Haber 16

Bayram alışverişinin püf noktaları

Türk Standartları Enstitüsü (TSE), bayram alışverişinde şeker, çikolata, lokum, kahve ve kolonya alırken dikkat edilmesi gereken unsurlara ilişkin vatandaşları uyardı.

Bayram alışverişinin püf noktaları
  • Ekonomi / Son Dakika
  • 04 Eylül 2010
  • Bayram alışverişinin püf noktaları için yorumlar kapalı
  • 355 KEZ OKUNDU

Konuya ilişkin bilgi veren TSE Başkanı Tahir Büyükhelvacıgil,ürün grupları itibariyle şu uyarılarda bulundu:

Kahve: Öğütülmüş kahveler, kendine özgü renk, tat ve kokuda, akıcı olmayan toz şeklinde olmalı. İçerisinde topaklar, yabancı maddeler, gözle görülebilir küfler bulunmamalı. Öğütülmüş kahveler ambalajlı olarak piyasaya arz edilmeli.

Ambalaj malzemesi insan sağlığına zarar vermeyen ve öğütülmüş kahvenin niteliğini bozmayacak şekilde olmalı. Ambalajların ağzı rutubet almayacak, tad ve koku kaybına neden olmayacak şekilde kapatılmalı. Öğütülmüş kahve ambalajının kütlesi net en çok 2,5 kilogram’ı geçmemeli.

-KOLONYADA TORTU BULUNMAMALI-

Kolonya: Kolonyanın görünüşü berrak olmalı, içinde tortu, bulanıklık, yabancı cisim bulunmamalı.

Kolonya Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığının Kozmetik Yönetmeliğinde kullanılmasına müsaade edilen boyalar ile boyanabilir. Ancak limon kolonyasına hiç bir boya maddesi katılamaz. Limon kolonyasında, kullanılan esansa bağlı güneş ışığında solan hafif bir renk mevcut olabilir.

Limon kolonyası en az 70 derece, diğer kolonyalar en az 60 derece alkol ihtiva etmeli.

Kolonya cam veya renksiz plastik şişelere veya plastik bidonlara konmalı.

-AKİDE ŞEKERİNİN YÜZEYİNDE ISLANMA OLMAMALI-


Akide şekeri: Şeker parlak görünmeli. Yapıldığı veya çeşni olarak kullanılan meyve veya maddenin rengi belirgin olmalı.

Şekerin kıvamı sert olmalı, yüzeyde ıslanma oluşmamalı. Tadı ve kokusu, çeşni veya meyveyle uyumlu olmalı.

Akide şekeri, akide şekerini etkilemeyen veya akide şekerinden etkilenmeyen, insan sağlığına zararlı olmayan ve akide şekerinin özelliklerini bozmayan ambalajlarda piyasaya verilir. Akide şekerinin depolanmasında ve taşınmasında ambalajların ıslanmasından, nem çekmelerinden ve doğrudan güneş ışığı almalarından kaçınılmalıdır.

-ÇİKOLATADA YAĞDAN KAYNAKLI SABUNUMSU TAT OLMAMALI-

Çikolata: Çikolata üzerinde parmak izi, böcek ve benzeri parça ve kalıntısı, küf bulunmamalı.

Çikolata uygun muhafaza şartlarında 24 saat bekletildiğinde kırılabilir vasıfta olmalı, kırık yüzey homojen bir yapıda olmalı. Çikolata, tipine has tat ve kokuda olmalı, yağdan kaynaklanan sabunumsu, acımsı, yabancı tat ve koku, yabancı madde bulunmamalı.

Ambalaj olarak, sağlığa zararlı olmayan ve çikolatanın özelliklerini koruyacak özellikte mevzuatına uygun malzemeler kullanılır. Kakao yağı dışında bitkisel yağ içeren çikolata mamullerinde bu durum, etiket üzerinde belirtilmeli.

İçinde çikolata bulunan ambalajlar, rutubetsiz, 16 – 20 derecenin altında ve güneşsiz yerlerde muhafaza edilmeli, yağmur altında bırakılmamalı ve bu şartlarda yüklenip boşaltılmamalı, çikolatalar doğrudan güneş ışığından korunmuş raflarda satışa sunulmalı.

-LOKUM, PARMAKLA BASTIRILDIKTAN SONRA ESKİ ŞEKLİNİ ALMALI-

Lokum: Lokumun görünüşü, lokumun tipine özgü ve verildiği şekli korumuş olmalı, üzerinde veya içinde gözle görünür yabancı madde bulunmamalı. Lokumun dokusu, elastik yapıda olmalı, parmakla bastırıldıktan sonra eski şeklini alabilmeli, ağızda yumuşak ve kaygan olarak hissedilmeli. Lokumun tat ve kokusu tipine özgü olmalı, yabancı tat ve koku ihtiva etmemeli, çiğ nişasta lezzetinde olmamalı.

Lokum ambalajlı olarak piyasaya arz edilir. Lokum, lokumun özelliklerini koruyacak nitelikte kağıt, selofan, alüminyum, plastik veya bunların birleşimlerinden yapılmış malzemelerle ambalajlanır.

Lokumun depolanmasında ve taşınmasında ambalajın doğrudan güneş ışığı almasından ve ıslanmasından kaçınmalı, uygun muhafaza sıcaklığı kaymaklı lokum için 10 derecenin altında, diğerleri için ise 15- 20 derece arasında olmalı, bağıl nem yüzde 75’den fazla olmamalı.

-”TÜRKİYE’DE ÜRETİCİ 20 BİN GIDA FİRMASI VAR”-

TSE Başkanı Tahir Büyükhelvacıgil, Türkiye’de gıda sektöründe üretim yapan yaklaşık 20 bin gıda firması bulunduğunu ifade ederek, enstitünün bu firmalardan 1000 tanesinin 3 bin 500 ürününe TSE belgesi verdiğini söyledi.

Enstitü tarafından gıda sektörüne yönelik hazırlanmış 963 adet Türk Standardı’nın yürürlükte bulunduğunu ifade eden Büyükhelvacıgil, ”Makarna, bulgur, yumurta, süt, et, pastırma, meyve ve sebze ürünleri, tereyağı, salça, konserve, fındık, tarhana, tahin helvası, dondurulmuş hamsi, kaşar peyniri, zeytin, marmelat, yoğurt, reçel, dondurma, simit, kahve ve çay, standardı olan gıda ürünlerinden bazıları…İçtiğimiz suyun bile standardı var” dedi.

Büyükhelvacıgil, TSE markası için başvuran firmaların ürünlerini, Enstitü bünyesindeki gıda laboratuvarında analizlerden geçirdiklerini, ilgili standarda uygun olup olmadıklarını incelediklerini belirterek, üretim yerlerinde de ürünün teknolojik ve hijyenik şartlarda üretilebilirliğine ilişkin tetkikler yaptıklarını anlattı.

-”TSE MARKALI ÜRÜNLERDE ENSTİTÜYE ŞİKAYET MÜMKÜN”-
”Tüketicilerin piyasadan gıda maddeleri satın alırken, dikkat edecekleri en önemli husus ambalaj üzerinde TSE markasının bulunmasıdır” diyen Büyükhelvacıgil, şöyle konuştu:

”Vatandaşlarımız alışveriş yaparken öncelikle satın aldıkları gıda maddelerinin standarda uygun olup olmadığına bakmalı. Çünkü TSE markası bulunan ürünler Türk Standardları Enstitüsü’nün garantisi altındadır ve ürünle ilgili karşılaşılan herhangi bir şikayet durumunda Enstitümüze başvurması halinde üretici firma ile irtibata geçilerek söz konusu şikayetler değerlendirmeye alınmaktadır.”

TSE’nın gıda güvenliği alanındaki sertifakalandırma çalışmaları hakkında bilgi veren Büyükhelvacıgil, ”gıdanın tarladan başlayarak dağıtım aşaması dahil sağlıklı ve güvenli üretim için gerekli yönetim sistemine” sahip olduğunu gösteren Gıda Güvenliği Yönetim Sistemi(TS EN ISO 22000) belgesinin önemine vurgu yaptı.

Büyükhelvacıgil, bu güvenlik sisteminin, ”bir gıda zincirinde ham madde temininden başlayarak, gıda hazırlama, işleme, üretim, ambalajlama, depolama ve nakliye gibi her aşamayı kapsadığını” belirterek, TS EN ISO 22000 Gıda Güvenliği Yönetim Sistemi kapsamında 416 firmanın belgelendirildiğini söyledi.

Kalitenin bir maliyeti bulunduğunu, ancak kalitesizliğin maliyetinin daha yüksek olduğunu ifade eden Büyükhelvacıgil, ”Tüketicilerimiz alışveriş yaparken kendi can güvenliklerinin korunması için uygun olmayan koşullarda üretilmiş, son kullanım tarihleri geçmiş, düşük kaliteli, çok ucuzu satılan merdiven altı ürünleri tercih etmemeli” dedi.

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ