Haber 16

O imzaları kim attı?

Başbakan Erdoğan referandum mitingleri kapsamında Sivas’ta halka hitap etti.

O imzaları kim attı?
  • Politika / Son Dakika
  • 24 Ağustos 2010
  • O imzaları kim attı? için yorumlar kapalı
  • 331 KEZ OKUNDU


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Sivas mitinginde açıklamalarda bulundu.


İşte Başbakan Erdoğan’ın konuşmasından satır başları:


* AK Parti hükümeti terör örgütüyle masaya oturmaz, müzakere yapmaz.


* MHP, DSP, ANAP Öcalan’ın idamının durdurulması kararına imza atmadı mı?


* Gelin, darbe anayasasını ayaklarımızın altına alalım.


* Anayasa Paketinin içeriğini değil, başka şeyleri konuşuyorlar. 


AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ”Ben inanıyorum ki bugün hayatta olsa hiç tereddüt etmeden bu Anayasa değişikliğine ‘evet’ derdi. Nitekim, onun arkadaşları, onun takipçileri, onun hareketi, sağduyunun, aklı selimin yanında yer aldı ve Muhsin Yazıcıoğlu’nun hatırasına sahip çıktı” dedi.


Erdoğan, partisinin Sivas’ta, Hükümet Meydanında düzenlediği mitingde yaptığı konuşmada, Sivas’ın Selçuklu Devleti’ne başkentlik yaptığını hatırlatarak, bu ilin Osmanlı Devleti’nin medeniyet ve bilim şehri olduğunu dile getirdi. Kurtuluş Savaşı’nın temellerinin Sivas’ta atıldığını belirten Erdoğan, Cumhuriyetin ruhunun bu ilde şekillendiğini ifade etti.


81 yıl önce, 4 Eylül 1919’da Sivas’ta toplanan delegelerin tüm dünyaya güçlü bir mesaj verdiklerini belirten Erdoğan, ”Sivas, o gün şöyle haykırdı: Milletin istiklalini, yine milletin azim ve kararlılığı kurtaracaktır. İşte Sivas’tan çıkan bu mesaj, Türkiye’nin, Türkiye Cumhuriyeti’nin rotasını çizdi, istikametini belirledi. Sivas, milleti her şeyin üzerinde tuttu. Sivas, milletin azmine inandı, gücüne inandı, milletin kararına inandı. Erzurum’da, Amasya’da, Sivas’ta, en son da Ankara’da tek yürek olan bu millet, kısa süre içinde büyük bir zafere daha imzasını attı, kısa zamanda istiklalini elde etti” dedi.


Mitinge gelmeden önce Divriği Ulu Cami’de incelemeler yaptıklarını anlatan Erdoğan, 1228 yılında inşa edilen bu camiyi uzun bir aradan sonra kendilerinin ele aldığını, Kültür ve Turizm Bakanlığının çalışmaları neticesinde camiyi eski çehresine kavuşturacaklarını ve bir ata yadigarına sahip çıktıklarını söyledi.


Özellikle gençlerden, Türkiye’deki ve bölgelerindeki tarihi eserleri ziyaret edip nasıl bir kültüre ve medeniyete sahip olduklarını görmelerini isteyen Erdoğan, şöyle konuştu:


”Bu eserlerin her biri bizi anlatıyor. Bu eserlerin her biri bizim köklü tarihimizi, şanlı geçmişimizi, sevgi medeniyetimizi anlatıyor. Bu eserlerin her biri, bu toprakların nasıl bir kültür, sanat ve bilim şehri olduğunu anlatıyor.


Hani diyor ya Arif Nihat Asya: ‘Bu kitaplar Fatihtir, Selimdir, Süleymandır. Şu mihrap Sinanüddin, şu minare Sinandır. Haydi, artık uyuyan destanını uyandır. Elde sensin, dilde sen, gönüldesin, baştasın. Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın.’


Böyle tarihi olan bir millete küçük düşünmek yakışmaz. Böyle tarihi eserleri olan bir millete küçük düşünmek yakışmaz. Böyle bir medeniyete sahip gençlere küçük düşünmek yakışmaz. İşte onun için biz büyük düşünüyoruz, işte onun için biz büyük adımlar atıyoruz, Türkiye içinde biz büyük düşünüyoruz, bölgemizde büyük düşünüyoruz, tüm dünyada büyük düşünüyoruz.


Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde Türkiye var, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nde Türkiye var, Medeniyetler İttifakının eşbaşkanlığında Türkiye var, Avrupa Birliği ile katılım müzakerelerini yürüten bir Türkiye var, dünyada güçlü bir şekilde, mertçe, cesurca barışı savunan, kardeşliği savunan, hakkı savunan, hukuku savunan bir Türkiye var.


Pakistan’daki sel felaketine milletçe elini uzatan bir Türkiye var, Haiti’deki, Şili’deki depremlere koşan bir Türkiye var. Sudan’a elimizi uzatıyoruz, Somali’ye elimizi uzatıyoruz, Afganistan’a, Bosna’ya, Kosova’ya, Irak’a elimizi uzatıyoruz. Herkesin sustuğu yerde biz, Gazze’nin mazlumları, Gazze’nin mağdurları, Gazze’nin çocukları için sesimizi yükseltiyoruz. Herkes sırtını dönerken, gözünü yumarken, biz Kudüs için, biz Filistin için yüreğimizi ortaya koyuyoruz. Tiflis’in hukukunu kendimize dert ettiğimiz kadar, Bakü’nün hakkını, Bakü’nün hukukunu da biz dert ediniyor, Karabağ için biz adalet diye haykırıyoruz.”


-MUHSİN YAZICIOĞLU-


Başbakan Erdoğan, sadece Türkiye’deki tarihi eserlere sahip çıkmadıklarını, Moğolistan, Bosna Hersek, Kosova, Bulgaristan gibi ülkelerdeki eserlere de sahip çıktıklarını ifade etti.


Aşık Veysel’in ”gidiyorum gündüz gece” şiirini hatırlatan Başbakan Erdoğan, ”erişmek için menzile, gidiyoruz gündüz gece” diyerek, AK Parti hükümetleri döneminde yapılan icraatları anlattı.


Yere sağlam bastıklarını ve muhalefet partileri gibi uçmadıklarını söyleyen Erdoğan, ekonomideki gelişmeler hakkında bilgi verdi. Neler yaşandığının görüldüğünü belirten Erdoğan, dünyanın dev ekonomileri daralırken, Türkiye ekonomisinin büyüdüğünü dile getirdi. Erdoğan, ”Bakın bugün tüm dünya Türkiye’yi konuşuyor, Türkiye ekonomisini konuşuyor, Türkiye’nin küresel krizden çıkış başarısını konuşuyor. Daha fazlasını da yaparız ve yapacağız. Ben buna inanıyorum. Yeter ki millet arkamızda olsun. Yeter ki millet yanımızda olsun” dedi.


Alandaki vatandaşlara ”yiğidolar” diye seslenen Erdoğan, konuşmasında, ”Sivas bir yiğidini kaybetti’ diyerek, helikopter kazası sonucu hayatını kaybeden eski BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nu rahmetle andı.


Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:


”Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu, millet sevdası, memleket sevdası peşinde Hakk’a yürüdü. O gün sadece Sivas değil, Türkiye ağladı. Kendisini burada, memleketi Sivas’ta bir kez daha rahmetle yad ediyorum. Mekanı Cennet olsun, Allah ondan razı olsun diyorum…



Muhsin kardeşimizin, 12 Eylül zindanlarında yazdığı şiir, adeta bir ağıda dönüştü ve yüreklerimize nakşoldu; ‘güne gülümserken papatyalar, dualar gibi yükselir ümitlerim, güneşle kol kola kırlarda koşarak, siz peygamber çiçekleri toplarken, ben çeşme başında uzanmak istiyorum, huzur dolu içimde, ben sonsuzluğu düşünüyorum, ey sonsuzluğun sahibi, sana ulaşmak istiyorum, durun, kapanmayın pencerelerim, güneşimi kapatmayın, beton çok soğuk, üşüyorum.’


Muhsin kardeşim 12 Eylül’ü yaşadı, 12 Eylül’ün zulmünü yaşadı, işkencelerini yaşadı. Zaman zaman bir araya geldiğimizde bunu kendisiyle paylaşırdık ve bize de anlatırdı. Ben inanıyorum ki, bugün hayatta olsa, hiç tereddüt etmeden bu Anayasa değişikliğine ‘evet’ derdi. Nitekim, onun arkadaşları, onun takipçileri, onun hareketi sağduyunun, aklı selimin yanında yer aldı ve Muhsin Yazıcıoğlu’nun hatırasına sahip çıktı.


MHP Genel Başkanı, MHP yönetimi, vicdan sahibi ülkücülere, ‘evet’ diyen Ülkücülere ‘zavallı’ derken, ‘uşak’ derken, Büyük Birlik Partisi, haktan yana, adaletten yana, insanlıktan yana tavrını belirledi. Görüyorsunuz… Kendi arkadaşlarına baskı yapıyorlar, ülküdaşlarına baskı yapıyorlar, sanatçılara, sivil toplum örgütlerine, yazarlara, il başkanlarına, milletvekillerine, belediye başkanlarına baskı yapıyorlar. Genel Başkan diyor ki ‘kim ki bu değişikliğe evet derse hakkımı onlara helal etmeyeceğim.’


Bizi baskı yapmakla, bizi mahalle baskısı yapmakla suçlayanlar; yani CHP, yani MHP, yani BDP, asıl baskıyı millete kendileri yapıyorlar. CHP’nin, MHP’nin, BDP’nin halk oylaması kampanyaları birbirini aratmıyor. Şuraya dikkatinizi çekiyorum; bu Anayasa değişikliğine kim karşı? CHP, MHP, BDP, Türkiye Komünist Partisi, İşçi Partisi, YARSAV, bir kısım medya, çeteler karşı. Bu ittifaktan ülkeye bir hayır gelir mi, bu ittifaktan ülkeye bir yarar gelir mi?”


”SAYIN GENEL BAŞKAN, TERECİYE TERE SATMA. BU MİLLET HER ŞEYİ ÇOK İYİ BİLİYOR”


CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, 27 Mayıs ve 12 Eylül’de hukukun siyasallaştığını söylediğini anlatan Erdoğan, ”27 Mayıs zeminini hangi zihniyet hazırladı? CHP zihniyeti. Belli oluyor zaten. Şu andaki CHP Genel Başkanı daha yeni siyasete soyunmuş belli. Zihniyetini konuşmuyor. Kendini konuşuyor” dedi.


Kılıçdaroğlu’nun, o dönemde doğmamış olduğunu veya siyasette olmadığını söylediğini belirten Başbakan Erdoğan, CHP Genel Başkanının işine geldiği zaman da CHP’yi ”Türkiye’nin en eski partisi” ve ”Atatürk’ün partisi” olarak nitelediğini dile getirdi.


Kemal Kılıçdaroğlu’nun, gençlerin, siyasallaşmış bir hukuk sisteminde idam edildiğini söylediğini belirten Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:


”Aynı CHP Genel Başkanı, kadrolaşmak için 3 bin hakim ve savcı alan CHP’nin Adalet Bakanları Mehmet Moğultay’la, Seyfi Oktay’la yüzleşmiyor. Tam aksine onlarla kol kola dolaşıyor. Ne MHP, ne CHP, ‘yargıya CHP’lileri değil de, aynen ifade şu; Moğultay’ın ifadesi, ben CHP’lileri almayacaktım da MHP’nin faşistlerini, Refah Partilileri mi alacaktım’ diyor. Bu kadrolaşma olmuyor. Bunu hiç eleştirebiliyor musun? Bununla yüzleşebiliyor musun?


Sayın Genel Başkan, tereciye tere satma. Bu millet her şeyi çok iyi biliyor. Tereciye tere satılmaz. Benim milletim her şeyi çok iyi biliyor. CHP’nin yargıyı nasıl siyasallaştırdığını çok iyi biliyor. Yargının, CHP’nin nasıl arka bahçesi haline geldiğinden hiç söz etmiyor. Bunu şahsım olarak ben yaşadım, ben. Bana cezayı kesen Yargıtay’daki üst dairenin mensuplarının, daha sonra CHP’nin üst kurullarında nasıl yer aldıklarını çok iyi biliyoruz. Sen kime anlatıyorsun? Onların zihniyetlerini de çok iyi biliyoruz.


Evet, yargının siyasallaşması tehlikelidir. O zaman gel sen de bu Anayasa değişikliğine ‘evet’ de. Evet, doğru söylüyorsun. Tuzun kokması iyi değildir. Öyleyse gel, sen de 12 Eylül’de ‘evet’ de.


Dün bir televizyon programında kendisini savunuyor. SSK’ya nasıl terör örgütü mensuplarını aldıklarını anlatıyor. Kendisi genel müdür ya… Bunları nasıl aldıklarını anlatıyor. Neymiş efendim, bu örgüt üyeleriyle bir tanışıklığı yokmuş. Hükümlü kadrosundan bunları işe almış. Başka hükümlü yok muydu? Onları alsaydın? Niye onları almıyorsun da terör örgütü mensuplarını alıyorsun? Kadrolaşma bu CHP’nin genlerine işledi, genlerine.”


BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ