Çanakkale’de 18 Mart ruhu tekrar canlandı
Çanakkale Deniz Zaferi’nin 97. yıl dönümü dolayısıyla Çanakkale 18 Mart Stadyumu’nda düzenlenen törenlerde birbirinden ilginç görüntüler vardı.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ”Her yıl 18 Mart’ta kutladığımız Çanakkale Zaferi, kahraman askerlerimizin dünya tarihinin o güne kadar tanık olmadığı ibret verici onurlu mücadelesidir” dedi.
Arınç, 18 Mart Şehitler Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 97. yıl dönümü kapsamında Gelibolu Yarımadası’ndaki Şehitler Abidesi’nde düzenlenen törenin ardından şehitlik defterini imzaladı.
Deftere yazdığı metni okuyan Arınç, Çanakkale zaferinin 97. yıl dönümünde vatan topraklarını korumak ve bağımsızlık uğrunda canını vermekten çekinmeyen aziz şehitlerin manevi huzurda olduklarını belirterek, şunları kaydetti:
”Her yıl 18 Mart’ta kutladığımız Çanakkale Zaferi, kahraman askerlerimizin dünya tarihinin o güne kadar tanık olmadığı ibret verici onurlu mücadelesidir. Milletimizin Çanakkale verdiği mücadele ve bu büyük zafer, bütün dünyaya verilmiş bir insanlık dersidir. Tüm şehitlerimizin ruhu şad olsun. Sonsuza kadar size minnettarız ve müteşekkiriz. Bizlere emanet ettiğiniz bu mukaddes vatan toprakları ilelebet korunacak ve bayrağımız sonsuza kadar dalgalanacak. Tarihe altın harflerle yazılan Çanakkale Zaferi’nin 97. yıl dönümünde en başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bütün şehitlerimizi ve kahramanlarımızı rahmet ve şükranla anıyorum.”
-Orgeneral Necdet Özel-
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel ise şehitlik defterine şunları yazdı:
”Bağımsız bir millet olarak yaşamak yolunda milli mücadele ruhunun ilk meşalesini yakarak, vatan sevgimizin ölümsüz timsali oldunuz. Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları, şanlı tarihinden aldığı ilham ve aziz Türk milletinden aldığı güçle, dün olduğu gibi bugün de kutsal değerleri uğruna kanını ve canını feda etmeye hazırdır. Emanetiniz, emanetimizdir, huzur içinde yatın, ruhunuz şad olsun.”
-Denizde resmigeçit-
Şehitlik defterinin imzalanmasından Başbakan Yardımcısı Arınç ile törene katılanlar, Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarının Çanakkale Boğazı’ndaki resmigeçit törenini seyir terasından izledi.
TCG Oruçreis, TCG Barbaros, TCG Salih Reis, TCG Yıldırım firkateynleri, TCG Bora, TCG Zıpkın, TCG Mızrak ve TCG Kılıç hücumbotları ile Sahil Güvenlik Komutanlığı’na ait 4 bot, geçişleri sırasında protokolü ve şehitleri selamladı. Bu sırada TCG Oruçreis Firkateyni’nden 21 pare top atışı yapıldı.
Gemilerin geçişine Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Özel Kuvvetler Komutanlığı’na bağlı 9 helikopter eşlik etti.
Resmigeçitin ardından Türk Yıldızları akrobasi grubu, gösteri uçuşu yaptı.
-Şehitliklere karanfil bırakıldı-
Başbakan Yardımcısı Arınç, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Özel ile bazı bakanlar, Şehitler Abidesi’ndeki sembolik şehitliğe karanfil bıraktı. Arınç ve beraberindekiler burada dua etti, törene katılan vatandaşlarla selamlaştı.
-Törenden notlar-
Çanakkale Deniz Zaferi’nin 97. yıl dönümü törenleri dolayısıyla Şehitler Abidesi’nin çevresi çiçeklerle donatıldı. Alanın iki tarafına Atatürk’ün büyük boy portresi yerleştirildi. Çanakkale Savaşları sırasında Mehmetçiğin giydiği ”Enveriye” kıyafetli askerler de törende yer aldı.
Vatandaşların yoğun ilgi gösterdiği törenlerde üst düzey güvenlik önemleri dikkati çekti.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Çanakkale Zaferi ile bütün dünyaya, bir toprak parçasının nasıl vatana dönüştürüldüğünün gösterildiğini belirterek, ”Her türlü modern silahlardan yoksun, fakir ve yoksulluk içindeki Anadolu insanı, döneminin en donanımlı ordularına karşı birlik ve beraberlik içinde savaşmış ve milletimize gururla yad edecekleri unutulmaz şanlı bir tarih yazmışlardır. Bu savaş, yürekteki sarsılmaz imanla, inançla eldeki silahın karşı karşıya geldiği bir hesaplaşmadır” dedi.
Arınç, 18 Mart Şehitler Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 97. yıl dönümü dolayısıyla Çanakkale 18 Mart Stadyumu’nda düzenlenen törende konuşma yaptı.
Sözlerine, iki gün önce Afganistan’da Uluslararası Güvenlik Destek Gücü ISAF’ta görev yaparken helikopter kazasında hayatını kaybeden 12 şehidi anarak başlayan Arınç, ”Şehitlerimize Allah’tan rahmet acılı ailelerine, silah arkadaşlarına ve tüm milletimize baş sağlığı ve sabır diliyorum. Bugünü ülkemizin her bir köşesinde büyük coşku ile kutlarken, ölümsüz kahramanlarımızı, aziz şehitlerimizi, saygıyla anıyor, sonsuz şükranlarımı sunuyorum” dedi.
Çanakkale Savaşları’na ve Çanakkale Deniz Zaferi’ne işaret eden Arınç, şunları kaydetti:
”Bu önemli savaşın tarihimizde ayrı bir yeri vardır. İstiklal Şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un, ‘Şu boğaz harbi nedir?/Var mı ki dünyada eşi?/En kesif orduların yükleniyor dördü beşi’ mısralarıyla dile getirdiği Çanakkale Zaferi, milletimizin tarih sayfalarına silinmez harflerle yazdığı en parlak zaferlerden birisidir.”
”Denizlere hakim olan, dünyaya hakim olur” düşüncesiyle hareket eden İtilaf Devletleri’nin, o dönemde yıpranmış, teknolojiyi ve savunma gücü açısından zayıf olan milletin kararlı ve dirençli duruşu karşısında perişan olduğunu vurgulayan Arınç, şöyle devam etti:
”Ordu ve millet olarak moral bulduğumuz Çanakkale Savaşları, her savaş gibi ardında kan, ölüm ve gözyaşı bırakmıştır.
En iyimser rakamlarla 200 bini geçen şehitlerimiz arasında binlerce okumuş aydınımız da bulunmaktadır. Bu kayıpların olumsuz etkileri savaş sırasında olduğu kadar, daha sonra da fazlasıyla hissedilmiştir.
Savaşta her iki taraftan toplan insan kaybı 400 bin kişiyi aşmıştır. Çanakkale’de verilen mücadele, yokluklar ve imkansızlıklar içerisinde bir milletin yüksek ruh ve sarsılmaz inancıyla işgale ve bir millete yapılan haksızlığa karşı vermiş olduğu kutsal bir var oluş öyküsüdür.
Çanakkale Zaferi, vatanı, bayrağı, milleti, dini ve devleti için canını Allah yolunda feda eden şehitlerin destanıdır.
Çanakkale Zaferi, ırkları, renkleri ve dilleri değişik, çeşitli milletlerden oluşan işgalci ordularının saldırısına karşı var gücüyle karşı koyan milletimizin yazdığı kahramanlık örneğidir.”
Çanakkale Zaferi’nin, milletin, iman ve azmi ile metanet ve gücünün açık bir göstergesi olduğuna işaret eden Arınç, şu mesajları iletti:
”Çanakkale Zaferi, dünya tarihinde bir dönüm noktasının yaşandığı, güç dengelerinin değiştiği, olayların akışı üzerinde milletimizin belirleyici bir rol oynadığı Kurtuluş Savaşımızın, ilk meşalesinin tutuşturulduğu, kahramanlık ve fedakarlığının doruk noktasına ulaştığı prestij ve azmin mücadelesidir.
Ordumuzun Çanakkale’de vermiş olduğu bu büyük mücadele, sadece dünya tarihi üzerinde yarattığı büyük etki ile değil, Türk savaş sanatının uygulanış tarzı, kahramanlar ve askeri dehalar, insani değerlerin savaş sahasında tezahürü bakımlarından da dünya savaş tarihinde örneği ve bir benzeri bulunmayan bir olaydır.
Çanakkale Zaferi, vatanın bütünlüğü ve ulusal bağımsızlığı söz konusu olduğunda, milletinin neleri başarabileceğinin en güzel kanıtıdır.
Hür türlü modern silahlardan yoksun, fakir ve yoksulluk içindeki Anadolu insanı, döneminin en donanımlı ordularına karşı birlik beraberlik içinde savaşmış ve milletimize gururla yad edecekleri unutulmaz şanlı bir tarih yazmışlardır. Bu savaş, yürekteki sarsılmaz imanla, inançla eldeki silahın karşı karşıya geldiği bir hesaplaşmadır.”
Çanakkale Valisi Güngör Azim Tuna, ”Bu topraklar, insan gücünün ileri teknoloji ile birleştirilerek oluşturduğu devasa güce karşı kısıtlı imkanlarla topyekun Türk, Kürt, Arap, Çerkez demeden tek vücut olarak nasıl bir başarı sağlanacağının, bütün dünyaya bir tokat gibi vurulduğu yerdir” dedi.
18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi ve Şehitleri Anma Günü dolayısıyla, 18 Mart Stadı’nda düzenlenen tören, Çanakkale Valisi Güngör Azim Tuna, Boğaz ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Hasan Doğan, Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan’ın, altın madalyayı, Türk bayrağına takmasıyla başladı. Törende, saygı duruşunun ardından, İstiklal Marşı okundu.
Tuna, törende yaptığı konuşmada, Çanakkale’nin ”baştan başa bir destan” olduğunu söyledi. Üzerinde bulunulan toprakların Anafartalar kahramanı Gazi Mustafa Kemal’in, Müstahkem Mevki Komutanı Cevat Paşa’nın, Yüzbaşı Tophaneli Hakkı Bey ile Teğmen Libyalı Mevsuf Bey’in, Dardanos Tabya Kumandanı Hasan Bey’in, Ciddeli Mehmet Çavuş’un, Balıkesir Havranlı Koca Seyid’in, Konyalı Mustafa Çavuş ile ismi saymakla bitiremeyecek binlerce Mehmetçiğin arslanlaştığı, aynı zamanda şefkat kahramanı kesildiği, yokluğun varlığa galebe çaldığı, iman zaferinin bayraklaştığı, toptan bir milletin istikbalini ortaya koyarak ölüm kalım mücadelesi verdiği yer olduğunu bildirdi.
Çanakkale’nin, bir milletin küllerinden yeniden doğduğu, Kurtuluş Savaşı’nı ve Milli Mücade’leyi yürütecek kadroların ilk defa tanındığı, Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde yeni kurulacak Türkiye Cumhuriyeti’nin ön sözünün yazıldığı yer olduğuna işaret eden Tuna, ”Bu topraklar, insan gücünün ileri teknolojiyle birleştirilerek oluşturduğu devasa güce karşı kısıtlı imkanlarla topyekun Türk, Kürt, Arap, Çerkez demeden tek vücut olarak nasıl bir başarı sağlanacağının, bütün dünyaya bir tokat gibi vurulduğu yerdir. Çanakkale bir milletin en zor anında nasıl bir bütün olduğunun dünyaya resmedildiği yerdir” diye konuştu.
Tuna, konuşmasını şöyle sürdürdü:
”O günlerde bir araya gelerek bu cennet vatanı savunan, birlik, beraberlik ve kardeşlik sembolü bir destan yazan ecdadın torunlarının arasına bugün ayrılık tohumu ekmeye çalışanların başarılı olamayacakları daha 1915’lerde tescil edilmiştir. Birlikte yatan şehitlerimiz, mezar taşlarıyla ve Çanakkale’nin toprağıyla harman olmuş kimlikleriyle milli birliğimizin teminatı olmaya devam etmektedirler. Aziz şehitlerimize olan vefamız, Çanakkale mirasına sahip çıkmaktır. Çanakkale mirasına sahip çıkmak, Türkiye’yi ekonomik, siyasal, sosyal ve kültürel yönden en ileri seviyeye çıkarmaktır. Çanakkale mirasına sahip çıkmak, ülkemizin ekonomik olarak ilk 10 ülke arasına girmesini sağlamaktır. Çanakkale mirasına sahip çıkmak, milli gelir seviyesini 25 bin dolar seviyesine çıkarmaktır. Kendi savunma sanayisini kurmaktır.”
Çanakkale’nin, aynı zamanda dünyaya insanlık dersinin verilerek düşmana bile nasıl merhamet edileceğinin gösterildiği bir mekan olduğunu dile getiren Vali Tuna, ”Mehmetçiğimizin, ateş çemberi içinde mürüvvet sergilemesi, şefkat ve merhamet kanatlarını sonuna kadar yerlere sermesi, aciz ve muhtaçların imdadına koşması, eşine az rastlanılır bir düzeydedir. Aslında bu, bugün bizleri soykırımla suçlayanlara verilmiş en güzel insanlık dersidir. Civanmertlikleri sayesinde düşmanları tarafından bile takdir gören askerimizin sahip olduğu bu ruha şimdilerde bütün insanlığın ne kadar ihtiyacı olduğunu hissetmekteyiz” şeklinde konuştu.
”Değişim ve dönüşümün kaçınılmaz olduğu, milletlerarası huzurun zorlaştığı günümüz dünyasında biz de kendimizi yenilemeli, kin ve intikam duygularına yer vermeden affetmesini bilmeli, savaşarak değil, birbirimizi anlayarak, konuşarak değişebilmeyi bilmeliyiz” ifadesini kullanan Tuna, ”Milletlerin çatışmak amacıyla bir araya geldiği bu topraklar, sevgi, merhamet ve birbirini anlama platformuna çevrilebilecek bir fırsat olarak değerlendirilmelidir. Bu şekilde hem içeride sağlayacağımız birlik ve beraberlik hem de dışarıda oluşacak barış ve huzur, ‘Yurtta barış, dünyada barış’ idealimizin gerçek anlamda tesis edilmesine katkıda bulunacaktır” görüşünü iletti.
-Belediye Başkanı Gökhan-
Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan ise her ulusun tarihinde göğüs kabartan savaşlar, tüm zorluklara olanaksızlıklara rağmen düşmana karşı verilmiş amansız mücadeleler, kazanılmış zaferler ve kahramanlık öyküleri bulunduğunu söyledi.
Bu ortak geçmişin, insanlara ulus olma bilincini aşılayan, toplumsal birliği güçlendiren bütünleştirici bir süreç olduğunu dile getiren Gökhan, ”Ancak tarihte yaşanmış öyle savaşlar ve sonunda kazanılmış öyle zaferler vardır ki cephede yaşananları yalnızca askeri başarıyla, kahramanlık öyküleriyle ifade etmeye çalışmak çok yetersiz kalır. İşte 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi, sonrasında kara savaşlarıyla gelen başarılar ve ardından kazanılmış büyük zafer, dünyada alışılageldik çerçevenin dışına çıkan yegane örneklerdir” dedi.
Gökhan, Çanakkale Savaşları’nda kazanan ve kaybeden ayrımını yapmanın güç olduğunu belirterek, ”Kaybeden tarafta olan pek çok halk, ulus olma bilinci, bağımsız olma ruhuyla tanışmış olarak geri dönmüştür bu topraklardan. Belki cephede kaybeden taraf olmuşlardır, ama uzak ülkelerine, gelecek kuşaklarına bağımsızlık gibi, özgürlük gibi değeri, başka hiçbir şeyle ölçülemeyecek büyük bir anlayış miras bırakmışlardır. Kazanan tarafta ise bizler, belki sayıca büyük kayıplar verdik, gepegenç bir insan kaynağını kaybettik, ama bağımsız bir ülke ve başı dik bir gelecek kazandık” diye konuştu.
Çanakkale’de taraflar arasında süren çarpışmaların yanında, bir savaş sahnesinin çok dışında, ama çok da insani olan yaşanmışlıklar bulunduğunu dile getiren Gökhan, şunları kaydetti:
”Savaşmak, öldürmek üzere karşı karşıya gelmiş askerlerin cephede geçen ibret verici öyküleri, geride bıraktıkları sevdiklerine olan özlemleri tüm tarafların ortak değerleri olmuş, bu savaşın tarihte ‘Centilmenler Savaşı’ olarak,