilde amellerine ulaşmadan kıskıvrak getirebilecek güçte olduğuna dikkati çeken Arınç, şöyle devam etti:
”Maalesef biz son günlerde 4 tane kızımız, şimdi 8 aylık hamile bir bayan kardeşimiz, onun karnındaki… Kaçırılan kaymakam da var öğretmen de var. Bütün bunlarla son günlerde yükselen bir terör eylemi hepimizi üzmekte, kahretmekte. Dolayısıyla ben dün de öyle gayri ihtiyari ifade ettim. Bu, insanlık dışı bir olay. Terör zaten insanlığa karşı işlenmiş bir suç. Kim yaparsa yapsın, hiçbir şekilde meşru ve makul görülemez. Bunların ne bir hakla ne de hukukla ne bir özgürlük mücadelesiyle kesinlikle ilgisi yok. Hangi din, hangi düşünce, hangi inanç ‘şu kadını öldür, şu arabaya 200 tane mermi sık, şurayı roketatarla havaya uçur, şu öğretmeni kaçır’ diyebilir? Bunlar hedef alınıyor.”
”SİVİLLERE YÖNELMİŞ YOĞUNLUKLU BİR TERÖR”
Arınç, buna karşılık son günlerde daha çok PKK’nın eylemlerinin söz konusu olduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu:
”Şimdi bugünlerde sivillere yönelmiş yoğunluklu bir terörden bahsediyoruz. Ama aslında geçtiğimiz 30 yıl içinde de hep siviller hedef alındı, mesela köyler yakıldı, köylüler kurşuna dizildi. Kadınlar alındı kaçırıldı, çocukları dağa çıkardılar. Benim arkadaşım Kulp’ta hakim ve savcı olarak hayatını kaybetti. Öğretmenler hayatlarını kaybetti. Eşinin önünde infaz edilenler oldu. Yani sivillere yönelik eylemler ilk değil, ancak bugünlerde, Kürt-Türk fark etmeden özellikle kendi kökenine mensubiyetini bildiklerini de ‘daha çok gözyaşı aksın, endişe olsun, halk korku, panik içerisinde kalsın ve biz artık önümüze gelen herkesi öldürecek bir çılgınlıktayız’ mesajı vermek istiyorlar. Bugünlerdeki yaşanan budur.”
”HAMİLE KADINDAN NE İSTİYORSUNUZ?”
Bunların vahşi eylemler olduğunu dile getiren Arınç, şunları söyledi:
”Bir hamile kadından ne istiyorsunuz? Beraberce bir arkadaş yemeğine giden 4 tane genç kızımızdan ne istiyorsunuz? Kocasının önünde infaz ettiğimiz kadından veya gençliğine doyamamış kızlardan veya kundaktaki çocuktan, anne karnında gün yüzü görmemiş yavruya kadar ne istiyorsunuz? Nasıl böyle bir şey yapabilirsiniz? 4 kızımıza yöneltilen mermiler 214… Yani neredesiniz siz? Dağ başında savaş mı yapıyorsunuz? Bu kadar acımasızlık, tarifi mümkün değil. Bu çılgınlaşmış ve maalesef eylemlerinin dozunu artırarak kendilerini sanki çok güçlü ve kendilerinden hesap sorulamaz bir konuma getirmek isteyen bir terör örgütünü bize gösteriyor. Bizim de vazifemiz önce bunlara engel olmak. Yani terör eylemi olmadan haber alabilmek ve ona mani olmak. Önemli olan budur. Olduktan sonra ‘ah vah’ etmenin bir faydası yok. İkincisi ‘engel olamadık’ diyelim. Milyonlarca insan sokakta ve kimin böyle bir eylem planladığını bilmeyebilirsiniz. Hele hele intihar bombacısı gibi kendi hayatını da ortaya koymaya niyetlenmiş bir insanın elini tutmak da çok zordur. Ama biz vazifemizi yapacağız. Şimdi bunları yakalayıp cezalarını vermek de devletin ikinci görevi. Bunu yapmamız lazım, yapıyoruz, yapacağız.”