2B arazilerine Yargıtay’ın bakışı!
Yargıtay Yirminci Hukuk Dairesi Onursal Başkanı Ferruh Atbaşoğlu, “orman alanı vasfını yitirmiş 2B arazileriyle ilgili envanter ve istatistik bilgi olmadan kanun yapılamayacağını” söyledi.
Orman Mühendisleri Odası Batı Akdeniz Şubesi tarafından düzenlenen toplantıya katılan Atbaşoğlu ”Ormanlarımız ve 2B Gerçeği” konulu konferans verdi. Ormanların devlet koruması altında olduğunu belirten Atbaşoğlu, ormanlardaki nitelik kaybının tamamen insan eliyle yapıldığını ileri sürdü. Orman alanı niteliğinin ancak bitki hastalığının ormana girmesi, deprem olması, yanardağ püskürmesi ve deniz taşması gibi doğal olaylarla kaybolabileceğini ifade eden Atbaşoğlu, şunları kaydetti: ”Ormanlardaki doğal nitelik kaybı budur. Ülkemizin coğrafi ve jeolojik tarihinde böyle bir olay yok. Nasıl oluyor ormanlarda nitelik kaybı? İnsan eliyle, zorlama suretiyle, kaba kuvvetle, dozerlerle… Siz o zaman ne yapıyorsunuz? ‘Ben geldim, kestim, açtım, biçtim. İstediğim gibi binamı kurdum, istediğim şeyi yaptım. Al nitelik kaybı. Burayı bana verin.’ Bu nitelik kaybettirmedir ve yanlıştır. 2B kavramı bilimsel ve hukuki dayanağı olmayan yapay bir kavramdır. Ve ülkemiz şimdi o yapay kavramın sancılarını çekmektedir. Çok acıdır. Yapay kavramın sancılarını çekmekteyiz.” Atbaşoğlu, 1961 Anayasasının ormanları çok iyi güvence altına aldığını ancak 1970 yılında ilgili kanunun değiştirilerek 2B konusunun gündeme getirildiğini vurguladı. 1982 Anayasasıyla da 2B’nin genişletildiğini anlatan Atbaşoğlu, bugün de aynı şekilde genişletilmeye devam edildiğin savunarak şöyle devam etti: ”Demek ki 2B kavramı, Anayasa değişiklikleriyle veya kanunlarla uzatılmak suretiyle ebediyete kadar devam edecek. Bunu ebediyete kadar sürdürürseniz Türkiye’de orman kalır mı? Bugün 2B tartışılırken dahi hala 2B’ye sokulacak yerlerin pazarlığı yapılıyor ve aldığımız haberlere göre de, bir çok yerde 2B kavramı içine girsin diye, bir çok yerler için özel işlemler yapılıyor. Bu ne kadar sürecektir. Bu ebediyete kadar sürecek bir olay mıdır? Sivrisinekle mücadele detanla olmaz. Bataklığı kurutmak zorundasınız. Onun yolu nereden geçer? Öncelikle bugün, Anayasanın 163 maddesinin 4. fıkrasını, 6831 sayılı yasanın 2B maddesini kaldırmasanız çözülmez. Bugün yüzme havuzundan, spor tesisine kadar 5 yıldızı otele kadar hepsi 2B kabul ediliyor. Eğer bunları 2B olgusu içine sokarsanız, 2B olarak kabul ederseniz Türkiye’de orman kalmaz. Bu tür yapılar bütün ormanlarımıza öbek öbek yayılmış durumda… Bir bina burada, 100 metre ötede başka bir bina, bir kilometre ileride 2 bina, üç kilometre ilerde bir başka bina… Peki bunların hepsi 2B mi? Toplu yaşam alanı değil ki, ayrıca tarım alanı da değil. Bunları 2B’ye sokmak, kanuna da, Anayasaya da aykırıdır. her şeye aykırıdır.” ”BUGÜN İÇİN KANUN YAPAMAZSINIZ” Envanter ve istatistiki bilgi olmadan yapılacak çalışmaların facia olacağını savunan Atbaşoğlu, ”Bugün için 2B ile ilgili kanun yapamazsınız. Çünkü envanteriniz yok, istatistik yok. Eğer her yeri 2-B diye dışarı atmaya kalkarsanız facia olur. Ülkeye büyük kötülük olur” dedi. Envanter ve istatistiki bilgi olmadan yapılacak kanunun Anayasa Mahkemesinden de dönebileceğine işaret eden Atbaşoğlu, ”Anayasa Mahkemesinden dönünceye kadar çoktan olan olur. Alan alır, satan satar ve vahim sonuçlar olur. Buradan uyarıyorum. Kanun yapmayı düşünenleri, kanun yapacak olanları ve tüm halkımızı uyarıyorum. Buna karşı çok uyanık ve dikkatli olmak lazım” diye konuştu. Atbaşoğlu, 2B arazilerinin büyük bölümünün tarım toprağı olarak orman köylüsünde olduğunu hatırlattı. Orman köylüsünün maddi gücünün ortada olduğunu vurgulayan Atbaşoğlu, ”25 milyar dolarlık gelir elde edileceği düşünülüyor. Bu bir hayaldir, buna kavuşamazsınız. Niçin? Bunların büyük bir bölümü tarım toprağı olarak orman köylüsündedir. Orman köylüsü yoksuldur. Size hangi parayı verecek de siz 25 milyar doları toplayacaksınız. Onun dışındakilerden de bu parayı alamazsınız. Zaten böyle bir mevzuata giremezsiniz” dedi. Kanunun ancak envanter çalışması yapıldıktan sonra toplumun tüm katmanlarıyla tartışılarak yapılabileceğini belirten Atbaşoğlu, kanundan sonra arazileri satışında da önceliğin orman köylüsüne verilmesi gerektiğini kaydetti. Atbaşoğlu, ”Orman köylüsü hayatını ve kaderini ormana bağlamış, orada yaşayan, geçinen insandır. Onun için onun elindeki yeri ona parayla satmaya kalkarsanız orman köylüsüne kötülük olur. Yazıktır, günahtır. Orman köylüsünü korumak kaydıyla, envanter yapmak kaydıyla, durumu tespit etmek gerekir ve oturup konuşmak gerekir” dedi.