Başbakan BM konferansında konuşuyor

Gözleri önünde annesi ve babası öldürülen çocuklar var. Açlığını bastırmak için çöpü karıştırırken yanı başında kız kardeşleri öldürülen çocuklar var.

Demokrasi ve özgürlükleri kendine tabi hak görenler uluslararası sularda korsanlık yapmalarını görmeyenler asında tarafsızlık duygusunu ciddi şekilde tahrip ediyorlar.

Zıtlıkların eşitsizliği ve adaletsizliğin küçük köy içinde daha belirgin hale geldiğini hatırlatmak istiyorum. Küresel finans krizini doğru okuyamazsak asıl sarsıntının tahribatı çok daha büyük olacaktır.

Hükümet olarak 8 yılda özgürlük ve güvenlik dengesini hassatiyetle ele aldık. Yoksul sayısı 12 milyon 700 bin kişiye geriledi. Genel refehı yükseltirken, yatırımları da ihmal etmedik. 8.5 yılda 13 bin 600 km bölünmüş yol yaptık.

Yoksulluğun azalmasıyla terör örgütü etkinliğini kaybetmiş ve dağılma noktasına gelmiştir. Türkiye’nin terörle mücadelesine destek vermeyen hatta onlara destek veren ülkeler olduğunu biliyoruz. ABD hazinesi örgütün liderlerinden 8 tanesini uyuşturucu madde alışverişine karıştıkları için malvarlıklarını dondurmuştur. Uyuşturucu ile insanlığın kanına giriyor.

Terör örgütleri üzerinden İslam dünyasına toptancı bir yaklaşım sergilenmiştir. Vatanı ne olursa olsun, ırkı ne olursa olsun terörün karşısındayız. Terörün insanlık suçu olarak görüyoruz.

Biz antisemitizmi insanlık suçu olarak gördük, ama dünyanın da İslamafobiayı da insanlık suçu ilan etmesi gerekir.

Batılı ülkelerde artış gösteren ırkçılık birlikte mücadele edilmesi gereken zsruna dönüşmektedir. İspanya ile birlikte yürüttüğümüz Medeniyetler ittifakı projesi buna güçlü karşı bir duruş geliştirmiştir.

Bosna’da, Sudan’da yaşananların yarası geçmemişken, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da yaşananlar vicdanlara leke olarak düşmüştür. Türkiye olarak yoksul ülkenin sesi olmayı kendimize görev biliyoruz.

En az gelişmiş ülkelerin gelişmekte olan ülkeler seviyesine çıkmak için elimizden gelen gayreti göstereceğiz.