Başbuğ milleti cezaevine giderken hatırladı!
İlker Başbuğ’un tutuklanması, “saray kavgası” döneminin kapandığına işarettidir. Türkiye’nin artık güç kavgalarıyla enerjisini harcama lüksü yoktur.
Türkiye Cumhuriyeti’nin 26’ncı Genelkurmay Başkanı, bugün terör örgütü kurmak ve yönetmek suçlamasıyla tutuklanıyor. Takdir yüce milletindir” dedi son kez, adliyeden çıkarılırken…
Bu sözler Emekli Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’a ait.
Türkiye tarihinde ilk kez, bir genelkurmay başkanı mahkeme tarafından tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Suçlama, “terör örgütü kurmak ve yönetmek.”
Bugün tarihi bir gündür ve çok konuşulacak, tartışılacak bir döneme girilmiştir.
Lav silahına, “boru”, belgeye “kağıt parçası”, Balyoz Darbe Planı’ndaki iddialara karşı “Allah Allah diyerek taarruz eden bir ordu nasıl olur da cami bombalamayı düşünür. Bunu söyleyenleri lanetliyorum” diyerek öfke patlaması yaşayan İlker Paşa şimdi cezaevinde.
Beni bilen bilir, olup bitenlerin çoğunun “saray kavgası” yüzünden yaşandığını düşünürüm.
Bu ”saray kavgası”nda, saha Anadolu, kaledekiler ve golü hep yiyenler siviller, sahada at koşturanlar da genellikle elinde silahı bulunduranlardır.
Bu “saray kavgası” döneminin kapandığına işarettin İlker Başbuğ’un tutuklanmasıdır.
Dilerim ki, yargılanır ve aklanır!
Ancak Ergenekon süreci salimen tamamlandığında, eski Türkiye’den yani “saray kavgaları”nda elinde silahı bulunduranları galibiyetiyle devam eden makus tarih bitecektir.
Türkiye’nin artık güç kavgalarıyla enerjisini harcama lüksü yoktur. Türkiye hem terör örgütleriyle hem devlet içine yuvalanmış illegal yapılarla mücadelede bir tarihsel dönem yaşamaktadır.
Bakalım bu süreç salimen tamamlanacak mı?
MİT’in kapısından girdim |
İlker Başbuğ’un tutuklanma kararı gece yarısında son dakika olarak ekranlara düştüğünde, ben size dün Ankara’da MİT Müsteşarlığı’nda şahit olduklarımı yazmakla meşguldüm. Ancak İlker Başbuğ’un tutuklanması MİT anımı kısaltmama neden oldu… Olsun yine de sizinle paylaşmak istiyorum MİT Kampüsü’ndeki izlenimlerimi. “MİT global bir servis olacak” diyen de, “GES’in MİT’e devir süreci tarihi bir süreçtir” diyen de “Gölbaşı’nda büyük bir Elektronik Köy kuracağız” diyen de O’ydu! “Yapmak istediğimiz mükemmeli arayıştır” diyen de; “Bölge aktörü değil, global ölçekte başarılı olmak istiyoruz” diyen de… Size bugün, dün Ankara’da ilk kez kapısından içeri girdiğim gizemli kurumun, gizemli başkanını n benim de içinde bulunduğum medya yöneticilerine anlattıklarını aktarmak istiyorum. Konumuz MİT’in 85’ncı Kuruluş Yıldönümü’nde MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın medya buluşmasının şifreleri! Şifre deyince hemen kriptolu yazacağım anlamı çıkmasın. Ancak Müsteşar Hakan Fidan’ın anlattıklarının toplamından çıkan sonuç şudur: Türkiye dünyada bir güç olacaksa, bu vizyona uygun global bir aktör olarak MİT de rol alacaktır. İşte bu cümleden yola çıkarak MİT son 2 aydır yepyeni bir teşkilat şeması ve yapılanma ile yoluna devam ediyormuş onu öğrendim. Bütün teşkilat şemasını, “alt taraftaki hassas birimler hariç” Hakan Fidan uzun uzun anlattı bize. Konu GES’in (Genelkurmay Elektronik Sistemler) MİT’e devrine gelince “Bu süreç tarihi bir süreçtir. Askeri istihbarat ile sivil istihbaratın birleştirilmesi yolunda önemli bir gelişmedir” dedi Hakan Fidan. Buradan anlıyorum ki artık devlet aklı, enerjisini parça parça kullanmak niyetinde değil. Bütün istihbarat birimlerini zaman içinde bir potada toplamak niyetinde. Bana kalırsa “saray kavgaları”ndan arınmış bir Türkiye’nin özellikle terörle mücadele ve dış istihbaratta başarılı olması, istihbaratta koordinasyonun tamamlanmasına bağlı… Gördüğüm o ki bu konuda güçlü bir irade söz konusu. MİT TOPLANTISININ MAGAZİNİ MİT’teki serüvenimin magazinine gelince… Kampüsün kapısından otomobilimizle girerken gördüğüm heybetli, clock tabancalı, bordo bereli, koyu gözlüklü elemanların ajan mı yoksa polis mi olduğunu anlayamadım bu bir. İkincisi kampüsteki yolumuz 200 metre ancak vardı lakin önümüze düşen bir eskort ile seyahat ettik! Kabul edildiğimiz salonda “kemanı ağlatan adam” Farad Farjad’ın parçaları çalıyordu. Dayanamayıp Müsteşar Fidan’a sordum, “bu sizin fikriniz mi” diye, cevap olarak “hayır ama son kararı ben verdim” oldu. Bize sıcak poğaçalar, börekler, demli çay ikram ettiler… Salon aynı zamanda mini bir müzeydi. Müzenin en dikkat çekici parçaları, soğuk savaş zamanında Türkiye’nin dış temsilciliklerinde ele geçirilen dinleme cihazlarıydı. Bulgaristan’da ele geçirilen cihazların sayısının 5 olması dikkat çekiciydi. Son bir not: Günü birlik Ankara’ya gelmek isteyen genel yayın yönetmenlerinden sadece Samanyolu Grubu Başkanı Hidayet Karaca Ankara’ya ulaşabildi. Mustafa Karaalioğlu’ndan, Ekrem Dumanlı’ya, Yusuf Ziya Cömert’ten, Nuh Albayrak’a diğer yayın yönetmenleri hava muhalefeti nedeniyle İstanbul’da kaldı. MİT için son söz: Hakan Fidan’ın hayali gerçekleşirse hepimiz rahat ederiz! Kalın sağlıcakla. |