Haber 16

Çocuklarda öğrenme güçlükleri

Çocuklarımız bizim farkında olmadığımız bazı güçlükler çekiyor olabilirler.Öğrenme güçlüğü de bunlardan biri.

  • Son Dakika / Yerli Diziler
  • 07 Aralık 2011
  • Çocuklarda öğrenme güçlükleri için yorumlar kapalı
  • 523 KEZ OKUNDU

Çocuklarda Öğrenme Güçlükleri

Öğrenme Güçlükleri

Öğrenme güçlüğü, bireyin temel öğrenme becerilerini olumsuz olarak etkileyen durumları genel olarak tanımlamak için kullanılan bir kavram olarak kabul edilebilir. Bu genel kavramın altında dinleme, konuşma, okuma-yazma, akıl yürütme, planlama ve matematik becerilerinin bir ya da birkaçında yaşanılan sorunlar yer almaktadır. 

Öğrenme Güçlüğü kavramı ilk olarak 1963 yılında Samuel A. Kirk tarafından kullanılmış ve bu tarihten itibaren okulda öğrenme sorunları yaşayan çocukları tanımlamak için yaygın bir şekilde kullanılmaya başlanmıştır. Öğrenme güçlüklerinin en ayrıntılı tanımı 1981 yılında A.B.D’deki National Joint Committee for Learning Disabilities tarafından yapılmıştır. Bu tanıma göre “Öğrenme güçlükleri, dinleme, konuşma, okuma, yazma, usa vurma ya da matematik yeteneklerinin kazanımında ve kullanımında önemli ölçüde güçlüklerle kendini gösteren heterojen bir grup bozukluğu içeren genel bir terimdir. Bu bozukluklar bireyin içsel özelliği olup, merkezi sinir sistemindeki aksaklıklardan kaynaklandığı varsayılmakta ve yaşam boyu sürebilmektedir. Kendini-düzenleyebilme, toplumsal yaşamı algılama ve sosyal etkileşim davranışlarındaki sorunlar öğrenme güçlükleri ile birlikte ortaya çıkabilir fakat bu sorunlar kendi başlarına bir öğrenme güçlüğü kategorisi oluşturmazlar. Öğrenme güçlüğü, diğer özür gruplarıyla (örneğin, duyusal özür, zihinsel özür, sosyal ve duygusal özür) ya da çevresel etkilerle (örneğin, kültürel farklılıklar, yetersiz ya da uygun olmayan öğretim) bir arada olabilmekle birlikte, bu koşulların ya da etkilerin doğrudan sonucu değildir. (NJCLD, 1994p. 19).”

Öğrenme güçlükleri genellikle çocuğun okula başlaması ile birlikte fark edilir. Okul başarısı için gerekli olan becerilerde (okuma-yazma, dikkat konsantrasyon, matematik) zorlanan bu çocuklar normal veya normalin üstünde zeka potansiyeline sahip olmalarına rağmen ders başarısında yaşıtlarının gerisinde kalmaktadırlar. Öğrenme güçlüklerinin tanımlanmasındaki en önemli etkenlerden biri yaşanılan sorunun zekadan (zeka seviyesindeki sorundan kaynaklanmaması) ve öğrenmeyi olumsuz etkileyecek fiziksel (görme,işitme vb) ya da sosyal etkenlerden(ekonomik ya da kültürel etkenler ile eğitimin tam olarak verilemediği durumlar gibi) bağımsız olarak ortaya çıkmasıdır. Öğrenme güçlükleri genel olarak çocukluk döneminde tanımlansa da sadece bu döneme ait bir sorun değildir. Öğrenme güçlüğü geçici değildir, etkileri yaşam boyu devam eder. Erken ve uygun şekilde müdahale edilmediğinde bireyin öncelikle akademik hayatını daha sonrasında ise duygusal ve sosyal gelişimi ile birlikte hayat kalitesini olumsuz olarak etkileyebilmektedir.

Öğrenme güçlükleri okul başarısı ile ilgili yaşanan sorunların en önemli nedenlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Özellikle yurt dışında yapılan araştırmalara göre okul çağı çocuklarında ortalama yüzde 5-10 oranında öğrenme güçlüğü sorunu gözlemlenmektedir. Bu ise bir sınıfta yaklaşık 2-4 çocukta öğrenme güçlüğü olduğu anlamına gelmektedir. Aynı araştırmalarda ise öğrenme güçlüklerinin erkek çocuklarda görülme sıklığı kız çocuklara göre 4 kat daha fazla olduğu belirtilmektedir. 

Öğrenme Güçlüklerinin Nedenleri
Son yıllarda yapılan araştırmalarda öğrenme güçlükleri nörolojik bozukluklar olarak tanımlanmaktadır. Ancak öğrenme güçlüklerine neden olan tek bir etken olmadığı belirtilmektedir. Öğrenme güçlükleri ile ilişkilendirilen nedenlerden ilki bu sorunların genetik özelliğe sahip olmasıdır. Aile bireyleri arasında öğrenme güçlüklerinin yaşayan bir bireyin benzer sorunların ailenin başka bireylerinde de ortaya çıkma olasılığın yüksek olduğu belirlenmiştir. 

Öğrenme güçlüklerinin diğer nedenleri ise doğum öncesi ve sonrasındaki etkenler olarak belirtilmektedir. Hamilelik süresince annenin sigara- alkol ya da kontrolsüz ilaç kullanımı, erken doğum, yetersiz beslenme, sorunlu doğum, doğum sonrası dönemde ateşli hastalıklar gibi etkenlerin çocuğun merkezi sinir sistemini olumsuz etkileyerek öğrenme güçlüklerine neden olabilmektedir. 

Bir başka açıklama ise gelişimsel olgunlaşmada yaşanılan gecikmelerin öğrenme güçlüklerine neden olabildiğidir. Temel gelişim basamaklarında yaşanılan aksamaların (konuşmanın gecikmesi gibi) öğrenme becerilerini olumsuz olarak etkilediği, ilerleyen yıllarda becerilerin kazanılması sırasında yaşanılan bu gecikme ve aksamaların öğrenme güçlükleri ile ilişkili olduğu belirtilmektedir.

Anne baba tutumlarının, yetiştirme tarzının ve çevresel etkenlerin öğrenme güçlüklerine neden olmadığı, sadece yaşanılan sorunlarla baş etmede durumu kolaylaştıran veya zorlaştıran etkiye sahip olduğu belirtilmelidir. 

Öğrenme Güçlüklerinin Belirtileri 
Öğrenmenin gerçekleşmesi için nörolojik 4 temel işlevin koordinasyon içinde çalışması gerekmektedir. Bu işlevler bir ya da bir kaçında sorun yaşandığında öğrenme becerileri olumsuz olarak etkilenmektedir.

Bu işlevlerden ilki olan giriş; duyu organlarından gelen bilgi/uyaranın beynimize iletilmesidir. Bu aşamada öğrenme güçlükleri nedeniyle görsel ya da işitsel algı alanında yaşanan sorunlar ortaya çıkabilir. Örneğin yazıda ya da okumada harflerin ters algılanması (b ile d harfinin karışması gibi), öğretmenin verdiği sözlü açıklamanın bir kısmını uygulayabilmesi (kitabınızı açıp, 12. sayfayı okuyun yönergesinin sadece ilk bölümünü algılayıp yapmak gibi) bu alandaki sorundan kaynaklanabilir. 

İkinci aşama ise işlem sürecidir. Bu süreçte beyine iletilen uyaran/bilgi değerlendirilir, anlamlandırılır ve kaydedilir. Bu süreçte sıralama, soyut düşünme ve planlama-organizasyon becerilerine ihtiyaç vardır. Bu süreçteki bir sorun çocuğun işleri sıraya dizme, planlama ve organizasyon alanlarında problem yaşamasına neden olabilir. Örneğin günü planlamak, çanta-masa organizasyonu sağlamak, ders çalışmak için gerekli planlamayı ve düzenlemeyi yapmaktaki zorluklar bu alandaki problemden kaynaklanabilir.

Üçüncü aşama olan bellek, bilginin depolanması ve gerektiğinde kullanılmak üzere hatırlanmasını sağlar. Öğrenme güçlüklerinde bu aşamada sorun yaşayan bireyler öğrendikleri bilgiyi kısa süreli ya da uzun süreli hafızaya uygun olarak kaydedilmediği için bilgiyi hatırlamakta zorlanabilirler (örn: evde çok iyi çalıştıkları konuyu sınavda hatırlayamamak ya da çarpım tablosunu ezberlemekte zorlanmak gibi)

Dördüncü aşama ise çıktı olarak tanımlanır. Bu aşamada ise bilgi ya da uyaran bilişsel süreçlerin sonunda yazı, hareket, okuma, çizim olarak ortaya çıkar. Öğrenme güçlüklerinde bu alandaki sorunlar okuma-yazmada hata ya da sakarlık olarak kendilerini gösterebilirler. 

Bilişsel öğrenme süreçlerindeki sorunlar farklı öğrenme alanlarında farklı sorunlar olarak ortaya çıkabilir. Öğrenme güçlüklerinin belirtileri bu nedenle her bireyde farklılık gösterebilir. Özellikle de yaşanılan sorunun şiddetine ve etkilediği öğrenme alanlarının işlevlerine göre belirtiler de değişebilir. Genel olarak en sık karşılaşılan belirtileri sıralamak gerekirse aşağıdaki semptomlar öğrenme güçlükleri yaşayan çocuklarda gözlemlenebilir.

• Okuma-yazmayı yaşıtlarından daha sonra öğrenebilirler. Özellikle ses-sembol olarak birbirine benzeyen örneğin b-d, k-t, s-z gibi harfleri karıştırırlar.

• Aritmetik sembolleri karıştırırlar. (+ yerine – yazmak, + işaretini x olarak 
algılamak gibi)

• Okurken ve yazarken harf, hece atlar ya da harf eklerler. Ters okur veya yazarlar (ev yerine ve, çok yerine koç gibi). Okurken satır kaybedebilirler. 

• Bilişsel çaba gerektiren işlerde isteksiz olurlar, dikkatlerini toplamakta zorlanırlar.

• Unutkan ve dalgın olabilirler. Zamanı verimli kullanamazlar. Sınıf arkadaşlarının 30 dakikada tamamladığı ev ödevi 2 saate kadar uzayabilir.

• Yazıları okunaksız olabilir, yazarken çok çaba harcayıp çabuk yorulabilirler. Kompozisyon yazmak gibi yazılı anlatımlardan kaçınırlar.

• Yaşıtlarına göre okuma hızları yavaştır. Bilgileri ya da yazılı sorularını eksik okuyabilirler.

• Çanta ve masalarını toplamakta, organizasyonu sağlamakta zorlanırlar. Eşya-oda düzeninde sorun yaşarlar.

• Çarpım tablosunu öğrenmekte zorlanırlar. Bazı harfleri karıştırdıkları gibi bazı rakamları da karıştırır ya da ters yazarlar. 

• Okuduklarını anlamakta ve anlatmakta zorlanırlar. Ayrıca kendi duygu ve düşüncelerini anlatmak ve ifade etmekte zorlanabilirler.

• Dikkat konsantrasyonları kısa sürelidir. Kolay sıkılırlar, bu nedenle tek başına çalışmak yerine birinin gözetiminde çalışmaya ihtiyaç duyabilirler.

• Zaman (saat-gün-aylar) ve yön (sağ-sol-doğu-batı) kavramlarını öğrenmede zorlanabilirler.

• Motor koordinasyon becerilerinde yaşadıkları sorunlar nedeniyle sakar olabilirler.

Öğrenme güçlüğü olan her çocuk bu sorunların hepsini bir arada ya da aynı derecede yaşamayabilir. Ancak sorunun doğru tanımlanması ve çözüm odaklı bir yaklaşım benimsenmesi önemlidir. Yaşanılan sorunlar ne kadar erken tanımlanıp, uygun uzman yardımıyla okul, aile ve çocuğun gereken desteği alması sağlanırsa sorunların çözümü o kadar kolaylaşacaktır.

Öğrenme Güçlüklerinin Etkileri

Öğrenme güçlüğü birincil olarak akademik alanları etkiler gibi görünse de aslında çocuğun duygusal gelişimi üzerindeki etkileri de oldukça fazladır. Öncelikle okulun ilk yıllarından başlayarak başarısızlık kavramıyla tanışan ve mücadele etmek zorunda kalan çocuklar bu durumdan olumsuz olarak etkilenmektedir. Arkadaşlarının kolayca çözebildikleri matematik problemini yanlış yapmak, çarpım tablosunu birçok kez ezberlemesine rağmen sürekli unutmak, sınıfta en yavaş okuyan çocuk olmak, çocuğun yetersizlik hissetmesine neden olmaktadır. 

Okulda ve günlük yaşamda karşılaştıkları olumsuz deneyimler benlik algılarını olumsuz yönde etkilemektedir. Öğrenme güçlüğü olan çocukların aileleri ve öğretmenleri genellikle onların “yapamadıklarına” ve “beceremediklerine” odaklanmışlardır. Sıklıkla olumsuz uyarı alırlar. Bu tutum da çocuğun kendine ilişkin olumsuz düşüncelerinin pekişmesine neden olur. 

Organize olmakta güçlük yaşıyor olmaları ve yeterli ders çalışma becerisi geliştirememiş olmaları ders çalışmayı bir kabusa dönüştürebilir ve bu da derslere ve okula karşı ciddi motivasyon kayıplarına neden olabilir. Bu noktada okula gitmek istememe, okumaya karşı isteksiz olma, okul arkadaşlarıyla sosyal ilişki kurmakta ve sürdürmek

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ