Dünya 14 günlük Azra bebeği konuşuyor!
Van’da meydana gelen depremin ardından 2 gün sonra enkazdan sağ kurtarılan 14 günlük ”Azra bebeğin” annesi Semiha Karaduman, yaşadıklarını anlattı.
Depremin en şiddetli hissedildiği Erciş’te A Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu karşısındaki binanın enkazından yükselen bebek sesi, sivil savunma ekiplerini heyecanlandırdığı kadar, büyük bir mutluluk yaşamalarına sebep oldu.
Enkazda sürdürdüğü çalışmalar ikinci güne giren ekipler, saat 16.00 sıralarında ”Azra bebeği” enkazdan sağ olarak kurtardı. Kadın sivil savunma görevlisinin kucağında ambulansa taşınan ”Azra bebek” için tüm ekipler seferber oldu. Minik Azra, önce Erciş Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Burada küvöze konulan Azra, daha sonra helikopterle Van Ferit Melen Havaalanı’na ulaştırıldı.
Azra bebeğin kurtarılmasından kısa süre sonra annesi Semiha Karaduman da, enkazdan yaralı kurtarılarak tedavi altına alındı ve helikopterle Van’a getirildi. Sağlık Bakanlığı’na ait ”hava ambulans uçağa” alınan anne ve bebeği, saat 18.00’de Van’dan Ankara’ya hareket etti.
Uçakta Dr. Abdülkerim Özbay ve yardımcı sağlık personeli Emine Eller tarafından yol boyunca kontrol altında tutulan anne Karaduman, gözlerini 14 günlük yavrusu ”Azra”dan ayırmadı. Karaduman, minik Azra’nın sağlık durumunu da sık sık doktor ve sağlık görevlisine sormayı ihmal etmedi.
Uçakta AA muhabirine depremi ve enkaz altında yaşadığı ”umut dolu” saatleri anlatan Semiha Karaduman, 2 yıl önce evlendiği eşi ile Sivas’ta yaşadığını ve depremden yaklaşık bir ay önce Erciş ilçesinde oturan kayınpederi ve kayınvalidesini ziyarete gittiklerini söyledi.
Erciş’e geldiklerinde doğumun yakın olduğunu anlatan Karaduman, doktorların ”29 Ekimde doğacak” dediği bebeğinin, erken doğumla 10 Ekimde dünyaya geldiğini ifade ederek, bebeğe ”Azra” adını verdiklerini anlattı.
Anne Karaduman, bebeğin bakımı için kayınvalidesinin yanında kalmaya karar verdiklerini ve 23 Ekimde eşi, kayınpederi ve kayınvalidesi ile evde bulundukları sırada depreme yakalandıklarını belirtti.
Anne Semiha Karaduman, sözlerini şöyle sürdürdü:
”Sivas’ta yaşıyorduk ve kayınpederim doktor olduğu için Erciş’te doğum yapmamı istedi. Biz de Erciş’e gittik. Bir süre sonra bebeğim doktorların belirlediği tarihten erken dünyaya geldi. İyi ki erken dünyaya gelmiş. Eğer doktorların belirlediği tarihte doğacak olsaydı deprem sırasında karnımda olacaktı ve enkaz altında hem benim, hem de bebeğim için daha büyük sıkıntı olacaktı. Çünkü iki hafta öncesine kadar yeme ve içmede sıkıntı çekiyordum. Azra dünyaya erken geldiği için sağlık sorunlarım da azaldı ve enkaz altında iki gün süresince dayanabildik.”
Deprem olduğu sırada ”Azra”nın kucağında olduğunu ve bu şekilde enkaz altında kaldıklarını belirten Karaduman, ”Azra”yı enkaz altında kaldığı 2 gün boyunca kucağından bırakmadığını, kayınvalidesi Gülsade Karaduman ile hayatta kalmasını sağlamak için büyük mücadele verdiğini söyledi.
Semiha Karaduman, enkaz altında bulundukları ilk gün Azra’yı emzirdiğini ve sütü ile beslediğini dile getirerek, ”Enkaz altında hiçbir şey yiyemediğimiz için sütüm de kurudu. Sütüm kuruyunca bebeğimi tükürüğümle besledim. Çünkü açtı ve ateşi çıkmıştı. Biz açlığa dayanabiliyorduk, fakat onun öyle bir durumu yoktu. Bundan dolayı da onu tükürüğümle hayatta tutmaya çalıştım” dedi.
Enkazda çalışma yapıldıkça bulundukları alanın daraldığını ve çıkarılacakları dakikalarda kayınvalidesinin de üzerinde bulunduğunu ifade eden Karaduman, şöyle konuştu:
”Annem üzerimde olduğu için rahat hareket edemez olmuştum ve vücudumda da ezikler vardı. Annemin ayağının üzerinde yığınlar vardı, ben de artık hareket edemiyordum. Azra da artık huysuzlaşmış ve sürekli ağlıyordu. Fakat yukarılarda çalışma olduğu halde, kimseler sesimizi duymuyordu. Sonunda bende de dayanacak güç kalmamıştı. Azra da son saatlerde uyumaya başladı. Susuzluktan iyice kırılmıştık ve aklıma tek gelen şey su içmek ve mandalina yiyebilmekti. Kurtulacağımızdan ümidi kestiğimiz anda küçük bir delikten ışık gördüm ve ışığın geldiği delik büyüdükçe artık kurtulacağımız yönünde umudum arttı. Güneşi gördüğüm andan itibaren de Allah’a şükürler ettim.”