Afrika’da bizi barbar olarak tanıtmışlar
“Barbar” olarak tanıtılan Türklerin gerçek yüzünü görenler şaşkınlıklarını gizleyemiyor.
Kara Kıta’daki en yoksul ülkelerden olan 1900’den 1960’a kadar Fransız sömürgesi olan Çad’daki ders kitaplarında bir dönem Osmanlı’nın ve Türklerin ”barbar” olarak lanse edildiği, bunun üniversite eğitimi almak isteyen Çadlı gençleri olumsuz etkilediği bildirildi. Ahmet Muhammed Fadıl, bu olumsuz propagandaya rağmen yükseköğrenim bursundan faydalanarak ”Türkiye’ye gelme cesareti” gösteren ve kısa sürede ”Türkiye aşığı” olan 28 Çadlı gençten biri…
Merkezi başkent Encemine’deki Yoksullukla Mücadele ve Kalkınma Derneğinin (ADLM) Başkanı olan Ahmet Muhammed Fadıl, üniversite eğitimini Türkiye’de almış. Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) İşletme Bölümünü bitirmiş.
YTÜ’de okuduğu 2003-2007 yılları arasında, İstanbul’da kurulu Uluslararası Öğrenci Derneği Bab-ı Alem’in bünyesinde ”Çad Ülke Başkanlığı” görevinde bulunmuş.
3 aydır başkent Encemine’de ADLM Başkanı olarak görev yapan Fadıl, ülkenin ileri gelen ailelerinden birine mensup. Bir amcasının oğlu Encemine Emniyet Müdür Yardımcısı olan Fadıl’ın amcalarından biri de Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdürü olarak görev yapıyor.
”ÇIKAN İLK İKİ BURS İÇİN KİMSE KORKUSUNDAN BAŞVURU YAPMADI”
YTÜ veİstanbulgünlerini unutamadığını belirten Fadıl, ”Türkiye macerasına” ilk adımı attığı günleri gülümseyerek anlatıyor:
”İki ülke eğitim bakanlıkları arasında yapılan anlaşma gereği Türkiye, Çad için yükseköğrenim bursu tahsis etti. Ancak ilk ikisinde bu burslara kimse müracaat etmedi. Çünkü Türkiye’yi Çad gençlerine yanlış tanıtmışlardı. Üçüncü kez burs tahsisi söz konusu olunca üç arkadaş başvurduk. 2003’te Türkiye’ye giderken biletlerimizi gidiş-dönüş aldık, ne olur ne olmaz diye. Zira Türkiye’de ne oluyor bilmiyoruz. Çünkü bize okulda okutulan bazı şeyler var… 1994’de lise ikinci sınıftaydım. O sene bize Osmanlı İmparatorluğu tarihini okutuyorlardı. Burada Türkleri anlatıyor; ‘Savaş severler, insanları öldürürler, barbarlar, herkesin silahı vardır.’ 1960’a kadarFransasömürgesi olan ülkemizde kitapları ve müfredatı da Fransızlar hazırlamış. Yani bizim kafamızda, ‘Türkiye’dedeprem vardır. Şiddetli soğuk vardır. Dağlılar vardır. Yaşaması çok zor bir yerdir. Misafirperverlik yoktur’ imajı var.”
İki arkadaşı ile önce Ankara’ya gittiklerini anlatan Ahmet Muhammed Fadıl, şöyle devam ediyor:
”Farklı farklı yurtlardayız, tedirginiz. Akşam üç arkadaş birbirimizi arıyoruz; ‘Ne var ne yok, nasıl buldunuz Türkiye’yi’ diye. Daha sonra bir ay geçti, iki ay geçti, aylar ve yıllar geçti. Ankara’dan İstanbul’a gittik. İstanbul’a gelmeden önce Sudanlı arkadaşlarımız vardı. Onlar sayesinde İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı ile tanıştık, ‘Okumaya geldik, ihtiyacımız var bize yardımcı olun’ dedik. Onlar da burs verdiler. Burs aldıktan sonra yavaş yavaş gidip gelmeye başladık. Birbirimizi iyice tanıyıp kardeş olduk.
Sonuç olarak elhamdülillah Türkiye’de ne var ne yok iyice anladık, buradaki arkadaşlarımız da anladı. Benden sonra her yıl 15-20 kişi geliyor, ‘Türkiye’de yaşam nasıl’ diye… ‘Söyledikleri gibi mi orada savaş var mı, siyahları kesiyorlar mı’ diye soru işaretleri var hala, aldıkları eğitimden dolayı. Diyorum, ‘Gelin bakın’ yani. Şu anda yaklaşık 28 kişi olduk Türkiye’de.”
Türkleri yanlış tanıtan, ”barbar” olarak gösteren ifadelerin ders kitaplarından artık kaldırıldığını ifade eden Fadıl, Çadlı üniversite öğrencilerinin Türk insanıyla kısa sürede kaynaştığını anlatıyor.
”ERZURUM’UN ÇAT İLÇESİNDENİM”
Türkçeyi ana dili gibi konuşan, Türk adet ve geleneklerini yakinen bilen Fadıl, latife yapmayı da ihmal etmiyor:
”Çok zaman arkadaşlarla şakalaşıyoruz; ‘Ben Erzurumluyum, Çat ilçesinden… Dedelerimiz Osmanlı zamanında gelmiş Çad’a. Osmanlı zamanında Afrika’da Çad adında devlet kurmuşlar. Bizim dedelerimiz buradan, Erzurum Çat’tan gittiler’ diyorum. Bazen bu şakamı ciddiye alıp gerçek sananlar da oluyor.”
Elinin dışını gösterip ”siyah”, ardından içini çevirip ”beyaz” diyen Fadıl, ”Doğuştan Beşiktaşlıyım” esprisini yapıyor.
İSTANBUL… KIRIK BİR AŞK HİKAYESİ
”Kendimi İstanbullu hissediyorum” diyor, ”İstanbul” denince nutku tutuluyor çok zaman… Çünkü İstanbul, Ahmet Muhammed için ”kırık bir aşk hikayesi” anlamı taşıyor. Israr edince zoraki birkaç cümle dökülüyor ağzından:
”Sevdim, çok sevdim bir Türk kızını… Karşılıksız değildi. Evlenip benimle Çad’a yerleşecekti. Ama ailesi karşı çıkınca olmadı.”
Aşkını kalbine gömüp memleketine dönen ve kendisini yoksul Çadlıların hizmetine adayan Fadıl, bir yakını ile evlenmiş. Şubatın sonunda da baba olmayı bekliyor.
Çadlı Gara Kodndebe Gossi, Afrika ülkesi olan Çad’ı, hayallerini ve İstanbul’u kendi bakışıyla aktarıyor. İşte eğlenceli ve renkli röportaj ekrana geliyor:
samanyolu