En uygun kadın modeli hangisidir?
Zina beraberliğini suç saymayan ama imam nikahı olarak söylenen dini nikahlı beraberliği suç sayan bir anlayışın üzerimizdeki planlarını fark etmek durumundayız.
KADIN ERKEK EŞİT DEĞİL FARKLIDIR…
Kadının konforuna en uygun kadın modeli nedir?
Türkiye’de ‘Kadın’ üzerinden yürütülen bir projeye dikkatinizi çekmek istiyorum. Zina beraberliğini suç saymayan ama imam nikahı olarak söylenen dini nikahlı beraberliği suç sayan bir anlayışın üzerimizdeki planlarını fark etmek durumundayız.
Dünyada kadın politikalarını belirleyenler, çocuk ve aileyi göz önüne almadan bu politikalarına devam edemezler.
Birinci olay: Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde AB destekli bir projede 120 kadına otobüs ve taksi şoförlüğü öğretiliyor ve bu çalışma İngiliz Guardian gazetesine haber oluyor. Bu proje ‘Kadın erkek eşitliğini’ sağlamaya yönelik örnek proje olarak seçilmiş.
Bu kapsamda neden kadın erkek eşitliği eğitimde ve ailede değil de kamyon -otobüs şoförlüğünde sağlanmaya çalışılıyor? Anlamak çok güç… Kadınların % 50.4’ ünün okuma yazma bilmediği (Kaynak, 15 Ocak 2012 tarihli Haber Türk Gazetesi)bir ilçede yapılan bu çalışmaya İngiliz ilgisi şaşırtıcı değil.
Kadınlarımızın aileye katkılarını sadece parasal katkı olarak sınırlandıran, kadının konforunun öncelikle iş hayatı yaşamında aranması gerektiğini savunan maddeci keskinlik bütün dünyada terkedilme noktasına gelmişken Türkiye’mizde bu projenin desteklenmesi anlamlıdır.
Batılılar yardım adı altında eski tanklarını bize satarken aynı zamanda bayatlamış kadın erkek eşitliği projelerini de bize kabul ettiriyorlar.
İkinci olay: İtalya’da İsviçre Okulu’nda Alman bir öğretmen tarafından maruz bırakılan Sabah gazetesi Roma temsilcisi Yasemin Taşkın’ın yaşadığı olay. Gazetenin manşetten verdiği habere göre Ortaokul üçüncü sınıf öğrencisi Selin’in annesi Yasemin Taşkın çocuğuna okulda öğretilen “Türk erkeklerince Türk kadınlarının çoğu evlenmek ve çocuk yapmak için var kabul edilir ve eğitim almaları gereksiz görülür” şeklindeki önyargısına karşı haklı bir kampanya başlattı.
Bu sözler önyargıdır. Çünkü anne olmak için eğitim gerekmez ön kabulü üzerine oluşturulmuş bir iddiadır.
Benim endişem bu kampanyanın aile bağını güçlendiren değerlerimize ve anneliğe zarar veren bir şekle yönlenmesi oldu.
Batının ırkçılık ayrımcılıkları ve oryantalist kibirleri bize hata yaptırmamalı. Bugün batı, bekar anneleri ve nikâhsız beraberlikler sonucu doğan çocukların oranının yeni doğanların %50’sinin üzerine çıkmasını tartışıyor. Nikâh kurumunun çökmesinin çocuklarda meydana getirdiği sorunlarla uğraşıyor.
Yukarıdaki iddia batının hasta bir değeri ile ilgilidir. Kadının özgürleşmesi hareketini, kadının erkekleşmesi olarak algılayan hasta bir anlayıştan söz ediyorum.
Tabii ki kadın ve erkek eğitimde, fırsatta, hukukta eşit olacak ancak bu kadının psikolojik ve biyolojik doğasına uygun olmalıydı. Bir kadını erkekleştirerek sosyalleşmesini sağlayan projeler kadının konforuna ve gelecek mutluluğuna hizmet etmediği gibi evliliği ve aileyi de kurban ediyordu.
Sadakatsizliğin ve modern yaşamın kâbusu olan aldatmaların artmasında kadınların yatak odalarında feminen olmalarını terk etmelerinin rolünü unutmayalım.
Modernizm kadın rollerinden eş rolünü, ev hanımı rolünü, anne rolünü ve iş kadını rolünü birbirine karıştırdı.
Eğer bir kadın çalışmak zorunda ise rol karmaşasına da dikkat etmek zorundadır. İşyerindeki şapkasını çocuklarının ve eşinin yanında değiştirmesi gerekmektedir. Evlilikte ilişkinin yıpranmasında bu etken göz ardı edilemez.
Eğer bir kadın çalışmak durumunda ise ev işlerinde eşinin ona yardım etmesini istemesi gereklidir. Aksi takdirde kadının annelik ve ev kadınlığı rolleri ile birlikte çalışan kadın olması çift kariyerli olmasına neden olmakta ve erken yıpranmaktadır.
İyi bir anne olmak, iyi bir iş kadını olmaktan daha önemsiz değil ki…
İyi bir çocuk yetiştirmek, iyi bir işyeri kurmaktan daha önemsiz değil ki…
Eğer bir kadın çalışmak zorunda ise çocukların eğitim ve bakımı konusundaki sorumluluğu eşiyle birlikte paylaşması şarttır. Annelik hormonlarının şefkati, vericiliği ile erkeğin bencilliği birleştiğinde yıpranma ve yorgunlukların faturası yine kadına çıkmaktadır.
Bu gerekçelerle kadının konforuna uygun kadın modeli şudur; evinin hanımı, çocuklarının annesi ama ekonomik özgürlüğü olan kadın modeli.
Banka hesabı ve sosyal güvencesi olan kadının çocuklarını ihmal ederek çalışmasını savunmak mümkün değildir.
Bu nedenle anne olan her kadının sigortalı ve sosyal güvenceli olacağı bir sistem varsa kadın neden çocuğunu kendisi büyütebilecekken başkasına büyüttürsün?
Bir kadın anneliği ve ev kadınlığını değersizleştirmeden sosyal hayat içinde var olabilir. Batının hastalıklı anlayışının etkisinde kalarak çalışan kadın fetişizmine hizmet etmemeliyiz. Ayakta kalan aile değerlerimizi savunarak mücadelemizi verebiliriz.
Kadın erkek ilişkisini kadın erkek savaşlarına çeviren batı tipi aileyi örnek almak zorunda değiliz. Bunun yerine kadın erkek ilişkisini kadın ve erkeğin birbirini tamamladığı, eşitler ilişkisinin olduğu, psikolojik sığınak değeri olan güven verici aile kültürümüzü göğsümüzü gere gere savunmalıyız.