Haber 16

Avşar:Hadım etmek istiyorum!

Tecavüzcüsünü öldüren kadını canlandırdığı 72. Koğuş’da oynayan Hülya Avşar, çok tartışılan hadım yasasına destek çıktı. Rollerinde bir çok kere tecavüze uğrayan Avşar, gerçek tecavüzcüler hadım edilirken görev istiyor…

  • İslam / Son Dakika
  • 05 Mart 2011
  • Avşar:Hadım etmek istiyorum! için yorumlar kapalı
  • 383 KEZ OKUNDU

Dört yıllık bir aranın ardından Orhan Kemal’in eserinden uyarlanan “72. Koğuş” filmiyle yeniden sinemada görünen Hülya Avşar, filmde genç yaşındayken kendisine tecavüz etmeye kalkan adamı öldürdüğü için 15 yıla mahkum olan Fatma rolünü canlandırıyor.


Tecavüz suçluları için gündeme gelen ‘hadım yasası’nı destekleyen Avşar, “Tecavüz suçlularını hadım ederlerken bana da görev verebilirler.” diyor. Dün itibariyle gösterime giren 72. Koğuş filminde Türk sinemasının kokusu olduğunu belirten ünlü oyuncu, enteleküel havaya bürünmediğini ve magazin kadını olduğunu belirtiyor. “Popüler kültür olmasa ben olmazdım. Benim için enteleküellik değil magazin daha gerçek.” diyen Avşar ile kendini var eden işleri, gündeme gelmesini sağlayan ilişkilerini ve hayata nasıl baktığını konuştuk.


Hülya Avşar yıllardır magazinin basınının en çok gündeme gelen ismi. Her söylediği olay oluyor, her yaptığı iş çok konuşuluyor. Bu alanda rakibinin olmadığını söyleyen ünlü sanatçı bu kez de 72. Koğuş filmiyle gündemde. Avşar ile hem filmi, hem özel hayatını ve gündemdeki olaylara nasıl bakığını konuştuk. Ortaya çıkan sonucu kendi cümleleriyle özetleyeyim: “Ben zırdeliyim, terfi alıp huni takacağım. Herkesle alay etmek geliyor içimden…”


72.Koğuş filmi, 1999’da oynadığınız Salkım Hanımın Taneleri filminden sonra ve dört yıllık bir aranın ardından en ses getiren film oldu. Bu filmde rol alma isteği yeniden gündeme gelmekle mi ilgili yoksa romanın sizde uyandırdığı oyunculuk isteği mi?


Salkım Hanımın Taneleri’ni çekerken kızım Zehra daha bebekti. Kesinlikle, tamamen çok dolmuştum. Yeni doğum yapmış bir annenin sütten göğüsleri şişer ve o anda çocuğunu emzirmek ister ya, emzirmediği zaman da akar ya o göğüsler, aynen öyleydim. Dolayısıyla bunu yansıtmam gereken bir yer vardı ve 72. Koğuş’ta tam o döneme denk geldi. Ayfer Tunç’un senaryosunu okuyunca her sahnede ayrı bir oyunculuk zevki tadacağımı hissettim. Bu heyecanla o filmi çektim. Sütümü oraya akıttım.


Bundan beslenecek izleyici için ne dersiniz? 1940’yı lılarda geçen bir olayı neden izlemeli insanlar?


Günümüzde de halen devam eden problemleri içeren bir film. Diyelim Orhan Kemal bunu yazmadı ve bu film hiç çekilmedi. Bu şartlarda bile insan duygularını ortaya koyan bir hikaye bu. Böylesine ağır bir romanın yeni jenarasyona tanıtılması yanında çok uzun bir zamandır yapılmayan gerçek bir sinema dili var burada. Bir çok dijital çekimler çıktı, kameralar değişti filan ama bu 35 mm.’lik çekildi. Türk sinemasının kokusu var bu filmde. Modern bir şey değil bu. Bu sinemayı da unutmamak lazımdı.


Sinema eleştirmenleri oyunculuğunuza övgüler düzdü. Bu ne hissettirdi size?


Helal süt olduğunu hissettirdi. Gerçekten içimdeki bütün duyguları bir araya getirip akıttığım bir süt olduğunu hissettim. Doğru yere gittiğimi hissettim. Bu da bana inanılmaz haz verdi.


Ya eleştiri olsaydı?


Öyle bir şey olsaydı eğer, dört senelik o birikimin bana zarar veren bir şey olduğunu hissederdim. Demek ki bu kadar fazla süt biriktirmemek ve sinemaya ara vermemek gerektiğini düşünürdüm. Ara vermenin bana çok fazla şeyler taşındığını düşündüm hep. Çünkü annemin ölümüyle gelen o ara dönem çok kötü geçti. Ağzıma aldığım her lokmada kağıt etkisi hissettim.


Oyunculuktan ziyade filmdeki tecavüz sahnesiyle magazin basınının gündemini gelmek rahatsız etmiyor mu sizi?


Kullansınlar zaten, magazinsiz olmaz. Ben seviyorum magazini. Sadece tarzım değişti, uzak durmuyorum.


Yani internete filmin ve sizin adınızı yazınca sadece tecavüz fragman ve haberlerinin görünmesinin oyunculuğunuzun önünde engel oluşturduğunu düşünmüyor musunuz?


Onun da bir faydası olduğunu düşünüyorum. Öyle olması da gerekiyor. Bunun sahneyi daha çekici hale getirdiğini düşünüyorum. Salkım Hanımın Taneleri’ni magazine indirgeyemezler ama bu filmde gereken sahneler varsa indirgeyecekler. Ben bir magazin kadınıyım. Ben magazini seviyorum. Geri planda durup entelektüel havaya bürünmeyi sevmeyen bir kadınım. Kendi entelektüelliğim tamamen içimde, bunu zaman zaman gerek filmlerde gerekse tv programlarında ortaya çıkarıyorum.


Enteleküellik zaman zaman ortaya çıkardığınız bir şey ise oynadığınız bir hal mi bu?


Sinema yapan, siyasi, ekonomi, magazinsel programlar yapan, dergi çıkartan, köşe yazıları yazan artı spor yapan biri olarak mutlaka bir enteleküel tarafım var tabii ki! Ama ben hayatımın daha çok yaşarken magazinsel kısmını tercih ediyorum.


Hangisi daha gerçek?


Magazin daha gerçek.


Ama magazincilerle kavga da ediyorsunuz?


Haddini aştığı zaman ediyorum tabii, bu entelektüel olsam da değişmeyecekti. Magazinin de entelektüel, ağır kısmı var. Magazinin ucuz kısmında olmayı hiçbir zaman seçmedim, zaten olamam da.Kızınız Zehra nedeniyle mi olamazsınız?


Hayır kendimle ilgili. Tabii ki bir anne olarak Zehra’yı ilgilendiren kısmı var ama daha çok kendi kişiliğimle ilgili bir şey.


Şimdi bir çocuk olan Zehra’nın ileride sizden hesap sorabilecek olması korkutuyor mu sizi?


Hımmm… Korkunun en büyük silahı ve çözümü konuşmaktır. Yani ben Zehra ile her şeyi konuşarak hallettim, bundan sonrasını da konuşarak hallederim. Şimdiden de yolunu yapıyorum. Çıkan yazıları görüyor ki çoğu çok doğru ile bağdaşmıyor. Zehra zaten bunun algısı içinde büyüyor ama bana hesap soracağı şey ne olur diye düşünüyorum, çok da bir şey göremiyorum. Neyin hesabını sorabilir sizce?


Babasından ayrılmanızın hesabını sorabilir mesela?


Onu çoktan sormaya başladı.


Hallettiniz mi yani bu mevzuyu?


Neyi hallediyoruz ki? Dünya o kadar değişiyor ki; eskiden ayrılan insanları parmakla gösterirdik şimdi evli kalanları işaretle gösteriyorsunuz. Dolayısıyla çocuklar bu ortamda büyüdükleri için bir yere kadar… Onlar daha hafife alıyorlar sanki bir takım olayları. Kendi hayatları daha ön planda yani.


Onunla konuşurken bir anne misiniz, bir arkadaş mı?


Ciddi konuları konuşurken tabii ki anne figürü ile. Ama onunla ilgili konulara gelince okulla ve arkadaşlarıyla ilgili konuşunca o zaman biraz daha arkadaşça ve onun yaşına inerek konuşuyorum ki, ürkütmek istemiyorum. Bazı konular var ki gözünün içine baka baka konuştuğumda hemen onu kapıyor.


Anlaşamadığınız nokta yok mu yani?


Henüz zorlanmıyorum ama derslerine ayırması gereken zaman ile arkadaşlarına ayırması gereken zaman konusunda çatışıyoruz. Şimdilik öyle… (Gülüşmeler)


Kızınız Zehra’nın sanatçı olmasını ister misiniz?


Tabi ki kendisi bilir. Ben oyunculuğu seviyorum. Oyunculuk çok güzel bir şey. Sahneye çıkmasını çok tercih etmem ama sinema oyuncusu, tiyatro oyuncusu olabilir. Ama olmasın. Niye olmasın? Özgürlüğünü yaşayabilmesi için benim gibi kurallar koyması lazım. O kuralları koyması için de çok zaman geçmesi lazım. O geçen zamana yazık olur. Çünka, iş herşey bir tarafa ama özel hayat çok önemli.


Tecavüz suçlularını hadım ederlerken bana da görev verebilirler


Tecavüz suçu işleyenler için çıkarılacak Hadım Yasası ile ilgili ne düşünüyorsunuz?


Sonuna kadar arkasındayım. Hadım ederlerken hatta bana da böyle bir görev verebilirler. (Gülüşmeler)


Hayatı bir hapishane olarak düşünürseniz gerçek hayatta bu kadar güçlü görünme imajınız bununla mı ilgili?


Hımmm. Hiç öyle düşünmemiştim açıkçası. Güçlü görünmüyorum ki gerçekten güçlüyüm. Bunun Allah tarafından bana verilmiş bir armağan olduğunu düşünüyorum. İşin içinden çıkacak bir yolu çok çabuk buluyorum kafamda. İnsan olmak problemleri hallede hallede gitmek demektir. İnsan olup da hiç problemsiz yaşamak o kadar zor ki!


Hiç çözemediğiniz bir problem yok mu yani hayatta?


Annemi kurtaramadım mesela. Diğer bütün olayların her türlü çözümü var, bir şey ile yaşamaya alışmak da çözümdür.


Siz de bir erkek beyni mi var?


Bilmem. Aslında kadınların beyinlerini değiştirip erkeklere koysalar o zaman erkekler feci olurlardı herhalde. Yüce Allah bunu çok iyi dengelemiş. (Gülüyor) Ben düşünce ve erkeğe bakış açımda çok feminen olduğumu düşünüyorum.


Popüler kültür olmasa ben olmazdım


Popüler kültür bu denli güçlü olmasaydı Hülya Avşar var olur muydu?


Hayır, hiç olmazdı. Of çok sıkıcı… Popüler kültür derken yani bunu çok aşağı indirgemeden konuşalım. Yani, popüler kültür demek ulaşılmaz olmaktan çıkıp, gündeme hem kadın olmak hem aile olmak hem iş yapmak hem ev kadını olmak hem sokakta herkes gibi yaşamak… Sosyal olmak, giyinmek kuşanmak, dekolte giymek, yeri geldiğinde kapalı giyinmek, full makyaj yapmak, gündemde olmak, güzel bir şey. Gündem için yorum yapabilmek, gündeme gelmek, nabzı yakalamak en azından.


Bütün bunları zaten yapıyorsunuz…


Evet yani, 4 sene ortadan kaybolmak seni entel gösteriyor. Halbuki entel falan değilsin. Ortalarda görünmem havaları… Ben onu yapacak bir kadın değilim.


Yeni televizyon programı ne alemde?


18 Mart Cuma günü TNT’de başlıyor. Kendi yazdığım, dekorunu da kendi yaptığım hiç ummadığınız bir program olacak. Standup’la başlayacağım; gırgırıyla, şamatasıyla, tek başıma, öyle beyaz bir sandalyenin üstünde oturarak sunacağım. Canlı olacak ve konuklarım da önde oturacaklar seyircilerle beraber. Bir de basın tribünüm olacak. Oradan fotoğraf ve kamera çekimi yapabilecekler. Onlardan da ortak bir soru alacağım.Yetenek Sizsiniz yarışmasında Acun’un size takılması rahatsız ediyor mu sizi?


Eski arkadaşım Acun. Normal zamanda birbirimize daha çok takılıp güldüğümüz için orası en hafifi. Asıl takılma dışarıda.


Fatmagül’ün Suçu Ne? filminde oynamıştınız. Diziyi nasıl buluyorsunuz?


Dizi, filmlikten çıktı. Çok başka yerlere gitti yani. Sonunu belki bağlayacaklar ama çok değişti. Beren Saat, Aşk-ı Memnu’da daha başarılıydı. Buradaki rol çok kısıtlı herhalde onun için. Burada daha başka oyuncular da ön plana çıkıyorlar. Ama Beren’i beğeniyorum, sinemada geleceği olanlardan.


“Kadınlar için rol modelim” diyebilir misiniz?


Yoo… Hiç öyle bir niyetim de yok yani. Hiç öyle bir arzum da olmadı. Aslında kadınların çoğu şeyde ters buldukları biriyim ben. Çoğu kadın benim düşüncelerimi doğru bulmuyor.


Niye isminiz sosyal projelerde çok yer almıyor peki?


Tabii ki öne çıkmayan şeyler var, ama sizin söylediğiniz bir derneğin yüzü olmak ya da onlarla birlikte hareket etmekse yakında olacak. Olmasını istiyorum. Çocuk okutmak, tenisçi yetiştirmek, 10 senedir bir sürü çocuğa okul yaptırmak… Bunları saymakla bitmez. Bir yüz olmak için sonunda kendimi seçtim. Onlarda beni kabul ederlerse…


Hıncal Uluç’un Defne Joy Foster’ın ardından yazdığı yazıya ne diyorsunuz bir kadın olarak?


Hıncal’ın yazdığı onun üzüntüsünü ortaya koyan bir şeydi. Yani Hıncal Uluç bana göre çok üzüldü, çok canı yandı ki öyle yazdı. Ben de öyle yaparım mesela. Kendi ailemden birine üzülüyor ve sıkılıyorsam onu acıtmaya çalışırım. Defne Joy’u Allah huzur içinde yatırsın, hiç o konuyu irdelemedim. Ama tabii içim yandı. Allahtan çocuk küçük diyorum.


Aşık olduğum adam yüzüme bile bakmadı


72.Koğuş’ta karşılıksız bir aşk var. Böyle bir aşkı mı tercih ederdiniz yoksa halihazırda sizi bırakıp giden erkeklerin olduğu bir dünyayı mı?


Bırakıp gideni tercih ederim. En azından bir şeyi yaşarım ve onun sonucuna da katlanırım. Ama yaşamadığım bir aşkı istemem.


Sizin bir kişiyi karşılıksız olarak sevdiğiniz olmadı mı? Hep elde eden kişi misiniz?


Bir kere oldu. Yunanlı bir sanatçıya, Yero Limado’ya çok aşık olmuştum. Ağlayarak ayrılmıştım Yunanistan’dan.


Hiç mi söyleyemediniz?


Çok seneler önceydi tabii, çok gençtim. Burada aylarca albümlerini dinleyerek ağladım ama geçti gitti. (Gülüşmeler)


Hikaye burada bitmiyor gibi?


Birkaç kere karşılaştık sonra, aynı ortamlarda olduk. Bir organizasyonla onu dinlemeye gittik. Benimle hiç ilgilenmedi. Ben de kendime göre güzel ve dikkat çeken biriydim ama ilgilenmedi. Yıllar sonra gay olduğunu öğrendim. (Gülüşmeler) Kendi kendime yaşadığımla kaldım. Çok şaşkına döndüm tabii.


Benim gibi güzel bir kadına neden ilgi göstermiyor gibi bir duygu geçti değil mi içinizden?


Ee dedim tabii yani dedim, Allah Allah. (Gülüşmeler) Benim farkında bile olmamam zoruma gitmişti tabii. Düşünün yani, evine giderken yolu kaldığımız otelin oradan geçiyormuş. Otelin karşısında bir kayalık vardı, orada sabaha kadar bekledim geçecek diye. Kalbim çarpa çarpa böyle…


Aldatılma konusunda %60 ben hatalıyım


Erkeklerin sizi terketmesinde hiç kendinizi sorumlu tuttuğunuz oluyor mu?


Şimdiye kadar terkedilmeyi yaşamadım. Aldatılmaksa kastettiğiniz şöyle. Aldatıldıktan sonra bunu kabullenmek istemeyip evliliği bitirmeyi isteme

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ