İşte Kemal Burkay’ın dönüş nedeni
Şair ve siyaset adamı Kemal Burkay, hükümetin başlattığı açılım sürecinin tüm engellere rağmen süreceğine inandığını belirtirken dönüş nedenini de açıkladı.
İsveç’ten Türkiye’ye döndükten sonra Taksim Hill Otel’de basın toplantısı düzenleyen Burkay, beklemediği kadar büyük bir ilgiyle karşılandığını belirterek, ”Bu ilgi şahsımdan ziyade 30-40 yıldır verdiğim mücadeleyedir. Herkese teşekkür ediyorum” ifadesini kullandı.
Burkay, yurda dönmesindeki etkenlerin başında medya desteğinin geldiğini vurgulayarak, ”Medya, görüşlerimi sansür etmeden kitlelere yansıttı. Bu cesaretli bir tutumdu. Ülkede hükümetin başlattığı bir açılım süreci vardı, zaman zaman duraklasa da. İnanıyorum ki bu süreç tüm engellere rağmen yeniden başlayacak. Ben de buna destek vermek istiyorum. Ülkeye geliş nedenim bu” dedi.
”31 yıldır yurt dışındaydınız, ne değişti de dönüyorsunuz?” sorusuna muhatap olduğunu kaydeden Burkay, şöyle devam etti:
”İlk kez 1972’de çıktım, kısa sürdü, 1974’te döndüm genel aftan sonra. Ama ikincisi uzun sürdü. Bu kadar zaman ülkemden ayrı kalacağımı tahmin etmiyordum. Ancak şimdi dönüş koşulları oluştuğu için döndüm. 1993’te Özal’ın girişimiyle bir yumuşama olmuştu. Barış için önemli bir şans doğmuştu. Ne yazık ki bu şans heder edildi. İçerde ve dışarda birtakım güçler, bu barış sürecini çıkarları için engelledi. Şimdi son 2-3 yılda bu şans tekrar önümüze çıktı. Ama bu süreci sabote etmek isteyenler hep sahnedeler. Her olumlu adımda birileri çıkıyor ve kanlı olaylar oluyor. Tüm bunlara rağmen umutsuz olmamalı. İşte bu ikinci yumuşama döneminde yurda dönmem için koşullar olgunlaştı. TRT 6’nın bir devlet televizyonu olarak yayına girmesini, BDP’nin kapatılmamasını çok önemsiyorum. Sorunu çözmek için olanaklarımız var, eğer yeniden sabote etmezsek.”
Burkay, ”Ülkeye dönüşünüzü sağlamak kimin başarısı?” sorusuyla da karşılaştığını belirterek, ”Özgürlük için direnen kitlelerin, politikacıların, aydınların bir de son dönemde yumuşama sürecine katkıda bulunan hükümetin” dedi.
Bir yazar ve aydın olarak görüşlerini paylaşmaya devam edeceğini, kendine yakın gördüğü siyasi partileri destekleyeceğini kaydeden Burkay, Kürt halkı için yürütülecek çalışmalara destek vereceğini söyledi.
-SORULAR-
Burkay, ”Kürdistan İşçi Partisi ile Kürt sorununun çözümünde ortak paydada buluşmaya hazır mısınız?” sorusuna, ”PKK bizden sonra kurulmuş bir örgüt. Yola çıkışta farklarımız vardı, onlar silahlı mücadeleyi temel alıyorlardı. Legal mücadeleye karşıydılar. ‘Bağımsız Birleşik Kürdistan’ diyorlardı, biz ise federal çözümü ele aldık. Ama müştereklerde birleşilebilir. Mesela 1993’te Şam’da Abdullah Öcalan ile imzaladığımız protokolün anlamı buydu. Bu protokoldeki isteklerimiz tamamen demokratikti. Eğer Özal ile üzerinde çalıştığımız protokol gerçekleşseydi bugün Kürt sorununu konuşmazdık” yanıtını verdi.
”Öcalan, ‘Artık yokum, Kandil ve hükümet beni kullandı’ dedi. Aynı gün siz buradasınız, o yoksa siz mi varsınız?” sorusunu da Burkay, şöyle yanıtladı:
”O sahneden çekiliyorsa ben sahneye çıkıyorum diye bir şey söz konusu değildir. Geçmişimde bir örgüt yöneticiliği vardı ama bugün bir örgüt yönetmiyorum. Öcalan çekilebilir, o dediğiniz şeyi geçmişte de söyledi. Bugün 31 yıl sonra bir sürgün, gurbette bir kalp kriziyle ölmeden döndü, bu önemli bir şey.”
Burkay, ”DTK ile temasınız olacak mı?” sorusuna karışılık, yurt içinde Kürt sorununu eksen edinen legal örgütlerle, aydınlarla ve bu konuya olumlu bakan siyasi partilerle diyalog içinde olacağını belirterek, şöyle dedi:
”Hayalci değilim, öyle çok büyük güce de sahip değilim. Hükümetle muhatap olup, sorunları çözmek, bu işi hemen bitirmek gibi bir iddiam yok. Çözüm yöntemi de önemli, amaç çözüm mü yoksa çözümsüzlük mü? Kısacası kendime yakın bulduğum her örgütle diyaloğum olabilir. DTK ve BDP ile görüşebilirim, aramızda bir kan davası yok. Örgütlerin demokratik işlemesini ve ilkelere önem vermesini istiyorum. Bunlara uymayanları eleştiririm.”
-”HÜKÜMETİ ATTIĞI ADIMLAR KARŞISINDA CESARETLENDİRMEK LAZIM”-
Burkay, bir soru üzerine, politikada sorunların çözümünde sadece kişilerin iyi niyetine bakılmaması gerektiğini, koşulların olgunlaşması, liderlerin cesur ve akıllıca davranmasının şart olduğunu kaydederek, şöyle devam etti:
”AK Parti hükümetinde Cumhurbaşkanı Gül’ün yaptığı açıklama önemliydi. Dedi ki, ‘Kürt sorunu en önemli sorunumuz, bu sorun çözülmedikçe Türkiye düze çıkamaz ve bu sorun şiddetle değil diyalogla çözülür’. Bu, Türk siyaseti açısından bir kırılma noktasıydı. Sonra Başbakan da aynı açıklamaları yaptı ve böylece Kürt açılımı konuşulmaya başlandı. Ama arkasından ‘Kürt açılımı’ sözü geri alındı. ‘Milli birlik açılımı’ dendi. Bu geri adımı da eleştirdim. Ama her şeyin de bir partinin ya da liderin iyi niyetine bağlı olmadığını biliyorum. Bir de AK Parti hükümeti iyi şeyler yapınca ne biz sosyalistler ne de Aleviler gereken desteği vermedik. Kürt kesiminden bir kısım da bu açılım sürecine destek vermedi hatta TRT 6’dan bile rahatsız oldular. Hükümeti attığı adımlar karşısında cesaretlendirmek lazım. Hükümet en ufak bir adım attığında kendisine toptan bir cephe açılıyor.”
Burkay, ”İstanbul değişmiş mi?” sorusu üzerine, değişimini uzaktan izlediği İstanbul’u gelecekte daha yakından tanımak istediğini söyledi.