Karacan’dan yazarlara sert tepki

Milleyet ve Vatan’ın ortağı Karacan Grubu, aynı gazetelerin yazarlarına sert bir açıklama ile cevap verdi. Grup, TV8 ile ortaklık yapıldığını da duyurdu.
 
Milliyet’ten Fikret Bile, Güneri Civaoğlu, Derya Sazak, Hasan Cemal,  Vatan’dan Güngör Mengi, Dilek Önder, Reha Muhtar, Mustafa Mutlu, Murat Çelik, Bilal Çetin, Can Ataklı, Okay Gönensin, Ruhat Mengi, ‘Milliyet  ve Vatan’ın geleceğiyle ilgili yazdıkları yazılarda iki gazeteyi satın alan Demirören Karacan ortaklığının Demiören lehine bozulmasını ve iki gazetenin Demirören’e bırakılması yönünde telkinlerde bulundular.
 
Bu yazılara Karacan Grubu’ndan sert bir açıklama geldi. Yapılan açıklamada, TV8’in sahibi MNG Holding ile yüzde 50’ye 50 ortaklık protokolü imzalandığı belirtilirken, “Karacan Grubu’ndan hangi hakla çekilmesini istiyorsunuz? Bu mu sizin adalet anlayışınız?” diye soruldu.
 
İşte zehir zemberek o açıklama:
 
KARACAN GRUBU’NDAN YENİ ATAK
 
“MNG GRUBU İLE ORTAKLIK PROTOKOLÜ İMZALANDI, HAKLI MÜCADELEMİZE DEVAM EDECEĞİZ”
 
Bugünkü Milliyet ve Vatan gazetelerinde bazı yazarların 2 gün önce yaptığımız açıklama üzerine yazdıkları köşe yazılarına cevabımızdır.
 
Demirören Grubu Milliyet ve Vatan gazetelerinin satın alınması için 40 milyon TL ödemiştir. Bunun dışında işletme ihtiyacı olarak 14 milyon TL ödemiştir. Ödenen para miktarı sadece bundan ibarettir. Her iki gazetenin de kayyum yönetimine geçtiği tarihten itibaren, Demirören Grubu herhangi bir para ödememiştir. Maaşlar ve masrafların Demirören’den karşılandığı doğru değildir. Kayyum heyetinden bu öğrenilebilir. Öte yandan şirketlere para koymak ve çekmek ise belli kurallara bağlıdır. Nitekim Demirören’in kayyum yönetiminden önce bu kurallara uymadığı denetçi raporları ile tespit edilmiş ve savcılığa suç duyurusunda bulunulmuştur.
 
Yazarların çoğu gazetenin dış kaynağa ihtiyacı olduğu konusunda hem fikir… Kimse bu gazeteyi nasıl kar ettiririz diye düşünmüyor! Birçok kar eden gazete örneği varken sadece patronun diğer işlerinden kazandığı paraya güvenmeleri son derece vahimdir. Bu gazeteler ekonomik olarak iyi yönetildiği zaman para kazanır. Geçtiğimiz Mayıs ve Haziran ayında 2 gazete 1.5 milyon TL kar etmiştir. Kayıtları muhasebede vardır. Hürriyet gazetesinin yıllık karı 150 milyon dolardır… Üzücü olan bu mesleğe yıllarını vermiş olan yazarların, yayıncı bir ortak yerine paralı bir sanayici aramalarıdır…
 
Geçmişte birçok örneği olduğu gibi “Ya bir gün bu gazeteleri finanse etmekten vazgeçerse ” diye düşünmüyorlar. O zaman yeni bir para kaynağı arayışı mı başlayacak? Bu yazarlar Demirören’e çekilmesini mi tavsiye edecekler? Bugün bizim aleyhimize yazılar kaleme alanlara şunu da sormak isterim: Demirören’in yönettiği Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nde maaşlarını alamayan spor branşları olduğunu gazetelerde okuyoruz. Bunu nasıl yorumluyorsunuz? Oradaki insanlarla konuştunuz mu?
 
Karacan Grubu’na yöneltilen diğer bir eleştiri ise; Demirören’e teklif edilen, yatırdığı paranın iadesi konusunda kaynağın olmadığıdır. Bu kadar ciddi ve bıçağın kemiğe dayandığı bir durumda, hayali senaryolarla kimsenin bu gazetelerin ve çalışanlarının geleceği ile oynamaya hakkı yoktur. Bu konuda Karacan Grubu gerekli girişimleri yapmış ve medya sektörünün içinden, TV8 kanalının sahibi, MNG Grubu ile bir protokol imzalamıştır. Ülkemizin önde gelen gruplarından olan ve başta inşaat, kargo taşımacılığı ve otelcilik konularında yıllardır faaliyet gösteren MNG Grubu’nun medyada başarılı bir şekilde TV 8’i yönetmesi bu ortaklık için son derece olumludur.  Yapılan protokole göre, Demirören Grubu’nun yatırdığı tutar kendisine iade edilecektir. Yeni ortaklık ise yüzde 50-50 olacaktır.
 
Şimdi bu yazıları yazanlara sormak lazım: Dedesinin kurduğu gazeteyi geri alan, yayıncı olan, projeyi masaya getiren, finansman sorunu bulunmayan, yüzde 50 sermaye taahhüdünü ödemiş Karacan Grubu’ndan hangi hakla çekilmesini istiyorsunuz? Bu mu sizin adalet anlayışınız?
 
Karacan Grubu’nun bu haklı mücadelesinde herkesi bir kez daha sağduyulu düşünmeye son aşamasına gelmiş olan bu ihtilafın çözümünde tarafsız ve yapıcı davranmaya çağırıyoruz. Gelinen bu aşamada yukarıdaki gelişmelerden görüleceği gibi kimsenin kimseye şart dikte ettirecek bir pozisyonu yoktur. Bu bir yüzde 50-50 ortaklıktır. Ortak akılla iki tarafın da tatmin olacağı bir çözümle sağlanabilir.
 
Adalet duygusundan yoksun bu yazıların bizi vazgeçirmek yerine daha da kamçıladığını ve haklı mücadelemize sonuna kadar devam edeceğimizi kamuoyuna bildiririz…
 
 
 
Vatan – Güngör Mengi
 
İstenmiyorsun!
 
Vatan ve Milliyet gazeteleri ortaklarının mahkemelik anlaşmazlığıyla ilgili haberlere objektif bir açıklama getirmek zorunluluk halini aldı.
 
VATAN’ın yönetici kadrosu adına okurlarımızı bilgilendirmek istiyorum.
 
  (…)
 
Gazetelerin ve çalışanların çıkarı, Karacan’ın artık yolun üstünden çekilmesidir.
 
 
 
Vatan-Reha Muhtar
 
Ali Karacan’a mektup… Gazete elden gidiyor Ali Kardeş…
 
(…)
 
Arkada ekonomik güç ve sermayede şeffaflık olmadan olmuyor ki Ali Kardeş…

Okuyucusuyla, emekçisiyle, muhabiriyle, gececisiyle, fotoğrafçısıyla bu gazeteleri yaşatabilmemiz için, ekonomik güç ve sermayede şeffalık ve güvenilirlik şart Ali Kardeş…

Gazeteler elden gidiyor Ali Kardeş…

Gazeteci kardeşin Reha…
 
 
 
Vatan – Murat Çelik
 
Karacanlar’ın mektubu ve cevabım
 
(…)
 
Bakın çok açık bir şey söyleyeyim mi?..
 
Bizim istediğimiz sadece ‘huzur’ ve emeğimizin karşılığı olan ücretimiz.

Tabii bir de, ‘patronumuz’u görmek, onunla konuşabilmek. Varlığını hissedebilmek yani…

Demirörenler’i görüyoruz biz gazete binamızda. Selamlaşıyoruz, konuşuyoruz. Onlar buradalar.

Ya siz?

Sayın Karacanlar; siz neredesiniz?
 
 
 

Vatan – Okay Gönensin
 
Derdimiz, gazetemizin yaşaması, güçlü yaşamasıdır
 
Bu konuya karışmış-karıştırılmış herkese, dedesinin kurduğu gazeteyi öldürmeye çalışan kişi dâhil, yargıda çok uzak oldukları bir konuda karar vermek zorunda kalan hukukçular dâhil, ne yaptıklarını bilme ihtimali olmayan kayyumlar dâhil, çağrımız şudur: Vatan ve Milliyet’in yaşaması, güçlü olarak yaşaması için gazetecileri dinleyin.

Gazete öldürmenin vebali büyüktür.
 
 
 
Vatan-Dilek Önder
 
Ben bu gazetede yazmak istiyorum
 
Şimdiye kadar hiç “o zaman“ın yaklaştığını hissetmemiştim. Hiçbir patronum, hiçbir yöneticim bu duyguyu, bu korkuyu ve bu üzüntüyü yaşatmadı bana…

Karacanlar‘a kadar.