İşte AK Parti’nin referandum sloganı!
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, anayasa değişikliği paketinin referanduma gitmesi halinde sloganını açıkladı…
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, anayasa değişikliği paketinin referanduma gitmesi halinde halka, “Sen doğruyu bilirsin, ona göre oyunu kullan” diyeceklerini söyledi. Arınç, anayasa değişikliğinin referandumda halktan en az yüzde 60 evet alacağına inandığını söyledi. Bakan Arınç, İzmir Gazeteciler Cemiyeti (İGC)’ni ziyaret etti. İGC Başkanı ve Türkiye Gazeteciler Federasyonu (TGF) Genel Başkanı Atilla Sertel ile Yönetim Kurulu üyeleriyle görüşen Arınç, gazetecilerin çok önemli görevler yaptığını ifade ederek, “Gazeteci demek, özgür insan demektir.” diye konuştu. Arınç, İGC’de bir basın toplantısı da düzenledi. Anayasa değişikliğiyle ilgili olarak toplumda büyük mutabakat olduğunu belirten Arınç, halkla kavga olmayacağını kaydetti. Halkın iradesine karşı, “Ben 9’a 2’lik dengeleri olan Anayasa Mahkemesi’nde nasıl olsa çözerim” düşüncesiyle bir hat oluşturmaya çalışılması durumunda halkın gerekli cevabı vereceğini ifade eden Bülent Arınç, “Millet bunun cevabını 2007 seçimlerinde nasıl verdiyse, şimdi daha fazlasını verir. Bizim başımıza taş atmış gibi olurlar ama bumerang gibi döner, kendi başlarını yarar. Hiç teşebbüs etmesinler.” diye konuştu. Anayasa değişikliğinin referanduma gitmesi durumunda halkın en az yüzde 60’la evet diyeceğini belirten Başbakan Yardımcısı, “Düşüncem yanlış olabilir. Eksik söyledim, fazla söyledim de olabilir. Hattâ, ‘Bu referandumda halk evet oyu vermez.’ diyen de olabilir, hepsine saygı duyuyorum. 40 yıldır bu işin içindeyim, halkın içindeyim. Halkın bu anayasa değişikliğine bakışının müspet olduğunu gözlemliyorum.” diye konuştu. Muhalefet partileri MHP ve CHP’nin başından beri Anayasa değişikliğine karşı olduklarını ifade ettiğini belirten Arınç, şunları söyledi: “Hattâ kendileriyle görüşmeye giden arkadaşlarımıza bir parti. ‘Gelsinler ama sadece çayımızı içip gitsinler.’, bir parti de, ‘Getirdiklerinin kapağını bile açmayız ama nezaketen onlarla görüşürüz.’ dedi. Şu anda MHP, kesinlikle bu anayasa değişikliğine karşı olduğunu ifade ediyor. Bu onun görüşüdür. Bana göre yanlıştır, size göre doğrudur.” Bülent Arınç, daha önce değişikliğe karşı olduğunu, Anayasa’nın hiçbir maddesinin değiştirilemeyeceğini, hattâ bunun bir rejim suçu olduğunu, Anayasa’yı değiştirmek isteyen partinin kapatılması bile gerekebileceğini, bundan rejimin, laikliğin, cumhuriyetin zarar göreceğini savunan CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın, tasarının Anayasa Komisyonu’nda görüşülmeye başlanmasından sonra farklı bir tavra girdiğini ifade etti. Bakan Arınç, şöyle devam etti: “Sayın Baykal, Sayın Cumhurbaşkanı’na seslenerek dedi ki: ‘Siz şöyle yaparsanız, yani üç maddeyi referanduma götürür, diğerlerini götürmezseniz, biz de bunlara Meclis’te destek vereceğiz.’ Eğer uzlaşma kelimesini bu tavır için söylüyorsanız, ben kimsenin kalbini yarıp bakamam. Başkaları gibi niyet okuyucusu da değilim ama o zaman aklıma gelen birkaç soruyu sormam lazım. Şimdi bütün anayasa değişikliği çok çirkin, çok kötü, çok yanlış, cumhuriyet rejimini değiştirmeye matuf bir eylem görülürken ne oldu da 27 tanesi çok güzel hale geldi? Bu bir tavır değişikliğidir ama Sayın Baykal bunu izah edecek yeteneğe de sahiptir. Dün idamlık suç olan bir konunun, ‘En az 27 tanesine destek verebilirim.’ dediğiniz zaman, benim de siyasetçi olarak şunu sormam lazım: O zaman konuştuklarınız mı doğruydu, yoksa şimdi yaptığınız mı doğru? Sayın Baykal buna cevap versin. İkincisi. ‘Biz bunları Meclis’te kabul edelim, bunları da millet referandumda kabul etsin.’ demek mi istiyorsunuz? Yani millet bunları kabul ettiği zaman, ‘Bunlar da güzelmiş. Madem ki millet karar verdi, milletin kabul ettiğini ben de başımın üstünde taşıyorum.’ mu demek istiyorsunuz? Üçüncüsü, ‘Hayır, biz bunları Meclis’te kabul edelim ama üç taneyi siz referanduma götürürseniz ben de Anayasa Mahkemesi’ne gideceğim. Referandum sürecini engellemeye çalışacağım. Hattâ konuşmalara bakarsanız, Anayasa Mahkemesi de durumdan vazife çıkaracak, ya referandumdan önce ya da sonra bu süreci tıkayacak.’ Öyle bir düşünceye mi sahipsiniz?” Niyet okuyucusu olmadıklarını belirten Arınç, 27 maddeyi ayırıp üçünü referanduma götürme isteğinin düşünülmesi gerektiğine dikkat çekti. Referandumda milletin “Evet” diyeceğini muhalefet partilerinin de iyi bildiğini vurgulayan Bülent Arınç, “Milletin ‘Evet’ dediğine ‘Hayır’ demiş olmanın, bir siyasetçi olarak kendilerinden ne götüreceğini de iyi biliyorlar. Referanduma gitti, yüzde 60 ile, 57 ile, 51 ile çıktı diyelim. Bütün bu ‘Evet’ oyları iktidarın tarafına geçer. ‘Hayır’ oylarını da bütün muhalefet aralarında paylaşır. Böyle bir siyaset olabilir mi? Hele hele yüzde 50-60 ile kabul edilmiş referandumu, Sayın Sezer’in, Sayın Kanadoğlu’nun aklına bakarak Anayasa Mahkemesi’ne götürüp iptal ettirmeye çalışmak, olası bir seçimde CHP’ye bir şey mi kaybettirir, yoksa AK Parti’ye çok şey mi kazandırır.” açıklamasında bulundu. ‘EL SIKIŞMAK İÇİN ELİNİ AÇACAKSIN, SIKILMIŞ YUMRUKLA EL SIKILMAZ’ Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, basın toplantısından önce İGC Yönetim Kurulu üyeleriyle yaptığı sohbette, “Gazeteci demek, özgür insan demektir.” diye konuştu. İGC Başkanı Sertel, TGF’nin aralarında problem olan ülkelerin gazetecilerini İzmir’de toplama projeleri olduğunu belirterek bilgi verdi. Sonbaharda Filistin, İsrail, Kıbrıs Rum Kesimi, Sırbistan, Bosna Hersek gibi ülkelerden gazetecileri İzmir’e davet edeceklerini söyledi. Arınç da Meclis başkanlığı sırasında buna benzer bir proje hazırladığını belirterek, şunları kaydetti: “Geleneksel dış politika kabulleriyle bakarsanız bu işler olmaz. Ben bunu 2005’te düşündüm. Sıfırlı ve 5’li yıllarda görkemli kutlamalar yapalım diye karar almışlar. 2000 yılında 1999 depremi nedeniyle yapılamadı. Meclis Başkanlık Dîvanı’nı topladık, herkes çalıştı. ‘AB üyesi ülkelerin parlamento başkanlarını davet edelim, gezdirelim. Bizim zamanımızda gitme gelme olmamış. Komşu ülkelerle yapalım,’ noktasına geldik. Komşulara bakınca Güney Kıbrıs ve Ermenistan var, olabilir. ‘Meclis açılışı kutluyoruz.’ dedik. ‘Diplomatik ilişkiler olmasa bile Parlamento’nun 85. yılında davet edersek jest olur.’ dedik. Yüksek yerlerde ise, ‘Dış politikamıza aykırıdır,’ denildi, yapamadık. Sonra Avrupa Parlamenterler Konseyi toplantılarına gittik, ‘Ermenistan Parlamento Başkanı, ikili görüşmek istiyor.’ dediler. Israr etmiş, ‘Konuşalım’ dedim. Şimdi muhalefet lideri, o zaman parlamento başkanıydı. Bize, ‘Büyük bir devletsiniz. İhtilafı çözerseniz siz çözersiniz.’ dedi. Kafamızdaki kabullerle yola çıktığımız için ters bakıyoruz. Güney Kıbrıs’tan Sayın Hristofyas vardı, ters söylerse bir şey söyleyelim diye bekliyoruz. Öyle olmadı, çok övücü konuştu. Bazı ön yargılarımızı gidermenin yolu, el sıkışmaktan geçiyor. El sıkışmak için elini açacaksın, sıkılmış yumrukla el sıkılmaz.”