Baykal o günü anlattı!
Eski CHP Genel Başkanı Baykal, kendisine yönelik ‘kadın gazeteciyi taciz etti’ iddiaları ile ilgili konuştu. İddiaları ‘çift taraflı komplo’ olarak yorumlayan Baykal, İklim Bayraktar’ın iddiaları basına yansımadan ailesini uyarmış.
Ailesini uyarmış: Bana yönelik bir komplo tezgâhı kurulmaya çalışılıyor, hepinizin haberi olsun. Herkes de dikkatli olsun.
Kemal Bey’e gidip bu yalanları neden anlatıyor? Çünkü, ‘Bu işi ben kendi başıma yapmadım’ demek istiyor. Kemal Bey’e de kurulmuş bir tuzak. O tuzağa düşmüş olsam ‘Sen bu işi nasıl yaptın?’ diye sorulduğunda çıkıp ‘Bunu Kemal Bey’le konuştum’ diyecek. Al sana bir büyük bomba. Ondan sonra çıkıp ‘Birinciyi de kim yaptı anladınız mı şimdi?’ diyecekler.
ESKİ CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın, “yalan, iftira, kirli bir tezgâh” sözleriyle nitelediği şahsına yönelik komplo girişimiyle ilgili olarak eşi Olcay Baykal ve kızı Aslı Baykal ile Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’i ilk günden bilgilendirdiği ortaya çıktı. Baykal Ailesini ve yakın çalışma arkadaşlarını, “Bana yönelik bir komplo tezgahı kurulmaya çalışılıyor, hepinizin haberi olsun. Herkes de dikkatli olsun” diyerek uyardı, komplonun detaylarıyla ilgili bilgi verdi. Savcılık tutanaklarına yansıyan iddiaların basına yansımasının ardından ise Baykal, yakın çevresine şunları söyledi:
Kurulmuş tuzak
“Benimle ilgili bir komploya teşebbüs edilmiş ama bu komploya neden Kemal Bey karıştırılmak isteniyor, ince nokta bu. Kemal Bey’e gidip bu yalanları neden anlatıyor? Çünkü, ‘Bu işi ben kendi başıma yapmadım’ demek istiyor. Kemal Bey’e de kurulmuş bir tuzak. O tuzağa düşmüş olsam ‘Sen bu işi nasıl yaptın?’ diye sorulduğunda çıkıp ‘Bunu Kemal Bey’le konuştum’ diyecek. Al sana bir büyük bomba. Ondan sonra çıkıp ‘Birinciyi de kim yaptı anladığınız mı şimdi?’ diyecekler.”
Baykal’ın avukatı Muzaffer Yılmaz dün yaptığı yazılı açıklamada, “Taciz, tecavüz iddialarının dile getirilmesi gereken yer gazete sütunları, TV ekranları değil yargı mercileri. İddia sahibine ispat imkanını sağlamak üzere konuyu yargıya biz taşıyacağız” dedi. Yılmaz’ın yazılı açıklaması şöyle: “24 Ocak’ta Odatv’de gazetecilik yaptığını söyleyen bir kişi Baykal’ın TBMM’deki sekreteryasını bir buçuk saatte üç kez arayarak ısrarla görüşmek istemiştir. Gerekçe olarak herhangi bir gazetecilik faaliyeti dile getirilmemiş, bazı fotoğrafların verileceği söylenmiştir. Baykal bu kişi ile hiçbir şekilde daha önce tanışmamıştır.
10 kişi tanıktı
Ziyaretten önce de bu kişiyle Baykal arasında hiçbir telefon görüşmesi yapılmamıştır, ziyaret 15 dakika sürmüş herhangi bir fotoğraf da getirilmemiştir. Ziyaretçi, hiçbir gerginlik yaşamadan gülen bir yüzle mutlu bir şekilde ayrılmıştır. 10’dan fazla insan bu durumun tanığıdır. Bu şartlar altında bir tacizin ya da tecavüzün gerçekleşmiş olabileceğine inanmak için, insanın kötü niyetli ya da geri zekalı olması lazımdır. Baykal’ın o gazeteci ile gerçekleştirdiği tek görüşme budur. Bu görüşmeden sonra da onu ne telefonla ne de elektronik ortamda aramamıştır, mesajlaşmamıştır. Bir daha da karşı karşıya gelmemiştir.
Evde ziyaret istedi
Buna karşılık o gazeteci, Deniz Baykal’ı ev telefonundan gözaltına alınıncaya kadar defalarca aramıştır. Bu telefon görüşmelerinde yapılan buluşma talepleri, gece gündüz evine çağırma girişimleri Deniz Baykal’ı evinde ziyaret etme istekleri kararlılıkla ret edilmiştir. Bir şantaj ve komplo projesinin yaşama geçirilmesine fırsat verilmemiştir. Bir tacize ve tecavüze maruz kaldığını iddia eden kişi derhal iddiasını ispat etmeli, konuyu yargıya taşımalıdır.”
BAYKAL O GÜNÜ ANLATTI
Milliyet gazetesi yazarı Aslı Aydıntaşbaş da taciz iddialarını Deniz Baykal’a sordu. Baykal, Oda TV muhabiri İklim Bayraktar ile görüşmesini anlattı.
Aydıntaşbaş’ın aktardığı açıklamalar:
“Deniz Baykal, telefonda köpürüyor. Haksız değil. CHP eski lideri, devrilmesine neden olan skandalından on ay sonra ikinci kez içinde ‘kaset’, ‘seks’ ve ‘internet’ sözcükleri geçen bir komplonun kurbanı.
Her şey, Ergenekon’da gözaltına alınan alınıp savcılıktan bırakılan Oda TV muhabiri İklim Bayraktar’ın ifadesinde röportaj için gittiği Baykal’ın kendisini taciz ettiğini öne sürmesiyle başladı. İddiaya göre Bayraktar, Baykal’la görüşmesinden sonra CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve ardından Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin’e giderek tacizi anlatıyor, ardından da Baykal’la görüşmesini kasete almayı teklif ediyor.
Israrla görüşmek istedi
Dün telefonda görüştüğüm Baykal, sadece taciz iddiasını şiddetle reddetmekle kalmadı, garip olaylar silsilesini “Sadece bana değil CHP’nin içini karıştırmaya yönelik bir komplo” diye tanımladı. Deniz Bey’e göre bu mizansenin amacı, halefi Kemal Kılıçdaroğlu’nu da bir şekilde olayın içine katarak geçen mayıstaki kaset skandalını da CHP’ye mal etmek.
“Belli ki birinci komployu partinin yani CHP’nin yaptığını iddia etmek için dayanak oluşturmaya çalışıyorlar. Bu komployu hayata geçirmiş olsalardı, bir süre sonra o dinleme kaydı ortaya dökülecekti ve denilecekti ki bu komployu yapan asıl Kemal Bey. Kemal Bey’i niye böyle bir şeye karıştırıyorsun?”
Deniz Bey’e olayın detaylarını soruyorum. Birkaç ay önce OdaTV’de gönüllü olarak (maaşsız) çalışmaya başlayan İklim Bayraktar, Baykal’dan randevu almış.
Hikâyenin kalan bölümü Baykal şöyle anlatıyor: “Gazeteci olduğu iddiasıyla birkaç kez arayarak ısrarla görüşmek istedi. Daha önce çektiği bazı fotoğrafları vereceğini söyledi. Daha önce karşılaşmadım, tanışmadım. Telefon görüşmesi de yok.”
Öyle yerde olur mu?
Baykal’ın Meclis’teki odasının eski bir genel başkana yaraşmayacak ölçüde mütevazı olduğuna dair gazete haberleri çıkmıştı. Deniz Bey anlatıyor: “Görüşmenin geçtiği Meclis’teki 22 metrekarelik bir oda. Oda, koridordan panellerle ayrılmış, ses yalıtımı da yok. Yüksek sesli konuşmalar dışarıdan rahatlıkla işitiliyor. Dışarıda da bekleyen 10 kişi var. Herkes her an kapıyı açıp içeri girebilir.”
Baykal “Böyle bir ortamda taciz ya da tecavüz iddiasına inanmak için geri zekâlı olmak lazım” diye ekliyor. “Ayrıca taciz iddialarının dile getirileceği yer gazete sütunları değil yargı merciidir.”
Sonra defalarca aradı
Baykal’ın hatırladığı kadarıyla İklim Bayraktar’ın ziyareti, 10-15 dakika sürmüş. Herhangi bir fotoğraf çekilmemiş ya da gösterilmemiş. Ardından Baykal’ın hatırladığı kadarıyla ‘mutlu’ bir havada ‘gülümseyerek’ ayrılmış. (Baykal dışarıda bekleşenlerin buna şahit olacağını söylüyor.)
“O gazeteciyle tek görüşme budur” diyen Baykal, daha sonra İklim Bayraktar’ı aramadığını, ancak gazetecinin kendisini defalarca aradığını anlatıyor.
“Bu aramalardaki buluşma talepleri, evine çağırma talepleri Deniz Baykal tarafından kararlılıkla reddedilmiş” diye söylüyor avukatlarla hazırladığı metinden okuyarak, “Bu şantaj ve komplo projesinin yaşama geçirilmesine fırsat verilmemiştir.”
Baykal’a göre amaç, 10 ay önceki kaset skandalını bir şekilde ‘parti’ üzerine yıkmak.
Daha da önemlisi, “CHP’nin içini karıştırmak.””
HÜRRİYET – MİLLİYET