Sizin pisliklerinizi Biz temizliyoruz
Muhalefetin “Hesap Soracağız” Söylemlerine Cevap Verdi.
Başbakan Erdoğan, Ordulular Sevgi Şöleni’nde kızı ve Ertuğrul Günay ile birlikte bol bol fındık yedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Bağcılar Olimpik Spor Salonu’nda gerçekleştirilen 3. Ordulular Sevgi Şöleni’ne katıldı. Erdoğan’a Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ile kızı Sümeyye Erdoğan eşlik etti. Başbakan Erdoğan’a, konuşmasından önce kalplerle süslü bir kutu içerisinde fındık sunuldu. Ertuğrul Günay ile birlikte fındık yiyen Başbakan, kutudan aldığı bir avuç fındığı arkasında oturan kızı Sümeyye’ye de uzattı. Öte yandan Başbakan’ın, Günay ile uzun uzun sohbet etmesi de kameralara yansıdı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Bizim siyasetimizde korku yok, bizim siyasetimizde korkutmak yok; bizim siyasetimizde dedikoduyla sanal korkularla, sanal tehditlerle ayakta kalma çabası yok” dedi.
Erdoğan, 3. Ordulular Sevgi Şöleni’nde yaptığı konuşmada, buradan İstanbul’daki tüm Ordululara ve Ordu’daki vatandaşlara selam ve sevgilerini yolladığını dile getirdi.
Bir Rizeli ve Karadenizli olarak baba ocağını terk etmenin, göç etmenin, büyük şehirde tutunma mücadelesi vermenin ne denli meşakkatli olduğunu çok iyi bildiğini de dile getireren Erdoğan, babasının da 13 yaşında İstanbul’a geldiğini, memleketiyle de irtibatını hiç koparmadığını anlattı.
Göçle birlikte büyük trajediler, acı dramlar yaşandığını, hasretin, özlemin, gurbetin üzerine, yokluk, ezilmişlik, dışlanmışlık eklendiğini de belirten Erdoğan, “Bunları yaşadığımız için, bunları dinleyerek büyüdüğümüz için, tıpkı babalarımız gibi, doğduğumuz şehirde, büyüdüğümüz şehirde kendimizi gurbette hissettiğimiz için bu mücadeleye elimizi, bedenimizi, yüreğimizi koyduk. Hani diyor ya şair; öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya” şeklinde konuştu.
Başbakan Erdoğan, bir yandan, İstanbul’u sahiplenirken, İstanbul’un derdine, meselesine çözüm üretirken, diğer yandan sılayı, diğer yandan baba ocağını, Anadolu’yu, Trakya’yı büyütmenin, oraları yeşertmenin, oraları ellerinden tutup ayağa kaldırmanın mücadelesini verdiklerini de ifade ederek, artık Rizeli genç, Trabzonlu, Artvinli, Giresunlu, Ordulu gencin, şehrini, baba ocağını terk edip, zorunlu olmadıkça gurbete gitmesini istemediklerini de söyledi.
Şu anda 81 vilayetin şantiye halinde olduğunu, yollarla, konutlarla, okullarla, hastanelerle, adalet saraylarıyla, kamu ve özel sektör yatırımlarıyla 81 vilayetin çehresinin değiştiğini de vurgulayan Erdoğan, Türkiye’nin 81 vilayetinden umut ve heyecan fışkırdığını kaydetti.
Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bizim siyasetimizde korku yok, bizim siyasetimizde korkutmak yok; bizim siyasetimizde dedikoduyla sanal korkularla, sanal tehditlerle ayakta kalma çabası yok. Bizim siyasetimizde özellikle başkalarının yaşam tarzına müdahale, yasaklama, kısıtlama yok. Bizim siyasetimizde istismar yok, kutsal değerleri, hassasiyetleri siyasete alet etmek yok. Bizim siyasetimizde karnından konuşmak, bizim siyasetimizde çark etmek, bizim siyasetimizde nabza göre şerbet vermek yok.”
-ONLAR BORÇLANDI BİZ ÖDÜYORUZ-
Görevde bulundukları 8 yıl boyunca Ordu’ya kazandırdıkları hizmetlerin bunun en somut göstergesi olduğunu kaydeden Erdoğan, yatırımlarla ilgili şu bilgileri verdi:
“Ordu’da eğitim alanında bin 871 dersliğin yapımını tamamladık. Okullara 9 bin 739 bilgisayar gönderdik. 2006 yılında Ordu Üniversitesini kurduk. Bizden öncekiler neredeydi? Niye kurmadılar? Biz kurduk. Üniversitemizin bünyesinde biri tıp olmak üzere 7 fakülte, 3 enstitü, 2 yüksekokul, 7 meslek yüksekokulu ve devlet konservatuvarı açıldı.
2011 yılı yatırım programında Ordu’da bin, Fatsa ve Ünye’de 500’er yatak kapasiteli yurt projemiz var. Ordu’da hükümetlerimiz döneminde sağlık hizmetleri için 122 milyon lira harcadık. Yapımına bizden önce başlanan Ordu Devlet Hastanesi ek binası ve 3 sağlık ocağını tamamladık, hizmete açtık. Mesudiye İlçe Hastanesi, Gölköy Devlet Hastanesi ek binası, Ünye Sağlık Ocağı ve Komuta Kontrol Merkezi, Perşembe Sağlık Ocağı ve Komuta Kontrol Merkezi ile 16 sağlık ocağının yapımına başladık, süratle tamamladık, hizmete açtık. Ünye Devlet Hastanesinin yapımına devam ediyoruz. İnşallah en kısa zamanda tamamlayıp hizmetinize açacağız. Aybastı Adalet Sarayını tamamladık, hizmete açtık.
Ordu ek adalet sarayı ve Kumru Adalet Sarayıyla ilgili proje çalışmalarımız devam ediyor. TOKİ aracılığıyla Ordu’da bugüne kadar 3 bin 730 konut uygulaması başlattık. Bu uygulamaların 2 bin 828’ini tamamlayarak sahiplerine teslim ettik. Bugüne kadar Ordu’da 2002 yılı sonu itibariyle 50 kilometre bölünmüş yol var. Biz geldik 7 yılda Ordu’da tam 56 kilometre bölünmüş yolu yaptık. 2007 yılında Ordu’ya doğalgazı getirdik. 2002’de Ordu’da çiftçilerimize 20 milyon lira tarımsal destek verdik. 2010’da 23 kat artışla 260 milyon lira tarımsal destek verdik.”
Başbakan Erdoğan, göreve gelmeden önce Ziraat Bankasının çiftçiye yüzde 59 faizle kredi verdiğini, kendilerinin bunu yüzde 5’e indirdiklerini hatırlatarak, esnaf ve sanatkara ise yüzde 46 faizle verilen kredi oranını yüzde 5’e indirdiklerini, yüzde 5’ini de kendilerinin karşıladığını kaydetti.
Bütün bunlar bu şekilde ortadayken muhalefetin ikide bir ortaya çıkıp “Faiz zulmü bu dönemde var” demesinin manidar olduğunu ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İnsaf edin. Yüzde 59 faizle Ziraat Bankası kredi veriyOrdu, şimdi yüzde 5. Devletin borçlanma faizi bizden önce yüzde 64 idi, şimdi devlet yüzde 7 ile borçlanıyor. Fark bu. Ah benim Ordulu kardeşim, biz geldik Merkez Bankasının döviz rezervi 27 milyar dolardı. Hani milliyetçiler diyor ya ‘biz şöyle milliyetçiyiz, böyle milliyetçiyiz’. Şu anda Merkez Bankasının döviz rezervi altınlar hariç 82 milyar dolar. 27 milyar dolar nere, 82 milyar dolar nere, nereden nereye gelmiş. Aynı şekilde IMF. Hani diyorlar ya artık gidiyoruz şöyle böyle.
Gittiniz bizden önce 30 milyar dolar borç aldınız. Bize 23.3 milyar dolar borçla devrettiler IMF’yi. Şimdi IMF’ye borç 5.7 milyar dolar. Nereden nereye. Onlar borçlandı biz ödüyoruz. Soruyorum sizlere, şimdi çıkmış birileri ana muhalefeti, yavru muhalefeti şunu söylüyor, ‘gelince şöyle soracağız, böyle soruşturacağız’ yani sizin pisliklerinizi temizliyoruz be pisliklerinizi, onları temizliyoruz.”